İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

1 Şubat 2014 Cumartesi

Süper Kahramanlar Bir Başka Hastalanır







Evet ben aşık olunca kalbimde tanrılar dans eder gibi bir şeyler zırvalıyordum bir ara biliyorsunuz ya da bir tanrı ayağa kalkar sirtaki yapar mıydı or midemdeki kelebekler ejderhaya dönüşür mü, bunun gibi harikulade tanımlamalar.

İşte hüznü derin olanın kahkahası göğü delermiş..

Benzeri kamyon arkası yazıları.

Kısaca HASTAYIM, sümük forever.

Geçtiğimiz cuma yutkunma zorluğu ve boyun ağrısı ile başladı sorun, aha dedim içimden sıçış, malumun ilamı(yanlış oldu büyük ilamı), doktora indim, doktor da işte işinizi değiştirin, ortalığın hastalığı, antibiyotik veremeyiz, bol sıvı tüketin, konuşmayın falan dedi. Iki gün yattım zaten kiminle konuşacağım duvarlarla mı?

Pazartesi ateşim düşmüş gayet normal uyandım ama sesimin tonu yine Dr jeykıll kıvamında Haydar abi alter egom fırlamıştı, rahat durmuyordum, o sesle şarkı söylemeler, tüm gün konuşmalar, yetmez gibi üzerine bir de mülakat organizasyonu, bölge ziyareti, ya cidden bir apaçiyim.

Tam iyileşiyorum diye düşünürken sesimi kaybettim, Sabiha Gökçen'e doğru alçalırken kulaklarımda ekstra bir ağrı-acı hissettim ve burnumun içinde tüy gezindiriyor gibi bir his, fak! Burnum akmaya başladı, hastalığım boyut değiştiriyor. Ertesi sabah sümüklerim yüzünden nefes almakta zorlanıyordum, ne yazık ki denyo bir şekilde işe gittim, sanırım bir işkoliklik ya da düşünmemek adına oyalanmak adına bir işe gitme bahanesi uydurdum kendime. Ivır zıvır işlerimi hallettim, yine doktora indim, "39 derece ateş olursa doktora gidin" dedi, doktor beni başka bir doktora yönlendiriyordu negzel, öksürük krizleri nedeni ile 2 ayrı ilaç daha verdi biri şurup yaşasın, şurup bende kafa yapıyor. Sonra işte erken çıktım, taksi diye seslenemediğimden, el sallayıp duruyorum insanlar bakınıyor yine ilgi odağıyım, nihayet biri durdu, cuma günü İstanbul'da hayvani bir kuru soğuk vardı okuyucu kardeş. Karşı yakaya geçmeye çalışırken hem öğlenden başlayan trafiğe hem de 9-8lik bir müziğe maruz kaldım, overdose ritmik müzik, şurup alan bünyede hiç şişe de durduğu gibi durmadı. Kafam kazan gibiydi hafız, öksürük ellezine keferune teramisine emedur!

Zayıf yönlerin ne deseler mesela sürekli hasta olmak, ben bir özgüven kriptonitiyim benim kriptonitim de dünyalı virüsler ve zaaf noktam olan sevgilim, beni bozuk yapmışlar, böyle hastayken duygusal ve ilgiyi seven, neymiş çay iç çay, elma kabuğu, tarçın, zencefil...
Yani bana zarar vermek isteyen bir süper kötü üzerime hapşırarak or sevgilim konusunda bel altı vurarak bunu başarabilir. En nihayetinde hem dünyayı hem sevgilimi düşünmek zorundayım, gerçi bazı zamanlar onu korumak adına kendi ilişkimi sabote etmiyor değilim, ilgi çekme şekillerimiz farklı diyelim bu konuya.

Çaya karşı bir önyargı

Çay içen insan iyidir, çay içmeyen insanda sorun vardır, mülakatta çay içmek konusu geçsin de cümle içerisinde bu yazıyı da mesleki çerçevede değerlendirelim, fırk. 
Bizde kat görevlisi var, masalarda su şişeleri hazır öyle dantelli tepsiyle gelmiyor ama farklı bir drink almak isterse ne bileyim kımız, absinthe falan yardımcımızı çağırıyoruz, bana acıyan gözlerle bakıyor burun kırmızı, çay içmeyen bir tip, tiksindiğimi biliyor, kahve yapacak ama boğazımda da gıcık var, yeşil çay? Peki diyorum, çok uysal bir kız çocuğuyum annem falan yok diye bana iyi davranıyor.

Sanırım hastayken en zoru fonksiyonlarını yerine getiremezken bilincinin açık olması, hayır bilincin kapalı olsa şahane kımıldamak zorunda kalmayacaksın, bitki gibi yaşayacaksın ohhh fotosentez çok güzel gelsenize.

Psikolojik dayanak noktası hasta çorbası, sülale çorbacılar olarak geçiyor anlattım daha önce dedem joe(hepimizi joe diye seven) "bir insan çorba içmiyor ise ya parası yoktur ya aklı yoktur-delidir" derdi, evet çorba içiyorum, tavuksuyu falan, iğrenç bir şey olmuş, yemek yapma yeteneklerimi de kaybettim bu arada, haberiniz olsun, ev pizzası falan yok bundan sonra, brunchlar için börek ıvır zıvır, renkli pilavlar, No! Artık yeteneksiz bir süper kahramanım Menemen bile yapmayacağım, No krep, No çikolatalı kek, No salata, No nothing.

Bu arada hayattan o kadar kopuk vaziyetteyim ki kuzenim Miro hamileymiş 7haftalık bunu bile duymamışım bu sefer teyze değil dayı olmak istiyorum evet bir fark olsun hazır ses Haydar bey gibi neden olmasın. Süper geyikler dönüyor, bu sesle aradım onu oha dedim insan haber verir, "ya ben direk göbeği gösteririm diye düşündüm" dedi, genetikçi bir hamile ile gebelik sohbetleri üst levelda  oluyor, yormuyor o güzel, çok realist ohhh miss. Şimdi zorla karnına dokundurtmaz ya da renkli dopler izlettirmez, yaşasın normal bir insan. Minik zigotumuzun adı Mira olacakmış ben kız olacağı konusunda çok eminim ayrıca bebeğin ismine tabiisi anne adayı karar vermeli.

Hazır konu dağılmışken, ismetizmi çok sevmiştim, İlber Hoca'ya taparım ama ilberizm ne yazık ki o kadar etkili değil, evet 1-2 caps güzel olmuş bence de çok cahilsin keşke ölsen epic olan, ama bir ismetizm elitist tavrı yok, konu üretme sıkıntıları var.

Ruh hali: alem bana ben sana hastayım
Ruh hali: sarhoştum aydım, aymaz olaydım, sana bir söz vermiştim, ben o sözden caydım(evet, beyin işlevlerim bozulmaya başladı reckless şeyler yaptırabilirim)

İlişki durumu: günlerce operatör harici mesaj bekleyen gözlüklünün acı dolu haykırışı
İlişki durumu: mühendis( kamon yıllar önce bununla ilgili bir görsel paylaşmıştım dönün bakın, sinemada, teknik analitik kişilik yapısı bonus p&id falan, fon müziği olmadı bi de sinema yaparım)
İlişki durumu: beni takip edeceğine işini takip et

Yeterince saçmaladığıma göre tavana bakmaya devam edebilirim. Eğer bir gün kitabım olursa böyle imza atmayı çok isterim, so long suckers..




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder