İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

6 Mart 2014 Perşembe

Tam ağlayacağım bir gülme geliyor

Free friday yani diyor ki işkembeden sallayalım bebek,

Bahaneler bahaneler bahaneler...


Yemiyor demiyor da,
Özlüyorum demiyor da,
İyi bir şey yapmaya çalışırken berbat ediyorum demiyor da,
Seninle bir zamanı paylaşmak(not long term yuh o kadar değil) beni korkutuyor demiyor da,
Önce adım atar gibi yapıp sonra geri gidiyorum, çok güzel kafa karıştırırım, benim dedelerim mehter takımındaymış demiyor da,
Sevmiyorum seni demiyor da,
İşte öylesine zaman geçiriyorum, takılıyorum, eğleniyorum ben yea demiyor da,
Tanrım sen aklımı koru, lütfen(pls).




Kendimi sabote etmekte üstüme yoktur. Konfor alanı bazı insanlar için çok önemlidir, benim gibi bir sedanter içinse mutlak gerek şart. Bu yüzden iyi giden şeyler bazen terse dönebilir, bu mantıksız çıkışlar, bu anlamsız saçmalamalar bu yüzden, like a mirror...
Bilinçaltı sürekli devrede, beyin sürekli tarıyor arkada bir şeyleri,
Sema açık, hava bulutsuz, algı açık, mantık devre dışı,
Ben kendimi açık bir şekilde ifade ediyorum sanıyorum karşıda bir süper kahraman bunu tehdit olarak alıyor hayat çok saçma, bazen bir çizgi film karakteri olarak kalsaydım demekten kendimi alamıyorum.

Evet İstanbul'a dönüş kendini toparlamaya çalış falan derken erken uyudum, sonra uyandım tabi, olaylar olaylar...

Sabah tekrar uyandığımda bildiğin bir sinir küpüydüm, her zaman olduğu gibi erken geldim ofise, eşyalarımı masama fırlattım, kendimi aşağıya zor attım, öküz gibi bir kahvaltıya ihtiyacım vardı, yoooo kebapları büktüğüm için beslenmeme dikkat etmem falan gerekmiyordu. 



Yapay mutluluk için pancake ve çikolataya boğdum kendimi, yapış yapış çikolatadan boğazım yanıyordu, yetmedi üzerine starbucks'ta geçip kahve aldım, ne aldığım konusunda hiç bir fikrim yok ben kahve sevmem çünkü. Baristaya sorduğum tek soru şuydu içine ahududu şurubu koyabiliyoruz değil mi? Tanrım ne kadar minnoşum. Isterseniz şunu vereyim falan diyor kız yımışak olsun diyorum, bünyem alışık değil her an saçmalayabilirim(zamanda yolculuk/tanıdığını sanıyor, ben kahve severmişim, etkin dinleme becerilerini gözden geçir ufaklık, ben kahve sevmem, ben Türk kahvesi severim onu da uzaktan severim). Non fat diyor ok diyorum, krema diyor ok diyorum( aklımdan non fat e krema biraz tutarsızlık değil mi üzerine şurup gelecek falan) ne halt yediğim hakkında bir fikrim yok. Oturuyorum köşede bir masaya tanrım kimse bulaşmasa, invisible mode on devam etsem... Ama olur mu, naber genç diye geliyor yanıma Taylan, bi' sen eksiktin, sabahın köründe bir senin o gerizekalı soruların eksikti, neredeydin, seyahatin nasıl geçti, adayların ne alemde, Mordor nasıl, eğitim bilmem neleri.... A kü!! Bi sus artık ya, bi sus, minicik bir zen haline ihtiyacım vardı kolonun dibinde. Ne içiyorsun? Ebenin... Ne içtiğimi bilmiyorum karıştırdılar pembe bişi oldu onu içiyorum ne olduğunu bilmiyorum dedim, komik bir surat ifadesi takındı, kafamda uçan tekme salladım kendisine.


****
Özledim diyen adamın ağzına kaşığın tersi ile yapıştırma isteği, reelde mümkün değil, git onun yerine sirtaki yap, özleseydin arardın. Vahiy gelerek bazı şeylerin düzeleceğini beklemek minnoşluk.
ben de özledim ben de resmin var şu an elimde instagrama girmiyorum derman yok dizlerim de, evet no kafein for me no more
****
Yukarı çıkıyoruz, zira beni yalnız bırakmama konusunda ısrarcı, gerzek bir toplantı, sonrasında serbestim. 

Şanelman bulaşıyor, uza diyorum, beat it diyorum, haftasonu bir hata yapıp onunla duygusal konular üzerine konuşmuştuk, iyi salladı.

Ece ile konuştum, güzel haberler paylaştı, expat karısı olarak Dubai ya da başka bir diyara gitme durumu var, huysuzluğumun o da farkında kahve??? dedi ve gülmeye başladı, çenesini ağrıttım, , Muhteşem bana kahve falı baktı geleceğimde çok acayip şeyler olacakmış, konu dağıldı farkındayım, ben dağınıkım çünkü.

süt içiyorum, dışarı çıktım ay si alışveriş yaparak vakit geçirmeye çalışan Coco.
kalem bakma çalışmalarım halen devam ediyor, bulamadım artistik bir şey...


 ihtiyacım olmayan bir ayakkabı aldım mesela...
diğer aldığım şeyleri anlatamam, ama güzeller..eve geldim çantalarla hepsinin etiketini söktüm yıkanmak üzere ayırdım...
Ece bu anlattıklarımı kahkaha atarak dinliyordu, nikeman in ürünleri bana kakaladığı konusunda hemfikiriz zira benim tayta ihtiyacım yok mikrofiber antibakteriyel çoraba mı ihtiyacım mı var? benim ipek yüklü kervanım mı var? evet yine cem karaca stayla...


İlişki durumu: saçımı çekmeye devam ediyor, hatta saçıma sümük yapıştırdı
Ruh hali: süper Kahraman dedik bağrımıza bastık villain çıktı


kızınca saçma şeyler yaptığımız doğru, hırçınlaştığımız falan ben sana fırça atamazsın demedim kido bu sana yakışmıyor dedim...

Fonda parmak uçlarım tanımak istiyor seni, evet

Bilirsin sevgilim divan edebiyatında gözyaşı Nil'e benzetilir, Nil kadar ağlamak yeter mi?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder