İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

20 Nisan 2013 Cumartesi

Kalplere Vur Bir Zımba


Zımbanın olmadığı yerde çalışmayacaksın


Vakti zamanında ekipçe onsite olarak çalıştığımız bir yer vardı, yeni taşınmıştık, bizim için mülakat odaları hazırlanmıştı, masalar monte edilmişti.
Telefon bağlanmıştı, ilk günümüzde inşaat biriminden Tanju Bey alakadar olmuş, bize yardımcı olmaya çalışmıştı, girişimiz vip kapısındaydı ve güvenlikte oldukça nazikti.
Sonra ajandalarımızla girdik, o gün sadece kırmızı ajandalarımız vardı, masalarımızı beğendik o zamanlar panik atak eğitim kökenli bir yöneticim vardı, coco aşağı coco yukarı, ne yesek coco, coco tchibo'dan kahve alma görevini sana veriyorum, ayyyyy kaç kişi alacağız acaba diye bildiğin kafada atlar geziniyor. 3 hafta sonra kendimi öldürmek istiyordum, kübiklerimizin birbirine dönük olan yüzlerinde oturuyorduk her şeyi bana soruyordu, owww yoooo aman tanrım.sonra evlendi ve ayrıldı, gerçi onun yerine bir zebani geldi yönetici olarak çok aradık kendisini çoookkk.
Sonra yerleştik işte aday davet edeceğiz ilk gün telefonları anlamaya çözmeye, teknik ekibin monte olaylarına, yeni bölümü merak eden firma çalışanlarının tuhaf bakışlarına alışmaya çalışarak geçti.
Sonra aday davet etmeye başladık, adayı davet ediyoruz ama boktan bir sokak ismimiz var anlatana kadar canımız çıkıyor, kodluyoruz falan,  yol tarifi, hangi araçlar geçer, o zamanlar Google earth yandex hak getire, adaya adresi mail atmak wuhuuuuu ne ütopik şeyler. Cvleri yazdırdık, zımba yok. Zımba mı? Bir insan hayatında zımbanın ne anlamı olabilir değil mi? Ataç yok, sonra onu fark ettik bir işe alım merkezindeyiz ve ödünç kalemlerden sonra deli gibi zımba aramaya başladık. Tanju'nun yardımları saymakla bitmez, satınalmaya haber verildi 3. Günün şafağında zımbalarımız geldi ama biz cvlerin kulaklarını katladık, kaybeden olur diye de 2. Sayfaya x-man'in cvsinin 2. Sayfası 3. Sayfası falan yazıyor o kadar ilkellik. Kurumsal bünyede olunca yetki olmadan sıçamıyorsun bile ya insan bir zımba için 3 gün bekler mi yuh! Postitler 2 hafta sonra geldi sen düşün.
Daha sonra da hep yeni taşınılmış ofislerde çalıştığımdan bir zımbam olması benim için önemliydi çünkü diğer insan yavrularından bir iyilik istemek benim için çok zor olyor, bunun için çocukluğa inmek ya da yoksunluk sendromunu bir araştırmak gerekebilir.

Bir sonraki çalıştığım şirket Altunizade'deydi ve taşındı ben görüşmeleri Altunizade de yaptım sonra işe başladığımda o haftasonu taşınmışlar, ilk iş günümde bildiğin koli boşalttım, sonraki işyerimde plazaya yeni taşınmışlardı, eşya falan vardı da bana masa yoktu, pc yoktu, telefon yoktu, el elde baş başta oturdum prosedür okudum bütün gün. sonraki işyerimde iki ayrı binada görev yapılıyordu ne masam, ne bilgisayarım, ne kullanıcı adım falan vardı, ik diğer binada görüşmeler diğer binada idi, iki diğer bina bir öbür yapar, bir mülakat odası verdiler orada da zırt pırt elektrik kesiliyor, jenaratör devreye girmiyor karanlıkta adayla oturuyorduk, rahatsızlık dizboyu. ve yine zımbam yoktu, 4. günün sonunda diğer binaya geçip  "hacı ya ataç verin ya zımba, bu iş böyle olmaz" dedim bana zımbalamayan bir zımba verdiler. 5. gün sinirlerim buraya kadar gelmişti, bura işte anla, bana ya çalışan bir zımba verin ya da ben sizi zımbalayacağım, beni kötü kalpli olmak zorunda bırakmayın dedim, tersim çok pis hacı mesajını verdim alttan, sağolsunlar bu sefer verdiler çalışan bir zımba ama zımba teli için yine satınalma biriminden yenilerin gelmesi beklendi. olayı büyüttüğümü mü düşünüyorsun, zımbalanmamış cv, test sonucu, simülasyon uygulamasının başına neler açacağını bilemezsin, kaybederler, cvyi kaybederler, sınav sonucunu kaybederler, opq sonucunu kaybeder ki bu gizli bilgidir/ test kitapçığını kaybederler hard olanı softu her türlü bulursun da ,o nedenle kınama, ben işimi çok düzgün yaparım, bu tür gerzekliklere tahammülüm yok. eğer beni kınıyorsan umarım benden beter durumlar yaşarsın!!!!!! bilgisayarını, ipadini çalarlan inşalla, telefondaki numaraların kaybolur, raporların uçar, bildiklerini unutursun işalla, amin.

ama sonra tabi tabletle yapılan görüşmelere girdim, kağıt israfını önleyen, yeşil çözümler kapsamında, tabi şimdi o günleri hatırlayınca, nasa teknolojisi gibi oluyor bugün ki uygulamalar. bu noktada Cengiz Çatalkaya ve ekibinin yeşil ofis olayını atlamayalım

allam, uçak kazası verme.

zeki müren'den sizler için geliyore;

http://youtu.be/iBjssi09e0E








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder