İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

6 Ekim 2013 Pazar

Sevgili günlük

-Seni ne kadar sevdiğimin farkında değilsin galiba, dedim.
-İnanmadığım bir şeyin farkında olamam, dedi.
-İnanma! İnanmak istememek daha kolay olur.



Perşembe 
Evet hala nefret ediyorum bugünden. Olmayan bir konu üzerinden yine saçma sapan bir yere geldik. Yetmezmiş gibi mesajların geç gelmesiyle iyice gerildik, ikimizde yeterince hırçın olduğumuzdan sonuç muhteşem oldu. Ben farkında değilsin galibalı cümle kurdum oda inanmamalı bir cümle kurdu, uyuyorum ben ile kapanışı yaptım.
Rezalet. Sevmekli, cümleler bana yakışmıyorsa demek ki, herkese derdimi anlatabilip en yakınımdaki adama anlatamıyorsam bu da ilginç.

Cuma
Konuşmuyoruz karşılıklı kişisel iletiler, saçmalamasyona devam, bugün iş görüşmem var, dün gece tartıştığımız için sinirden bir şey söylemedim ona, o da sormadı zaten. Moralim bok gibi, neyse görüşme fena değil reorganizasyon bilmem ne daha önce görmemiş değilim, çıkışta kuzenim Miro'yu arıyorum kafamın dağılması lazım, Beşiktaş starbucks'ta buluşuyoruz, o geç geliyor gelene kadar oyalanıyorum, büyük masada ders çalışan ergenler var vine falan çekiyorum, telefonla konuşuyorum falan... Oradan akaretlere geçiyoruz, Sevan Bıçakçı'nın önünden geçerken çok seviyorum bu adamın çalışmalarını, olur diyor Miro soran olursa söylerim bayılır derim. Minyon'a geçiyoruz karşıdan Aliye geliyor, çok dertli vay efendim sokak kedilerini beslemesi gerekiyormuş, Esra ile buluşması lazımmış eski kocası aramışmış.. Miro, o gelmeden önce ki bu arada ilk kez göreceğim kendisini yaş tahmininde bulunmamı istiyor, gittikten sonra söylüyorum 42 doğru tahmin, etrafını kediler saran çorabı kaçmış plaza kadını, eğlenceli bir tip, enerjik, ik'ya giydiriyor da giydiriyor, cümlesi bitince ona anlatmaya başlıyorum "ik günah keçisi olabilir ama bunu onlara yaptıran senin patronların", kısa bir şaşkınlık sonrası Miro kuzenim ikacıdır diye bilgilendiriyor. 


Kedilere bayılmıyorum hatta kedileri genelde sarhoşken falan elime alıyorum normalde sürtünmelerinden falan hoşlanmıyorum.. Kadın neredeyse kedili kadın diyebileceğimiz türden bir kadın. O ayrılıyor biz de valideçeşme'ye doğru yürüyoruz o sırada evlilik dedikodusu başlıyor Miro'nun bu ara biraz canı sıkılmış, papağanlı yerde soluklanıyoruz iç mimar bir dostumuz var çok şeker bir adam, bir kahve de orada içiyoruz malum cuma trafiği var her halükarda bekleyeceğiz, ne de cici insanlar ne keyifli bir ortam biraz da orada sohbet ettikten sonra yola çıkıyoruz, olaylar olaylar, kafam gerçekten dağıldı ne acayip bir gün. 

Cumartesi
Aman ne hoş, bir farklılık yapıp yürüyüşe çıktım, güzel bir baş ağrısı bonus, beynimi durdurabilecek bir tuşa ihtiyacım var, telefonuma reklam mesajları gelip duruyor, huysuzdum daha da huysuz oluyorum.
Gece 3 hala ayaktayım, gözümden uyku akıyor ama uyumak ne mümkün.

Pazar
Klasik pazar kahvaltısı olayına girmek istiyorum, öğlene doğru uyandım, bir armut yiyorum evet armut, zaman armutları olgunlaştırırdı değil mi?
Uzun süredir bir odaklanma sorunu yaşadığımdan ne kitap ne film takip edemiyorum, ilyada'yı alıyorum tanrıları güldürmek adına 1. Sayfanın sonu a gelemeyeceğim çok açık, zombie gibi dolanıyorum yapmam gereken bir şey var ama acaba neydi?




Maniküre gidiyorum, arkadaşlarım dışarı çıkalım diyorlar Ortaköy'e geçiyoruz.
Atlas bulaşıyor, laflıyoruz, eve dönüyorum sonra.
Çok yorgunum, bugün erken uyuyabilirim ve bir fil gibi bırakıyorum kendimi yığılıyorum yani yatağa.
"İçim üşüyor pampa" geliyor aklıma...

Pazartesi
Sürpriz bir pasta geliyor, o zaman diyorum kahve içeyim sahte bir seratonin takviyesi  belki keyfimi yerine getirir. Pastayı beğenmiyorum gerçekten mmeh lik bir pasta.  Izy serviste ve psikoloğu bir ödev vermiş insanlar beni neden sever diye, ona yardımcı olmamı istiyor. O iğrenç lahana çorbasını yaptığımı söylüyorum bu durumdan memnun hatta bana insanların beni neden sevdiğini falan söylüyor. Çok güzel nedenler buldu bazen kendini başkasının gözlerinden görmek gerek, evet buna inanıyorum.
Konuşuyoruz o sırada kendisi avcılar'dan Anadolu yakasına geçiyor sen düşün. 24 saat kuralından bahsediyor, o bir çılgın daha sonra anlatacağım...

Geçenlerde bir lafı ile kendime geldim sanıyordum meğer gelmemişim.

Miro arıyor yarın geleneksel buluşmamızı yapacakmışız, bu haldeyken yapacak en iyi şey o muhteşem kalabalığa girmek olacak, geliyorum diyorum tabii ki geliyorum. Kolcuoğlu sonrasında evde devam ediyoruz İstanbul'da iğrenç bir yağmur( hayır iğrenç değil sadece taksi bulamadım ve adama çemkirdim belki de hırsımı ondan çıkardım ama bir taksi için 4 kez aranmaz ve yanlış yere gönderilmez taksi!) hava soğudu gribal enfeksiyonlar başladı.
Allah'tan bu seçkin toplulukta kimsenin çocuğu yok da sadece ergen ve yetişkin sohbeti yaptık kazan olan kafam başka bir şeye evrildi, ufaklıklardan birini eve bıraktık hatta o kadar iyiyim ki yine kedi sevmeye başladım kedilerle ilgili şu çıkardıkları sesin beni tedirgin ettiğini söyleyebilirim, kediler uzaktan sevilmeli.
Belamı arıyordum buldum, gin çarptı.

Salı
Hohladığında buharını gördüğün sabahlar var İstanbul'da, sabah dediysem 11'de uyandım. Hala konuşmuyoruz, sanırım o da çok mutludur artık. Çılgınlar gibi pilates yapıp, kitap okuyorum, tanrım kitap okuyabilecek kadar güzel bir kafa, güle güle kullan canım. Gece uykum olmadığından çalıkuşu'nu izledim pek neşeli bir versiyon olmuş.
Soğuk ve üşüyorum.02:00 uyusam fena olmaz.

Çarşamba
Lahana çorbası gerçekten iğrenç bir şey, beni daha da mutsuz ediyor.

Perşembe
Ben aslında yoğum vs. Buradayım bekliyorum
09:00 uyandım, burnum üşümüş.
Bulaşık makinesinden çıkardığım servis tabaklarını buzdolabına koydum, nokta.

Akşam: naber?
Yine ne kadar uzaklaştık..
Ve telefonda sesini duyana kadar sürdü hırçınlığı..

Cuma
İnsanın kendine çemkirebilen ve diş geçirebilen psikolog bir dostunun olması şahane. Çengelköy'de dondurucu bir soğuk var.

Kahramanı olmadığım minimalist yazılar yazıyor...
Kahramanı olmak istediğim minimalist yazılar yazıyordu..
Ama o hikayedeki Kahraman ben değildim.
Çok soğuktu ve yağmur çiseliyordu.

Çok minnoş bir şekilde battaniye altında Dracula'yı okurken içimdeki canavar dışarı çıktı. Sinirlenince 2 trilyona kadar saymak gerekiyor.

Cumartesi
Soğuk hasta etmez mikrop eder virüs eder. Uçukladım ve başım ağrıyor. Evden burnumu çıkarmam. Phoenix olup küllerimden yeniden doğasım var, bildiğin dilde Anka işte.



Pazar 
Çok yorgunum, ruhum ağrıyor. Sanırım benden bu kadar diyeceğim.
End of story. 




Ruh hali: Aslında söyleyeceği tek bir cümle soracağı tek bir soru zamanın akışını değiştirecekti.
O sormadı ben cevaplamadım, sessiz bir karanlığa gömüldü dünyamız.
Etki alanımın istanbul dışı olduğunu düşünüyorum...
Ruh hali: Gideyim de ışıklar içerisinde uyuyayım.
Ruh hali: Sor bakalım öyle yarım yamalak sevmeyi kimden öğrenmiş



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder