İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

30 Kasım 2013 Cumartesi

Kapanış konuşması/veda maili


En sevdiklerim arasında aslına bakarsanız ben bir çok şeyi seviyorum, sevgi dolu bir insanım (evet/sadece bunu göstermekte zorlandığım zamanlar oluyor/ severken patara çatara giriyor gibiyim evet evet) lovable bir insanım, kahkaham gökleri deliyor, gözlerim parlaklığı sizi aldatmasın.

Geçtiğimiz gün eski yöneticim Vektör ile karşılaştım, kahve içtik, bir Mentorluk sürecine dahil olmuş eski direktörümüz kendisiyle toplantılar yapıyor çürük patateslerini atmasını hayalindeki patatesi tasvir etmesini istiyormuş. Vektör benim aslında çok sevdiğim(bak bak girişe bak yumuşatmaya bak) ya gerçekten seviyorum onunla çalışmak şahaneydi, size hayvani bir konfor alanı sağlayan ve sadece yolunuzu açması gereken noktada stratejik minik hareketler yaparak gelişiminizi sağlayan bir yöneticiniz olmalı bu hayatta. Biz yönetilmesi kolay ve bir  o kadar da zor bir ekiptik, Vektör ara sıra işleri karıştırmış olabilir ama bize hep ablalık yaptı :). 
Ama benim için ya Coco nereden geliyor bunlar aklına dediğini unutmadım,
Ya da manipülasyon! deyip kaçtığını, cevaben organizasyon şemasında benim yöneticim olarak gözükmüyorsun, dolayısıyla benden bir şey isteyemezsin dediğimi,
Bu bizim için çok kritik ve bunu yapsan yapsan sen yaparsın diyerek iş kitlediğini unutmadım,
Ya da pilotun bana asıldığını söylediğimde "maceraya atıl" dediğini,
Şu andaki durumumu sormadı değil,
Sosyal medya konulu her proje grubuna beni dahil etmesini,
3. Partilerle...

Hah evet, uzatmadan işin özüne inerek kendi başından geçenleri anlatırken benim tıkanma yaşadığım nokta için dışarıdan bir yorum yaptı, bir farkındalık oluşturdu, şu sıralar neleri başardın ve bunun farkında değilsin'i gösterdi. Mesela onun ince fikirli olmasını çok severdim, minik detaylar ile günü ya da algıyı değiştirebilirdi, ekibin geri kalanı olarak hem fikir olduğumuz nokta onun ilişki yönetiminde bu derece başarılı olması analitik kısımdaki zayıf yönünü perdeliyordu o kısımda zaten biz giriyorduk devreye. Ayyyy bugün ki hedefim büyüyünce Vektör olmak sanırım.


Vektör'den önce tam bir ruh hastası olarak tanımlayacağımız bir kadın yöneticim olmuştu. Kronik yalancı. Nokta.

Ondan önce kitap kurdu kadın, ki o da netliği sayesinde hayranlığımı kazanmıştır( hayran oldum değil ama o kazandı).

Ondan önce cici kız, ayyy çok minnoştur o, o da hep böyle İngilizce konuşurdu bebeğine etnik kökeni değişik olan dadılar falan arardı.

Ondan önce murju vardı biliyorsunuz, çiçek sabotajcısı, mesai manyağı, psikopat.
.
.
.

Bende yönetici bitmez hacı.

Yani diyorum ki her yönetici iz bırakır, her ne kadar yeşil vosvosa binip, cool gözükmeye çalışırken ayağı takılıp düşsede tam senin ayaklarının dibinde :) beyfendi rica ediyorum ayağa kalkınız herkes bize bakıyor... Şimdi vedalarımı düşünüyorum, çok cici partiler, hediyeler ve mesajlar eşliğinde ayrıldım hele bir tanesi yurt dışından aramıştı, çok önemli bir toplantıya gitmişti.
Veda mailleri, evet en sevdiğim, son sözü söylemeye ben de bayılırım.

Mesela buralardan gidecek olsam;

Beyaz, her yer beyaz, evet klinikteyim yine,

Bu kısa ve de uzun süreli yolculukta kafamın içindekileri okuduğunuz, değerli zamanınızı ayırdığınız, acayipliklerime şahit olduğunuz, bana kızdığınız, salladığınız ve gülümsediğiniz için teşekkürler. Dünya bir toz üfleyiniz dağılsın, aslında bunların hiçbiri yaşanmadı.
Konuğum olduğunuz ve ağırlamama izin verdiğiniz için en kalbi duygularla sizleri selamlıyorum.
Burada yerlere kadar eğildiğim kısım geliyor.

Adiyö paçozlar.

Gözleri aşka gülen taze söğüt dalınız,

Coco Maya Andre de Medina

derim, evet kroniklerin son sayfasında bu yazacak sonra fade out, hold for applause falan.


P.S. Size hiç Brad Pitt'in Louis( interview with the vampire) haline ve achilleus( Troy) haline aşık olduğumu anlatmış mıydım?
P.S.S. Hadi öperler

Gün #8


Servis 45 dk. erken geldi, bu hiç iyi olmadı, sözlükte gezineyim bari... Yaşasın glam rock ayrıca.

Şafak 357



28 Kasım 2013 Perşembe

Digital HR Konferansı- Çeşitliliği Yönetmek

Digital Hr Konferansı 28 Kasım 2013

Tablet kullanıcısıyım tabii ki orada olacaktım.

Ben de teknolojik çocuğum, ben de vay cenim( y kuşağı), benim de küçükken nintendo oyuncaklarım vardı, ben de komiğim, eyçar profesyoneliyim gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var? Ayrıca oğlak burcuyum.

Salt Galata'da yapıldı organizasyon, küçüklüğüm o neigborhood'da geçtiği için anlatayım hemen, küçükken çok hasta olurdum beni çürük yaptıklarını daha önce de anlattım, doktorum oralarda bir yerdeydi her seferinde Kamondo Merdivenleri'nde oyalanmama izin verirdi annem bak mimariyi sanatı o zaman da çok severdim.

Kamondo Merdivenleri


Kısa süre içinde kayıt işlemlerini tamamlayıp welcome kiti alıp daldım ikacıların arasında, oditoryuma geçtim wwwuuuuu o da nesi çoğoş bir alan.

24 konuşmacıyı ard arda dinledik, hızlı, sarkmanın az olduğu, provası 1 gün öncesinde yapılmış, ikramların ve servisin oldukça bışırılı olduğu bir organizasyon. Çeşitlilik kavramını ağırlıklı kadın ve Y Kuşağı ekseninde değerlendirmişler. Etkinlik ajandası çok iyi düşünülmüş ve çok şık, ergonomik,  ayrıca çene ishali olmuş bir tweeter kullanıcısı olduğumdan kitap bile hediye edildi, teşekkürler, burada yerlere kadar eğildiğim kısım var.

TEVİTÖL öğrencileri dikkat çekiciydi, 2 lise öğrencisini dinleme şansım oldu. Levent Erol klasik nerd profili diye düşünürken Mert Kıvanç Paker'in de sahne için yaratıldığını söylemek mümkün, TED konuşmalarındaki rahatlığı gördüm genç insanlarda ve onlar adına oldukça mutlu olduğumu söylemeliyim( bkz: başkası adına gurur duymak).



Açılışı Fatoş Karahasan çarpıcı sunumu ile  yaptı.
Kadınlardan ne bekleniyor? Anne olacak, aşçı olacak, kucağında çocuğu ile kurabiye pişirecek, dünyadaki 10 güçlü erkek fotoğrafı yazınca Angela Merkel'in çıktığı bir görsel mesela... Farklılığa ve çeşitliliğe ihtiyaç var.



Sonra Vodafone Ekibi Gizem Keçeci ve Bülent Bayram İK'da Yeni Rota: Kurumsal Çeşitlilik ve Dahiliyet sunumu ile karşımızdaydı. Irk,cinsiyet,ırk,etnik köken, engellilik.. Farklılıkları önyargıları aşarak değerlendirmeli dediler, engelliler için yürütülen çalışmaların proje olarak değil bir iş yapış şekli olarak uygulama alanı bulduğunu da eklediler. İşe Alım'da kadın erkek eşitliğine önem veriyorlar, üniversite ve kagider işbirlikleri yapıyorlar ve düşler akademisi isimli muhteşem bir çalışmaları var. Telefon mülakatı dışında online mülakat sistemi de kullanılıyor imiş, hatırladıklarım bunlar.



Bilim İlaç-Erhan Baş

Kadına şiddeti kınıyoruz diyerek başladı konuşmasına, satış, mavi yaka, ar-ge ve merkez çalışanlar için 4 farklı ik iklimi oluşturulmuş, ik iş ortağı uygulaması var. İçeriden terfi'ye önem veriyorlar, oran %96. 
Performans yönetiminde fırsat eşitliği, yetenek avcısı uygulaması, kurumsal sorumluluk raporu A+ alan ilk firma imiş.


11 Hint asıllı ar-ge personeline sahiplermiş ve de farklı bir bakış açısı getirdiklerinin altını çizdi Erhan Bey.

Açık kapı uygulaması olan yapıda,  orta kademe yöneticilerin yaratıcılık konusunda zayıf olduğunu keşfetmiş Erhan Bey, farklı insanları işe almak iş körlüğünü azaltabilir dedi. Bilim İlaç bünyesinde 40 ayrı kurul çalışmalar yapmakta ve her kademeden katılımcısı bulunmakta, üst yönetimden katılımcı bulunmamakta. 
Doğum günü tebrikleri yanı sıra terfi ve atamalarda aileyi mektup yolu ile tebrik ediyorlar benzer bir uygulama speak'te de vardı. Sigorta, hukuk ve psikoloji alanında danışman desteği sağlanıyor. Digital ortamda iletişim önemli satışçılar tablet kullanıyormuş, kariyerimin kontrolü bende isimli bir çalışmaları var ayrıca gönüllülük hizmeti için haftada 2 saat ayırıyorlar. Liderlerin iyi eğitilmesi konusu üzerinde de durdu, conflict yaratmamalı dedi.

TEB-Nilsen Altıntaş


*1 dk. da Sosya Medya'da neler oluyor


TEB'in sosyal medyadaki varlığı, kullandığı araçlar, oyunun iş hayatına dahil edilmesi konuları üzerinde durdu ve tabii ki Y kuşağı'a dokundu diğer tüm konuşmacılar gibi.
Konsantrasyon sürelerinin zayıflaması sorunundan bahsetti, sanal ortamlarda sosyal alanlar yarattığımızdan ve Accenture araştırmasını paylaştı, 34 ülkede 1500 yöneticiye sorulmuş %70'i teknolojiyi kişisel yaşantısına taşıdığından bahsetti.
Tespit: sosyal olarak izole olmaya başladık.
Sınırlar nerede?
Neye özlem duyuyoruz?
Nereye gidiyoruz? 

Soruları ile de bitirdi.

SAP Türkiye-Fulya Arköse

Hazır mısınız? İşgücü değişiyor, 4 kuşak aynı çatı altında çalışıyor. Gen Y herhangi bir fikri olduğunda paylaşmak istiyor, katılmak istiyor ve fikrinin alınmasını istiyor...
2020 kuşağı is coming, 1998+ olan bu kuşak 41M

Ve SAP neler yapıyor kısmına gelince SAP JAM uygulamasını anlattı, tüm sm araçlarını bir tool altında toplamışlar, like toplama-çalışanların birbirini beğenmesi, anketler, oryantasyon değerlendirme gibi fonksiyonlar eklenmiş ve sistem tüm mobil araçlarda kullanmaya müsait...

İlerleyen dönemde sm okuryazarlığı kavramı talep edilecek dediği anda çok rahatladım, ben 3 yaşından beri okuyorum ve bir sosyal medya kelebeğiyim :)

İş hayatı dengesi yerine iş hayatı esnekliği geliyor, duyuyor musunuz?

Nestle- Neil Edwards 

Etik ikilem, güven, değerler üzerinde durdu.



Nestle has 5 elements but No #tahta entryim beklediğim reaksiyonu almadı, bence komik.

Unilever- Steven Gross

Bir Avustralyalı ve su bardağı ve unilever'in çeşitliliği ve kültürünü izledik. Ayrıca stop fixing the women...



Seda Kayrak Kızıltan

Bol gezi görselli bir sunum izlettirdi bize, y kuşağı erken orta yaş krizine giriyor dedi, çok üzüldük.

Bilmeyenler için hala varsa tabii, biz y kuşağını anlattı, ben de gezi'deydim ben de :)




Beni dinle! Bana ne yapacağımı söyleme.
Kaos'tan ilham alıyorlar,
Riski güzel yönetiyorlar,
Teknolojiden güç alan bir nesil, sosyal medya kurdu,
Mobil,
Global bilinç sahibi,
Duygusal,
Yaratıcı, 10 parmak 100 marifet,
Talepkar, hızlı, hırslı.
Bir o kadar cesur,
Barışçıl, seven,sevilen( all we need is love),
An'ın keyfini çıkarıyor.

Ne yap?

Oyuna kat,
Yakın dur,
Duygularını anlamaya çalış,
Şaşırt,
Provoke et,
Hayal güçlerini küçümseme!
Beğen,
Sınırlarını kaldır,
Destek ol,
OYUN DEĞİŞSİN!

Sanofi- İrte Topaloğlu

Kadın ve felsefe işte, kadın kadının dostudur falan :)

Deloitte Türkiye- Ebru Pilav

Çok güzel dataları var, kapsayıcı liderlik harika gelsenize temalı bir konuşma.

Pepsico- İrem Önal

Ben de  Y kuşağıyım beni de alsanıza aranıza temalı konuşma :) Buzdağının farkında mıyız isimli sunumuyla izledik, hacı bu satırları okuyorsan buzdağının sol tarafı suyun altında teçrübe yazıyor optik fosforlu kedi gözlerimle gördüm.



IBM'den pilot sesli Cantarino ve aksanı,

Boyner Holding-İdil Türkmenoğlu

Boyner ütopyası, mobbing, değerler, etik kavramlarından bahsetti, aslında çok da ütopya değil uygulamaları ses getiriyor ve anayasaları var, yani her şey kitabına uygun hacı. Uslu uslu dinledik, ilhamımızı aldık.



Son olarak engelleri aşmak ve çalışan beklentileri değişiyor panelleri ile günü noktaladık.


Çıkışta tırnağımı kırmam dışında olumsuz bir şey olmadı.

Bu güzel organizasyonda beni ağırladıkları için teşekkürlerimi sunuyorum.


Gün #6 #7

 Cumartesi 10'a kadar uyudum, bıranç yapacağız. Ankara'dan konuk mevzubahis, ayrıca teyatoro gibi sanatsal faaliyetler.
Çabuk biten haftasonu yapmışlar.
Kalan gün sayısı 358 ohhh az kaldı az.


27 Kasım 2013 Çarşamba

Gün #5

Günaydın! Madem bir bilgisayarım var o zaman ilk yaptığım şeyi yapayım, tarayıcı yeni sayfa, Google, NASA enter, ooooooo evrenimizde ne şahane galaksiler var hemen birini wallpaper yapayım, evet bugünün en önemli meselesi bu. Hala portal şifrelerim yok o nedenle iyi kalpli cv taraması yapmayan ikacılardan birininin şifresi ile gireyim de ilan falan güncelleyeyim, shit happens life goes on günlük. 
Hafta bitti, yaşasın Cumartesi yıkılsın pazar.


Kaldı 360, istanbul sen mi büyüksün ben mi?


NASA yeni bir planette değişik yaşam formları bulmuş, evet

Alkışlar sizler için

Yıllık teşekkür etme seramonimiz başlamıştır.


İlkin bire.

1. Yeniye-superhero'ya
2. Aşk'a
3. Kalbini kırdıklarıma
4. Kalbimi kıranlara
5. Tanımayanlara
6. Tanıyanlara
7. Eski aşklara
8. Gülenlere
9. Gerizekalı, net gerizekalı diye sevenlere
10. Yeni dostlara
11. Potansiyel rakiplere(şaka benim yarışım kendimleydi hep)
12. Beyaz peynire
13. Kariyere
14. Başarıya
15. Başarısızlığa 
16. Boğaz'a daha çok İstanbul'a
17. Dostlara ve Roma'ya
18. Batan güneşlere evet
19. Doğan güneşlere
20. Güzel şarkılara
21. Rakıya ve şaraba sohbet ettiğimiz gecelere, iyi gecelere, günaydınlara, yemek tabağı fotoğraflarına, mehtaba karşı kaldıramadığımız kadehlere... Rakıyı da şaraba katanlara, 2 mol h2o'ya
22. Yaza ve de kışa
23. Birlikte iş yaptığım harikulade iş arkadaşlarıma, şahane yöneticilere
24. İlham verenlere
25. Kaos'a
25. Zamana
26. Özlediklerime
27. Fenerbahçe'ye :)

Coco




İş ilanı hazırlama rehberi

Şaka yapıyorum öyle bir rehber yok, kafanıza göre takılın, takılın ki biz ikcılara  eğlenecek malzeme çıksın, hayır çıkmasın. 
Eşek kadar olmuş iş hayatına atılmışsınız, kusura bakmayın da dilekçe yazmayı, mailde ünvana göre cc yapmayı falan bilmeniz gerek, imla falan resmi bir iş yapıyorsunuz boynunuzun borcu hacı, sonra gidip örtmenler günü falan kutluyorsunuz gülüyorum bak, o adamlar(humanity mankind bağlamında söylüyorum yoksa tabiisi pozitif ayrımcı bir tavrım var bu ülkenin kadınları için) bunun için mi dayak yedi, yazar burada her ne kadar ik trolü ya da parody hesap sahibi olsa da şiddete karşı tavır sergilemektedir.

İş ilanı hazırlarken( ölüm ilanı, doğum ilanı, kutlamalar falan bunlar ooooo hep hazırladık biz ekip olarak o yüzden rahat konuşuyorum) kurumsal bir firma için konuşursak eğer mesela;

Yazı puntosu, karakteri falan devreye girer, kurumsal iletişimden destek alırsın, ya biz tahoma mı kullanıyorduk Ceeeemmmm diye arayabilirsin,
Ajans ile çalışılıyorsa görsel şablonları bir standarda bağlıdır mesela, logolar, ppt sunumu için layoutlar hep standarda bağlıdır,
Gazete ilanı için bütçe önemlidir, bölgesel yayın olarak mı geçecek? Tüm Türkiye mi hinterlandımız peki ya yavru vatan ve türki cumhuriyetler?
Kariyer portalında ise banner ister mi, üniversite database'inden faydalanabilliyor muyuz?
Linkedin ise daha uygun bir şey olmaz mı, yap bi kolaylık hacı,
HQ ilanlara kısıt sayısı getirmiş mi, ilanda kendi tasarımımızı kullanabilir miyiz?
Peki uzaylılar da bizi görecek mi?
QR kodu falan bunlara girmiyorum bile, subliminal ıvır zıvır.

Daha önce hazırlamamış olabilirsin en kötü copy+paste yaparsın ama orada da lütfen yazı karakteri ve puntoların aynı olmasına dikkat et, iş tanımını niteliklere yazma, alınacaktır yerine takım arkadaşı arıyoruz denebilir, yardım al, sor mesela bir bilene. Edilgen dil kullanıyorsan ilanın bütününe baktığında bu tavrı korumaya dikkat et, geniş zamandan present perfect tense'e geçmek niye canısı?

Çalıştığın şirketin adını düzgün yaz, bak Double Tree Hilton'a hala doubel olarak gözüküyor ilanları...

En sevdiğim sektörün lideri olan gizli ilan, aday bir gidiyor plaza diye 2 katlı villa çıkıyor mesela sektör lideri, çıkma lider yan sanayi lideri...

Danışmanlık firmaları mesela candır, pozisyonu söylemez ama ilanı google vasıtası ile aratınca eğer gizli yürütülen bir pozisyon değilse kabak gibi asıl şirket sayfasından bulursun, ay ne kadar akıllıyım.
Sizinle şirket ismi paylaşamam, ya eğer bizi devre dışı bırakır da firma ile siz kontak kurarsanız?? Hıııı??

Yaz yaz, bay aday yaz, sarışın pirezantabıl bayan aday yaz, idiot, angut, ahlaksız falan da yaz ki bu şekilci ve ayrımcı tavrını süslemiş ol bonus yaş kriteri koy 22 yaşında 5 yıl yöneticilik deneyimi 3 yılı Business Partner.

Bittabi hepimiz fark yaratan ilanları, şirket reklamlarını, ilham veren çalışmaları seviyoruz, iç müşteriye dokunma falan, hani heineken hani Anadolu Efes hani Pepsi Çorlu muydu neydi onun geri geri giden sempatik işçileri...

Biliyorsunuz mektup yazmaya bayılırım, hele italik el yazısı falan, işte bu yazının başlama nedeni bir garip kalıpçı ilanı, düğün davetiyesi ekolünden, samimi ve estetik kaygılar taşıyan, sanat elbette toplum içindir sevgilim, Leonardo tablolarında saçları fönsüz kadınlar vardır...


My dear dear dear dearest love.

Always yours,

Coco

26 Kasım 2013 Salı

Şahane kartvizitler


Monkey Business 



Sosyal medya durum güncellemesi


Bak bak bir gerizekalıya anlatır gibi anlatmışlar, işten atılma nedeni olarak kullanılmasını istemiyorsan lütfen sosyal medya hesaplarını kullanırken dikkatli ol, hem kişisel marka kaygın varsa yardımcı olur.
Evet evet klout skoru candır, sosyal medya kelebeğiyiz ama iş görüşmesine gidiyorsan bunu foursquare de paylaşmadan mesela, beğenilerin bile profil çıkartmaya yardımcı oluyorken;




Linkedin :) sıkıcı mı

Pinterest, vine ve daha niceleri için bottoms up.

Yetenek Savaşları




Şimdi sizlerle talent acquisition contexinde saçmalayacağım. Hiç bilmediğimiz konulara değineceğim, yetenekli iyi çocuklar. Parlaklar, yımıyta gibi çocuklar, özel insan yavruları, gözdeler, şirketin proleteri arasında daha minnoş olanları. Yetenek havuzunda tutulan, özel eğitimlere gönderilen, havyarla beslenen, pamuklara sarılıp yatırım yapılan yapıtaşları. Atomların harika dünyasına hoş geldiniz, üzgünüm ama geri kalanı maraba ve yeteneksiz olarak hayatlarına devam edecek.

Yetenek kavramı önümüzdeki yıllarda önemini yitirmeyecek, eskimesi zor gibi geliyor.

Genelde bu işin pis kısmı ile biz zebani, günah keçileri uğraştığından, yöneticiler geri kalan personele neden yetenek olmadığını anlatmaya kaçınmasından dolayı kabak bizim başımıza patlar, evet, öyle.



Bir kere organizasyonun yetenek profili bilinmeli,
Sonra yeteneklerimizin ihtiyaçlarını anlamak falan önemli,
GAP analyses is very important hacı,
Öncelikler belirlenir, ihtiyaçlar, değerler...
Sonra biliyorsun o yeteneği elimizde tutacağız ki tekrar T/O loopuna girmeyelim, bunun yanında diğer çalışanları da elde tutsak fena olmaz,
Hani plaza dili ve edebiyatı kısmında üzerinden geçmiştik tailor made çözümler hah işte onun taliored olan eğitim kısmı var, yeni fırsatlar oluşturma gelişim falan.

Yine saçma sapan tespitler yapmış olmanın ve oradan buradan arakladığım görselleri paylaşmış olmanın mutluluğu içimde.



Hala yetenekli olmadığını mı düşünüyorsun? Kamoon, eğer seni yetenek havuzuna almadılarsa üzülme belki bir sonraki yıla olur, bu arada bir değerlendir istersen kendini, belki bazı şeyleri yanlış yapıyorsundur? Olamaz mı? Olabilir.

U know i'm very talented person hatta i'm gifted hacı, 5 yaşındayken beni özel bir projeye alıp fişlediklerini anlatmış mıydım?



Bana akıl verme! Bana çakıl ver.


Ücret pazarlığı


 




Diyelim ki görüşmelerin olumlu sonuçlandı, yani diyor ki; ilana başvurdun, cv'niz filtrelemeden geçti, incelendi, kısa listeye alındı( shortlist falan deseydim daha havalı olurdu di mi canım), yöneticiye gönderildi, ok go denildi, ilk mülakat için davet edildin, onun öncesinde kişilik envanterini online doldurdun, yanlış kaydettin, işe alımcıyı 8 kez taciz ettin, sonra doğrusunu yapıp gönderebildin, sonra sonucu geldi mesela biz ona horoskop diyelim, o da nesi her şey yolunda. 

Test sonuçlarınız iyi bayım, şimdi sizin için büyük ama insanlık için küçük tüm evren için nano boyutta bir mülakat yapalım. İK görüşmesi olumlu, sonra yönetici varsa bir yönetici daha olmadı bir yönetici daha görüşmesi sonrasında hala başınıza bir şey gelmemiş ise referansınızı alıyoruz, bittabi eski çalıştığınız yöneticilerinizden ve İK biriminden bakalım neler olmuş. Hadi diyelim o kısımda tamam, mmmmh en sevdiğim bitiş düzlüğüne mi gidiyoruz, i wanna hold your hand sevgili aday.

Jab offa yapacağım :) 

Bu aralar angut ücret pazarlığı yapan ikcılarla uğraştığımdan kanayan bir yaraya parmak basıyorum diye düşünüyorum. Yani ücret beklentisini sordun, cevabını aldın hala neden daha aşağı çekiyorsun, aaaa anladım kaynak yaratma sorunu değil mi, evet planette 7 milyar insan var, insan kaynakları departmanında çalışıyorsun ve 7 milyar kıt bir kaynak.

Ücret pazarlığı görüşmelerin öncesinde yapılabildiği gibi( bittabi onaylamıyorum bu durumu) görüşmeler sonrasında da yapılabilir( ki doğrusu budur). Peki en son kaça olur hacı? Bu durumda ne yapmak gerek falan diyen vardır belki, Coco kim ki? 
Show me the money!

Önemli olan piyasa değerini bilmen, ücret araştırmaları yayınlanıyor, anketler falan var, ekonomi dergilerinde skalalar verilir, biz çalıştaylardan falan edinebiliyoruz... Seni ne kadara satın alabilirler? Kamooonnnn günün sonunda hepimiz satış işindeyiz ve ikna vs. klişesini kullanırım bak.

Kendine inanmayı unutma, saksı değilsin, bu kadar zaman çalıştın, bir stadyum insanla görüştün falan( kendim üzerinden örnek veriyorum ki daha samimi bir ortam olsun).

Elinin ne kadar güçlü olduğunu bil, unutma işi sana satmak zorunda karşı taraf.

Masadan elin boş kalkabilirsin, Volkan Konak elimize verdiler şarkısını bile söyleyebilirsin.

Kariyerinin başında olan jr.lar için efenim muhakkak sizin bu iş için belirlediğiniz bir rakam vardır ben ona uyarım girişi uygun görülürken, satış profesyonelleri bittabi sabit bir ücretin yanında bonusları sorgular.

Açık verme, ilk sen söyleme gibi yönlendirmelerim olamaz, karar senin.

Pazarlık aşamasına geldiğinde unutulmaması gereken konu yeteneklerin ve deneyimlerinin karşılığında sana ne değer katılacağı, value moruk.

Ha dersen ki ben bu şirkette çalışmayı deli gibi istiyorum o da olur, sen nasıl mutlu olacaksan.

Mesela;

İş zenginliği, yönetimsel ıvır zıvır...
Esnek çalışma saatleri vaad ediyor olabilir,
Bonuslar, benefits hadisesi,
Eğitim,
Akademik burs desteği,
ÖSS, BES, araç, kira vs.( ay Akbil'i unuttum ya da istanbul kart yok yok iksv lale kartından bahsetmiyorum),
Tatil-izinler,
Casual day, dress code falan,
Ünvan( mülakattan sorumlu dış kapının mandalı)...

Bunun gibi dünyevi şeyler işte, sen ne istiyorsun?
Daha fazla külçe?
Sosyal hak?
Saygı?
Prestij?

Ben bugün yine yeni kararlar aldım, emlak zengini olarak hayatıma devam edeceğim. Sen karar verdiysen hadi, GO!


Gün #4


Bugün toplantıyla başladı, direktör geç geldi erken gitti, işimiz işmiş toplantıda sesler yükseldi, olm bunlar insan değil galiba yıl olmuş 20xx saçma sapan şeyler için yükseliyorlar, aeh evet dün akşam aşk-ı memnu vardı da etkisinde kaldım, gündemlerimiz falan.
Sürprizzzzzzz, laptopum geldi, ay çok minnoş, hiçbir şeyini ayarlamamışlar, mavi ekran bana bakıyor ben mavi ekrana, keşke insanlık tüm evrene yayılsa. Aytici yeni mezun bir nerd, sanırım iyi anlaşacağız ve bütün kısıtlamaları kaldıracak.



25 Kasım 2013 Pazartesi

Plaza dili ve edebiyatı

C-suite: c level yönetici moruk, ceo, cfo, csmo, csı: ny csı:Miami tavır hep aynı, insan gerçekten hayret ediyor, yine çok güzel bir toplantıdayız, katılımlar falan.

Big picture: bizdeki tablolar böyle duvardan duvara, yukarıdan bak meseleye yani, aç gözünü gönül gözüyle bak.

Meycır kınsörn: bir garip haşgerya, kazığın en büyüğü manasında, biri ölür, büyük endişelerimiz var o kadar ki soner sarıkabadayı şarkıları gibi çok anlamlı.

Dilimizi eşek arısı soksun mu?



Gün #3


Bugün fırtına var, sağolsun trafik de var, ama hala bir masam yok tabii Coco kim ki, masa yoksa hizmet de yok cicim, oturayım da dergi karıştırayım, prosedür de bir yere kadar, yönetici arada bir uğrayıp sen naber yeaa alıştın mı diyor, gerizekalı galiba insan aynı soruyu kaç kere sorar? 
Tüm gün mesajlaşıyorum...

Galiba sıkıldım günlük, akşama yoga dersine katılayım da kafam dağılsın. Kalan gün sayısı 362, bravo toplama çıkartma yapabiliyorum.










TCDD - MARMARAY- ARKEOLOJİ

Şimdi bu Marmaray açıldı biliyorsunuz, bu arada ben hepiniz sanki İstanbul'da yaşıyormuşsunuz da benim yanımdaymışsınız, benim arkadaşımmışsınız da sanki olan biteni biliyormuşsunuz gibi anlatıyorum ya hah işte aslında öyle değil, arada hızlı gidiyorum olmuyor.

Ben İstanbul'da yaşıyorum ağalar, hatta daha dün beni Gültepe de yaptılar Üsküdar'da doğdum diye Selin yanak çocuğu ile konuşuyorduk bu konuyu. Bana göre ülkenin en güzel şehri, ayrı kaldığım dönemlerde çok özlüyorum, şehir hayatı çok rerörörerö diyenlerden değilim, burası kalabalık, burada trafik var burası ayı dolu, şehirlilik bilinci yok, bildiğin köy ve köylü dolu, mimari desen felaket, kültür mirası olan yapıya gözü gibi bakmıyorlar burada. Mesela Dolmabahçe'de gökyüzüne doğru zeker gibi yükselen bir kafes, Levent Maslak hattında mantar gibi biten plazalar, şehrin orasına burasına serpiştirilen rezidanslar hem şehrin iklimi değişecekmiş kime ne, ne tarihi doku ne bi'şey, gezi için harekete geçildiğinde ya siz ne oluyor kendinize gelin diyen yakın çevre gördü bu gözler, çapın ne güzelmiş.


Marmaray, böyle iniyorsun' 3-4 dk arasında Üsküdar'dan Yenikapı'ya ulaşıyorsun;



Al bu da yolcu profili;

Sen 17 milyor sen metropol insanı sen vergilerini ödeyen ve bu şehirde ayakta kalmaya çalışan insan, ya sen dünyanın en eski limanının kalıntılarını bul ardından biz bir tünel yaptık Deniz'in altında böyle, onu yaparken de 8500 yıl öncesinin kalıntılarını bulduk mesela amforalarda mercimek taneleri, mesela köpek kemikleri mesela o zaman evcil köpek varmış, mesela dünyanın eski deniz araçları mesela komple yerin altına gömülmüş bir liman, mesela para, mesela medeniyet!!!! Ya ama cümleyi şöyle bitir;



Hem kırmızı olsun hem ANCAK TÜM BU diye başla cümleye, senin algı yönetim şeklini yönlendiren beyin loplarını ayrı ayrı diye başlayan cümleler kurmak istiyor insan, politik olarak doğruyu bu ülkede niye kullanasın ki zaten...



M.S. 900 sonlarına doğru yavaştan Malazgirt'e doğru gelen göçebe toplum :) kapıların metaforik olarak açılması ile yaymış, yayılmış 1000lerce yıllık tarihin üzerine tarihinin hiçbir döneminde bu şekilde yobaz ya da muhafazakar bir tavırla yaklaşılmamış. Efendim gordion düğümünü çözmek için giderken buradan geçilmiş, parayı lidyalılar bulmuş, Truva aslında Çanakkale dolaylarındaymış, hititler şuppililumalar, ama biz İstanbul'u Bizans'tan aldık ve Constantinopolis falan dendiğinde çok sinirleniriz, olmadı baraj yapacağız antik kent nesi işte bu şahane kafaların ürünüdür. Adamlar İnkaların piramitlerinde kurgu UFO belgeseli çekiyor sen elindekinin kıymetini bilmiyorsun. 

Şimdilerde Göbeklitepe var geçici olarak dünya mirası listesinde , kişisel fikrimdir oradanda otoban falan geçirseler olmadı kuşların göç yolunda falansa deneme seferinde patlayan hızlı tren falan koysunlar, bence şahane fikir. Ne gerek var hayvan figürlü duvarlar çıkacak diye yıllarca kazı yapmak, insanlık tarihi hakkında bilgi edinmek, tapınaklar falan bunlar hep saçma sapan şeyler. 

Ay şekerim yine sinirlendim, iq 5 civarında bugün, ilaçlar iyi geliyor, arkeolojiyi hobi düzeyinde sevmek iyi geldi, yanlışlıkla mesleğim olsaydı kahrımdan ölürdüm.

Osman Hamdi geliyor aklıma Arkeoloji Müzesi'nin temellerinin atılması sonra efendime söyleyeyim füniküler projesi falan, sonra  Salacak'tan tarihi yarımadanın gün batımında silüetini izlerken Sultan Ahmet Camisi'nin minareleri arasından gözüken kazulet rezidans allam iyi ki sanat tarihçisi de olmadım allam teşekkürler.


24 Kasım 2013 Pazar

Hobi

Your hobi is just my lego.

Hobiler hobilerimiz, evet. Mal mal duvara ya da ekrana bakmamak için, boşluğu doldurmak için yaptığımız faaliyetler bütünü, toprak yemek, mandarin lehçesi ile şarkı söylemek, kitap okumak, trambolin falan...

Ne yapacağım ben seninle?

 Mutlak kulak, melankoli, yaşasın yaylı sazlar derken elimde bir keman öyle bakınıyorum. İçim sökülene kadar keman taksimi dinleyip hüzünlenmiş ve hatta içmiş de içmiştim, bir itzhak perlman  iddiası ya da vanessa maevari tavırlardan bahsetmiyorum, büyüyünce yo yo ma olacağım boyum kadar enstrüman çalacağım da değil.Konservatuar sınavı için beklediğim o iğrenç günü tekrar hatırlamak istemiyorum, beklemekten sıkılıp eve gidelim diye tutturmuştum. Yan flüt istemiştim çok küçüktüm haftasonları pazar konserlerini izlerdim, peder bey yamaha plastik flütle gelince bön bön bakmıştım. Sonra gitar aldırmıştım, bir kist problemi nedeni ile müzik kariyerime son vermiştim, ondan önce piyano vardı daha sonra müziği dinleyici düzeyinde takip ettim. Bir ara tenis oynayacağım deyip raket alıp dolabın en ücre köşesine atmış ve yıllarca herhangi bir aksiyonum olmamıştı, paten almıştım çok güzel düşmüştüm ondan da sıkıldım, hayır maymun iştahlı değilim ben.(böyle anlatmayacaksın iş görüşmesinde, farklı alanlara ilgim var benim geniş bir yelpazede falan, farklı alanlara eğilmeyi seviyorum bıt bıt bıt-tanrım beni baştan yarat).




Sonra işkence olan dizi müzikleri geldi, organik ses olmayan yapay alttan alttan iğrenç yaylılara mahkum olduk hepimiz. Bu kulaklarla mı? Bir hobi bul kendine, bir kaçış noktası, kendine ait bir dikdörtgen, konsantrasyon için bir fırsat, dm'den yürümek için bir sebep mesela :) şaka yapıyorum, iş hayatınızın stresinden sizi kurtaracak bir şey işte. Olay kendine inanmak hacı, her şeyi mükemmel yapmak zorunda değilsin, yok öyle bir dünya, kas kas nereye kadar? Kontrol manyağı olduğunda kendi beklentilerinin yüksekliği ile başbaşa kalıyorsun işte. Yaz küçük şiirler yaz, aptal resimler çiz, absürd öykülerin olsun anlatacak, etrafım insanlarla dolu, bende anlatacak hikaye çok, sevelim sevilelim mmmmmh.




Halime bak, dertli çal. Kemancı başımın tacı, Gitme bu gece sen de kal benim halim çok acı. 
O değil de çalıp çalıp ağlamak da bir acayip. Ne güzel çaldım lan falan diye, keman ağladı be. Hayallerin var mı? Düşlüyor musun? Her zaman düşlüyorum, pesimist içses olayı ara dönemlerde geliyor periyodik haller, genelde her ihtimali düşündüğümden ve Satürn etkisi kılıfı var zaten ama onun dışında mutlu bir insanım, hayallerim var benim. Saçma sapan bir sohbeti 2-3 level öteye sürükleyebilirim ki bu da biraz sabote ediyor gibi oluyor ama neden 5 ya da 10 yıl içerisinde bir kişisel sergim olmasın, neden tırmanışa katılmayayım(astım falan yokmuş gibi düşünelim) neden ok atmayayım belki yarışırım, neden At binmeyeyim ve düşmeyeyim hayır pony değil, belki konser falan veririm öyle bir şirkette çalışırım kim bilir?


Hobileriniz sizi aynı zamanda güçlü kılar, güçlü yönlerinizi daha güçlü yapın kardeşler.

Konserime son verirken halkı selamlıyorum, merhaba halk, naber? Yarın Pazartesi hayırlı olsun.




Ben çalayım ben söyleyeyim, bu benim hikayem.

Hadi öperler.







Hazır mısın?

Asıl meselenin hızlı koşmak olduğunu biliyorsun değil mi okuyucu.

Yani kim hızlı koşarsa kazanır, hızlı koşmazsan yiyecek olursun,  hızlı koşmazsan aç kalırsın.

Satışçıların en sevdiği hikayedir her sabah Afrika'da bir kaplan uyanır, oradan hareketle kedigillerin geneli için konuşabilirim sanırım. 

Nasılsın bu sabah? Koşmaya hazır mısın?


23 Kasım 2013 Cumartesi

NASA'nın cevabı

Bir kibar red.



Oooo oyuncak hikayesi'nden falan da bahsediyor. Mülakat sonucu olumsiyuzzz bile diyemeden...

NASA's greatest missions izliyorum, insan gerçekten hayret ediyor, uzay çok güzel gelsenize ve evren sadece bizim için yaratıldı evet.

Gün #2


O kadar çok can sıkılmaca ki eski mülakat formlarını okumaca, stajyerin birinin masasında oturuyorum. Direktörün mülakat notları bomba, destan yazıyor efenim, durduramamışlar, hala bir bilgisayarım yok, giriş kartım geldi ama kapıları açmıyor, gideyim de aktive etsinler. 
Sebil yok burada istediğin kadar pet şişe var, beleş su buldun iç.



Kaldı 363 gün.

Harikulade kartvizit örnekleri

@elifdurugonen'in tweeti sayesinde gördüm bunları ;

:)


Isaac Asimov okumayanlar varsa okusun hacı, iyidir.


Geçtiğimiz günlerde governers ödüllerinden birini aldı, yeni botox yaptırdım diyordu:)



U know i love pop art, i adore pop art, i live in pop art!!!!


Ve kendi kartvizitimdeki extra light'a ilham olmuştur, kaligrafi candır:



Evet kartvizitiniz sizi anlatır tıpkı cv'niz gibi, çalıştığınız şirket size sağlamıyorsa kendiniz için yaptırabilirsiniz ileride lazım olur, böyle zirve, konferans, toplantıya gittiğinizde ya da sosyal ortamlarda bazen ne bileyim cumadan sonra çay içmeye falan gitmişsinizdir, kartınızla hava atasınız gelmiştir, satış yapmanız gerekiyordur bilmem ne... Daha fazla zırvalayamayacağım, sosyal medya hesaplarınızı falan ekleyebilirsiniz hacı...

By


22 Kasım 2013 Cuma

Pinokyo birazdan burnum uzayacak derse ne olur blog?

Her şey o kadar yolunda ve iyi gidiyor ki... Yalan söylediği için burnu uzayan pinokyo doğruyu söylediğinde ama burnu uzayacaksa birazdan o zaman bu paradoksa gider mi? Yani her şey yolunda mı?

Sevgili günlük;

Yine muhteşem bir sabah, ağrılarım devam ediyor, insanlıktan çıkmış vaziyetteyim. Yorganı kafama kadar çekip hiçbir şey yapmadan malak gibi yatmak istiyorum. 
Yarın kuzenim evleniyor rahmetli halamın 7. ve son oğlu, çok da umrumda bir bilsen, hala yadigarı diye gitmek zorundayım. Yataktan kalkacak halim yok:/ 

Yine rahmetli babaannemin hayatta kalan ve babaaanne dediğim diğer 6 kız kardeşini görmek beraberinde öpüşmek ve de sohbet etmek zorunda kalabilirim. Babanecim nasılsınız? Ya siz babanecim, evet babane, ikiz babanelerim de var benim çocukken manyak olmuştum, ikiz olduklarını bilmiyordum ve 5 dakika ara ile farklı kıyafetler ile görüyordum şu aventür filmlerdeki komikli saçma sahneler gibi...hı hı tabii o arada bayılarak şahane bir iş çıkartmazsam mesela babane selamlama ile 2 saatimi geçirebilirim. Bu gece olacak kına gecesinden bahsetmiyorum bile, hayır bana mı evleniyorsunuz, ne kına gecesi ya bana ne ya bana ne.

Malum geçenlerde gelen bir cuma mesajı ile mekanım cennet olmuştu, sonrasında Viktor'un stalkerı yine mesaj attı, mesajımı okumadığımı görüyorum falan diye başlamış, ya sabır dedim, bu herhalde aynı tarzda devam edecek. Hayatımda çok büyük değişiklikler olmadı, size sosyal medya hesaplarında nasıl temizlik yapılır'ı anlatmayacağım. 
Aynı gün 3 ayrı danışmanlık firması aradı, biri ile ücret pazarlığına daldık esneyemez misiniz? sorusu ile geldi esnerim tabi dedim biraz daha konuşursak esnemekten daha da yaşlanacağım. Ücret beklentimi sordu hadi size sembolik bir şey söyleyeyim, 6000 dedim, bu bittabi psikolojik alt sınır dedim, brüt mü dedi yok artık tabii ki avro ve net dedim, üzerini lembas ile tamamlayacaklarmış, cüce altını olsa daha iyi olurdu sanki.
Yahu 1 yıl önce bu zamanlar yine görüşmüşüz, cv elinde, notlar elinde, hem bankanın ismini paylaşmıyorsun hem de daha fazla esneyemez misin? Ya esnerim tabii minnoş, pilates yapıyorum ben olaylar olaylar. Ücret pazarlığı önemli, elinizi korkak alıştırmayın, ağanın eli tutulmaz değil, yıl sona eriyor, yeni işinize 12. ay itibari ile başladığınızda revize edilen rakam talep etmiş olun. Bak, benim eski ekip arkadaşıma yaptıkları teklifi 4 ay sonra tekrar yaptılar, çünkü iş tekliflerinde sundukları rakkam( bunu dalga geçmek için yazdığımı biliyorsun) aday tarafından beğenilmedi 4 ay sonra seve seve o güncelleme yapıldı, o artık yeni işinde daha mutlu. Ücret anketleri falan var bakın işte onlara ne kadar ediyorsunuz hacı? Olayınız ne?

İşte günlük yine dünyayı kurtarmadan geçen bir gün daha. Ha süper Salak şarkı söylüyorum bu ilaçlar şahane falan, dünya artık bambaşka bir yer.

Sen naber ya? Kulakların oynuyor mu?

Aldık gidiyoz kızınızı it yalasın yüzünüzü.





21 Kasım 2013 Perşembe

O kadar üzülmüşüm ki hormonlarım göbek atmış ve ters dönmüş


Anlat çocuğum dedi doktor.
Malı Arap Faik'ten alıyorduk dedim, yo hayır tabii ki demedim. 
Sen hep hastasın diyen eski zaman hayaletleri geldi aklıma gerektiği gibi ilgilenseydin olmazdım, oooo bugün çok huysuzuz küçük hanım.

Bir süredir aşırı düşünmekten balataları sıyırmıştım, sırtımda daha önce görmediğim kabartılar, vücüdümde saçma sapan şeyler oluyordu, 3'ünden bu yana da iyice saçmalamış durumdaydım. 

Dünkü direktör görüşmem sonrasında sabah kahvaltısı niyetine Hamburger yedim, Kızılay çadırına dalıp kan verdim, kanda bişey bişeyim 14.9 çıktı, ooooo bu çok iyiymiş dediler, bu konuda bir fikrim yok, aslında var ve şu anda bilip de bilmezden geliyorum, şakaklarıma kar mı yağmış, kolum yeşil  iğrenç yeşil ve ağrıyor. Hastaneleri, hastaları ve hastalıkları sevmem. Son dönemde revire dönen evimde yeterince kötü haber aldım.

Stres!!!! Sıfıra yakın olduğu durumda ölüyorsun demek.
Aynı zamanda motivasyon kaynağı, aynı zamanda çok sayıda uyarıcıya maruz kalma. Ağrı eşiği düşük halıyı tırmaladım, gözlerimden yaş geldi.

Rüyamda yıldızları gördüm, gece gökyüzüne bakıyorum şehir ışıklarından uzakta bir yerde gibi, tüm samanyolu göz kırpıyor, çok canlı, heyecan verici nutkum tutuluyor. Sevinince bazen küçük çocuk gibi seviniyorum, tükrük bezlerim kuruyor, size de öyle oluyor mu hiç? 

Uyandım, bu ara sabah 6:45'te uyanma zamanım, biraz uyanık kalıp sonra tekrar uyuyorum, net bir şekilde artık günaydın yok. Rüya tabirlerine falan baktım, yıldız bana kaymadığı sürece sorun yokmuş, derler ki her şey iyi olacakmış, başarıdan başarıya koşacakmışım. Ve bu mutluluğu paylaşacak, zırvalayacak kimse yok, ne acı. Halbuki öyle hayal etmemiştim, kutlayacaktık birlikte, gitti uyuz.

Uzun bir zamandan sonra ilk defa peynirli yumurta yedim kahvaltıda, açık konuşalım Menemen çok sevmem, şart değil, sonny tapardı 4 yıl ona Menemen yapmaktan ayrıldıktan sonra da bunu unutmak için çabalamaktan içim çıkmıştı. Yıllar sonra unuttum derken tekrar Menemen seven biri ağır geliyor, ama yaparım yani maksat insanlar mutlu olsun...Yumurtadan sonra hazırlandım ve doktora gittim,testler, testler testler sonrasında ve bir sürü garip soru, hımmm hımmmm cevapları teyze beni geriyor, sonrasında sonuç, hormon bozulması, tam adı bu değil ben de hatırlamıyorum. Yüksek stres, aşırı kilo kaybı ya da mevsim değişikliği nedeni ile olabilirmiş, hangisini seçsek, bu dönem derin bir üzüntü yaşadın mı diyor olan biteni anlatacak enerjim yok, çok büyük bir üzüntü yaşadım, depresyon ilacı aldın mı? Hayır. Mide koruyucu arada sırada, 6 ay içerisinde operasyon geçirdin mi? Hayır. Cocuyomu evet çok cocuyo, kan kaybından IQ 3 ile 30 arasında gidip geliyor ilk 2 neden bence de gayet makul.


Bir  ilaç yazıyor, evlere şenlik şu bronşit olduğum zamanki kadar şahane değil ama, yan etkilerini okuyorum bir tek ölürsün yazmamışlar yan etkilere. Bildiğin maymun oluyorsun, bacakların aniden şişmesi, asabiyet(ki hiç değilim biliyorsun), nefes alırken keskin batıcı ağrılar, göğüste ağrı ve sıkışma hissi(ohhhh klostrofobi de gelsin), kaşıntılar, migren abi iyileştirsin diye verilen ilacın migren diye yan etkisi olur mu yahu? Çok hastayım lanet olsun o kadar uzun zamandır hastayım ve yanımda olmana o kadar ihtiyacım var ki demek istiyorum sonra bakıyorum kendi kendime konuşuyorum...
Chaotic neutral vaziyetler için iyi kılıf yalnız, ben yapmadım ilaç yapıyor.





Her ayrılık sonrasında yaptığım gibi ezbere bildiğim Cem Yılmaz gösterisi izleyip, yastığa akan salyamı sileceğim. Tanrı'ya isyan edip yine eve hırsız girsin istemiyorum, bu neden benim başıma geldi demek istemiyorum. Hatırlamak istemiyorum, özlemek istemiyorum, üzülmek istemiyorum, çok hüzünlüyüm ve bu ilaçlarla birlikte alkol alınmıyor, yasak. Do not or dare? Reckless mode on, saçma sapan şeyler yapmak istiyorum.

Boğazım da karıncalanıyor günlük, fak.

Ruh hali: Aa anladım, sen aslında kafandaki bana kızgınsın.

İlişki durumu: Ne oldu kaybettiğimiz için mutlu musun? Uzay boşluğu sessizliği güzel mi? Sonsuza kadar konuşmamak...




20 Kasım 2013 Çarşamba

Gün #1

2007-2012 arası kayıp bir zaman, kronikleri açıyorum ağalar..

No masa No telefon No pasaran, yeni taşınmışlar, öyle bekliyorum. Çok hareketli bir organizasyon, sabah asistan karşıladı, elimden tuttu 28. kata getirdi. Çok güzel lan, masam yok, telefonum yok, giriş kartım tabiisi yok, yassah, hangi kapılardan geçebileceğim, hangi katlara çıkacağım belirlendi. Öğlene kadar prosedür okuyup, önüme gelen her insanla tanıştırıldım. İlk günler çok sıkıcı. Servis falan ayarlandı, huzur içinde eve dönebilirim. Kaldı 364 gün.

19 Kasım 2013 Salı

Şimdi size ikizimden ve erkeklere neden bu kadar çok güvendiğimden bahsedeceğim

Allah bütün güzelliğimi içime vermiş benim. Bildiğin iç organlarıma. Onu da tam vermemiş, beni sevmediğine inanıyorum ya da kıt kaynakla idare etmemi istedi ya da önceki hayatımda ne saçmaladıysam şimdiki hayatımda çekiyorum.
Neden böyle oluyor neden mutlu olamıyorum dedim geçenlerde yengeme o da aşk hayatım hakkında bir sürü soru sordu, kötü de değilsin ki yavrum dedi, ilgilisin, minnoşsun, önemsiyorsun, dinliyorsun(dinliyorsun evet :s sonra neyse).

İkizim sarışın yeşil gözlü, benim gözlerim erimiş çikolata rengi, ayrı yımıyta ikiziyiz.
Uyuzuz.
Alerjilerimiz var.
Both of us mide kanaması geçirdik.
İkimiz de baskın karakterliyiz, çok netiz ve açık sözlüyüz, sinirlendiğimizde monster oluyoruz.
İngiliz humorunu severiz, sarkastik ve burnu havada tipleriz hatta onun burnu deviasyon artı estetikli.
O çok kıskanç, benimle hep yarış halindeydi.
Onun sayısal zekası yüksek benim duygusal zekam, yok ya benim de sayısal zekam var, ayrıca her sorusuna bir cevabım olmasından nefret eder, empati kurduğum için onun tarafını tutmadığım için çemkirir.
Entellektüel manada ezici bir üstünlüğüm de mevcut.
Şimdilerde keşke avukat olsaydım diyor. Aslında işinde çok başarılı bir yıl içerisinde 2 terfi aldı grade i değişti bunlar önemli şeyler. :) Demek ki pişmanlıkları falan varsa. Gerçi ikimizde başarıya ve zekaya taparız, zor etkileniriz. Başarısızlıklara da taparız yanlış anlaşılmasın.
Çok tavuskuşu, ilgi ondan kaydığında diyalogu provoke eder.
İkcı olmamdan tiksinir bir de ayrı bir gıcıklığı var.
Alien da olsa yavrumsunuz diye seviliriz.

Ailedeki herkes çok yetenekli, el-motor becerileri falan, sanat desen bilmem ne sadece sevmeye yeteneksiziz, elimize yüzümüze bulaştırıyoruz.


Bizi seven herkes bir başkası ile evleniyor, onun kız arkadaşlarının anneleri hep kanser hastası oluyor ve ölüyor.
Kuzenimizin de ikizleri var, acaba benim de ikiz çocuğum olur mu diye çok korkuyorum, ya 3üz, ayyyyy bir batında 8 şu Amerikalı reality Show'u olan bir kadın vardı, tövbe tanrıma.

Neyse nereden başlayayım, 

Üniversitedeyken tatil için geldim kaplıcada bir devremülkümüz var, o sırada yazlıktan komşumuzun kızı ile birlikte ama ayrıca f.ckbuddys i de var dansçı, yazlıktaki kız ile araları berbat on again off again bir ilişki ne yazık ki kız benim de arkadaşım ve sürekli aralarında kalıyorum. Ebeveynimiz bizi bırakıp İstanbul'a gitmişti, Kurban bayramıydı o zamanlar kışa denk geliyordu. Neyse bizim sivri zeka dansçıya atacağı onsekiz artı mesajı minnoş sevgiliye atmış, odadan geldiğinde sarı çiyan yüzü Casper beyazı olmuştu. Laertes? Wtf?! dedim,

Sıçtım dedi, dansçıya göndereceğim mesajı, sevgilime gönderdim.
O anda telefonum çalmaya başladı, sabahın o saati, insanın aklından saniyeler içinde neler geçiyor bir bilseniz. Bir kez daha pisliğini temizlemek zorundaydım. Alo, Berna naberna? Olm, Berna bir kükredi, sakin ol neler oluyor anlat dedim, mesajı okudu bana, wuhuuuuuuuuuu. Ya moruk bak uhm, yanlış olmuştur falan demeye kalmadı şarladı bizimki, yüksek iletişim becerim sayesinde mesajın bir kadına değil bir erkeğe yazıldığına ikna ettim onu. Telefonumu kapadığımda brother Lui yavaş yavaş kendine geldi, sıvadım ve bunu nasıl temizleyeceğim bakışı ile.

Ondan önceki yıl doğum gününde Berna'ya evde mini bir sürpriz yaptık, kız rahat durmayan kıskanç bir tip şanelman'in masadaki telefonunu kaş ile göz arasında kurcalamış ve mesajları okumuş yine Laertes'in yediği bir haltı bulmuştu. Fak! Kardeşim bu dünya üzerindeki en bahtsız bedevi idi( sanırım karma ona minik oyunlar oynuyordu, çakallığı ile övünürdü her seferinde). Kız yatağın üzerine tepiniyordu bu arada söyleyeyim boyu 1,78 o halde zıplayınca bir tuhaf oluyor ve o sırada eve teyzem gelmişti, ne açıklama yapacağımızı bilmiyordum, evde zıplayan ve böğüren bir kız vardı ve ağlıyordu.

Berna 2 yıl sonra birleşiriz sanarak tekrar yanaştı bu olaylara rağmen hala saplantılı bir şekilde bu ihtimali düşünüyor olması gülünç. Laertes'in, onun arabasını bakıma götürürken ikiz arkadaşlarımıza uğraması ve onlardan biri ile flört etmesinden bittabi haberi yoktu. Laertes, İstanbul'a dönüp kendinden 8 yaş büyük niyan denen kadınla takılırken o akşam 1.78lik manyak eski kız arkadaş Berna, bizimkinin yediği herzeyi duymuş ve gelip beni evden almıştı, ha evet iyi bir dinleyiciyim ben! Kemerimi takarken bir yandan diğer yandan 2. hattına mesaj atıyordum, her şeyi öğrenmiş çabuk hattını kapat, diğer telefondan görüşürüz, bu akşam sakın açma! 

Bu kez haklı değildi, birlikte değillerdi çünkü sonra bir kez daha denediler. O yıl hatırlıyorum ikimizde sevgililerimize biz aslında evlatlığız şakası yapmıştık. Berna'nın annesi göğüs kanseri oldu ve öldü.

Merme vardı, annesi kanserden öldü, metastaz vs.

Yıllar sonra işimin gücümün olduğu zamanlardı eve geldim tablolarımdan biri yok, ama yok yani duvarda eşek kadar bir boşluk, olm eve hırsız girse diyorum sadece neden o tabloyu almış, yok girmediyse temizlikçi falan mı götürdü? Ki bu da çok saçma. Sonra aklıma bu geldi, Rus bir kız arkadaşı vardı ben yokken evime gelmiş olabilir mi? Yok artık daha neler. Akşama buluştuk, hacı dedim benim bir tablo yok ortada, yeaaaa o konu dedi, geçenlerde acil bir tablo lazım oldu senin resimlerden birini aldım verdim kıza, çok duygulandı, gözleri yaşardı falan, hem sen yenisini yaparsın. OHA! Kızın annesinin prada mağazası var sana çanta olarak geri döner dedi, idiotta, Rusya'ya gideceğim de kızın annesinin mağazasından çanta beğeneceğim de, öehhh. Siz bilmezsiniz a dostlar Rusya taraflarında çok ünlü bir artistayım.

Londra'ya dil okuluna gitmişti bir keresinde orada ukraynalı bir kızla tanıştı kız Yunan asıllı, ay içim şişti, neyse onu ziyarete gideceği zaman seramik koleksiyonumdan bir şeyler istedi bu kez eve gelip çalmamıştı, izin istiyordu.

Tayland'da beyaz Rus bir hatunla tanıştı, o arada Türk kız arkadaşı da vardı, bu kez karışmadım, sonuç yine başarılı, kimse bana kızını vermiyor yeaaa diye ağlıyordu en son.

Jess vardı, über kıskanç, iktisatçı manyak, gece klübünden çıkarken kızın biri bizimkinin poposunu sıkmış Jess kızın üzerine bir atladı bu arada üzerinde leopar desenli bir elbise vardı artık onun etkisi mi bilmem ahahah...

İstanbul Park'ta arabayı bana verdi, fiyuvvvv birden Jess krizi tutmuştu, anlatmaya başladı,  telefondaki en ufak mesaj kırıntısını bile silmişti gayet eminmiş kendisinden ta ki kız kıyıda köşede kalan bir taslağı bulana kadar... Aldattın mı dedim, o zaman beraber değildik dedi, ok o bunu kaldıramaz, sonuna kadar inkar et dedim, asla kabul etme, işin ahlaki tarafı yok belki de bilmemesi gerekliydi...3 yıl ayrı kaldıktan sonra bir kez daha denediler hatta bizimki yüzük baktı falan ama olmadı. Ama aşık olduğu tek kadın oydu, üzüldü çok. Jess'in de annesi öldü, kanserden dolayı, sonra Vegas'a yerleşti. SM hesaplarından takip etti bir süre onu, ortak arkadaşları ile görüşmedi, çok üzüldüğünü hatırlıyorum, o üzüldüğü için ben de üzüldüm tabi, nşa'da inkar et demem kimseye. Ama başıma böyle bir şey gelse onu karşı tarafın üzerine salarım, sağolsun ağır psikolojik hasar yaratabilme yeteneğine sahip. Yani bundan sonra, bundan öncekilerde malum... Yahu yediğim boynuzlar yüzünden cennetin kapılarından geçemeyeceğim awwwww.

Bunun gibi bir kaç hikaye daha var ama anlatmayacağım. 

Şimdi bu anlattıklarım varken hangi erkek ben öyle biri değilim aklında yanlış fikirler olmasın dediğinde inanırsınız? Çapkın sanma beni dediği zaman ya da ben öyle diğer erkekler gibi değilim falan... Yea bsg benim bir ikizim var sen kime ne anlatıyorsun demiyorum, severim serçeleri yımşak olur pençeleri hııııı çok.

Eminim o kadınlar da kardeşime Tarkan'ın karma albümünü kompile hediye ediyorlardır. Boyunuzun devrilmediği bir hayat ve ruh eşleri diliyorum size, Allah benim belamı vermiş zaten.





Size babamın servise binip eve gitmeyi bekleyen işçilerin üzerine, osuruk bombası atmak suretiyle kapıyı kapattığını ve kaçtığını anlatmış mıydım? Neyse bu başka bir hikayenin konusu.

Ruh hali: Ayrılmak dediğimiz şey, birisine dokunma hakkımızın elimizden alınması. Delirmek, bu hak bir başkasına verildiğinde başlıyor.

Bitirirken; seni anlıyorum ve atomlarıma ayrılıyorum, o yüzden bazı kadın isimlerini hiç sevmem.



Feministlerin Azizi, Hoho