İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Kendimi Bulmaya Gittim Gelicem(ceğim)..

Kalbim seni ignore etti

Kaçtım yine, Kapadokya civarlarındayım.

Profesör'ün yanındayım (şöyle hayal edin sihirli oyuncakçı rolündeki Dustin Hoffman), daha doğrusu o benim yanımda, haftasonu kullanmadığım izinlerimi birleştirdim, o da konferans mı ne yapacakmış bu civarlarda, Dedeman'da buluşuyoruz, günlerden Çarşamba çarşafa dolanıyor yani, çaydan nefret ettiğimi bildiğinden ama bana sürekli böğürtlen çayı içirdiğinden, büyüyünce vazgeçti, bir kahve söyledi.

Aslında "1 Mayıs için 4 günlük küçük bir tatil yaparım diyordum" olmadı, İstanbul'da geçirdim, Abant'a falan gidemedim ya da yıllar sonra Assos'a, sonra 19 Mayıs'ı planlamıştım oradaki durumu anlatmama gerek yok, hepimiz şok yaşadık, kelimeler kifayetsiz, kifayetsiz muhteris...


Haberleri izlerken Sonny'nin kardeşini görüyorum, önce Sonny sanıyorum, aslında önce fotoğrafta görüyorum Soma'da tutuklanırken, o benim evde gelip kalan, Harry Potter okuyan çocuk büyümüş ve de... Neyse işte.

O günler zor, ekip olarak dağılmış haldeyiz, otele geliyorum hipnozlu gibi tv izliyorum, Uçum konuşuyor ders anlatırken de bu kadar kasvetliydi TV'de de en az o kadar kasvetli.
Ertesi gün dönüş var, uçakta 3 saatliğine falan unutuyorum, dedim ya sanki kabus gibi uyanacağız ve aslında böyle bir şey olmayacak, eve gidiyorum, anlamsızlık, üzülmek ve zırlamak dışında bir şey yapamamak...


Sabah Bursa'ya yolculuk, sanki hiçbir şeyin rengi eskisi gibi değil...
Bir sürü sıkıntı, bir sürü kapris, toplantılar, toplantılar, eve dönüş.



Şanelman geliyor akşam, biz küçüklüğümüzden bu yana gece araba yolculuğunu çok severiz, anlattım, kendisi benim için bir Jason Statham, "sen kullan" diyor "mmeh, istemiyorum, biraz hız yapalım" diyorum kullandığım ilaçlar sayesinde motor becerilerim biraz şey oldu. Normalde herkesin güvenliğine önem veren ben, ara ara biraz hız yapalım derim, emniyet kemerini takıyoruz ama, İstanbul Park'a doğru yola çıkıyoruz, synthy pop falan sever o, katlanamıyorum loop'ta depresif listemi paylaşıyorum, normal insanların(makul ve mantıklı-geride bir şeyleri olan) çıkmayacağı bir hızda gidiyoruz. Buna neden izin veriyorum dersen, araba civa gibi kayıyor otobanda because of him/Şanelman'in superyeteneği bu o çok iyi bir sürücü, ona güveniyorum/tabii ama çevresine güvenmiyorsunuz değil mi, 220 km hız sonrasında emniyet kemeri bir işe yaramıyor... Bu dünya üzerinde bunu yapmasına izin vereceğim tek kişi kendisi, sıkıntı olduğunda anlar, çok sorgulamaz, yağmurda pek denemeyiz, aslında yağmurda da deneriz, o da yavaştan "Noldu pamp?" sorularına başlar... Bir keresinde hiç konuşmadan gece 3 saat doğuya doğru gitmiştik nereye vardık söylemeyeyim, sonra dönelim artık dedim, sabah gün doğarken evdeydik...
Demek ki Almanya'da olsak şu Ruf'un 380'e çıkan :) arabalarından olsa mesela, tanrım!
Almanya için konuşursak, yani otobanları için,
  • Iklim şartlarına uygunluk çok önemli, ortalama asfalt kalınlığı 70 cm ABD'de yarısı kadar,
  • Yüksek standart söz konusu,
  • Güvenle yüksek hız yapılabilir,
  • Mega donanımlı otoban her köylünün hayali,
  • Güneş enerjisi ile çalışan sensörler var, bunun dışında bir de doğrudan bağlı güvenlik sistemi,
  • Alman mükemmeliyetinin bedeli yıllık 460 milyon Euro, so hızın bir bedeli var,
Otoban: Nirvana'ya giden yol-hız yapmayın lan

Hıza hızla karşılık veriyor Alman polisi ve BMW, W, Audi, Porsche gibi markaların üzgünüm ama diğer arabalara üstünlüğü vardır sayın abiler, görünmeyen ama bilinen hiyerarşi autobahn da onları görünce rütbe gereği yol vereceksin,
792 serisi bir uçağın ortalama 290 km kalkış hızı var mesela(küsüratlı sayı vereyim de salladığım belli olmasın aranızda aviation sektöründen biri varsa buyrunuz çekinmeyiniz yorum yapınız) hımm bu yüzden uçmayı seviyor olabilirim aslında sırf kalkış için seviyorum desem bak yine kalkış dedim aklınız uçtu, eyes on screen people, bu aslında başka bir yazının konusuydu atlas jet ve berbat reklamı...çirkin erkek yoktur bamya pipi vardır temalı, hofffff tamam sustum.
Çirkin erkek yoktur az vodka vardır? Az epilasyon vardır? Rus kızları vardır??Zevksiz anne vardır, düşük IQ vardır, bakımsızlık vardır...
Çirkin erkek yoktur esmer İtalyan apaçileri vardır, mmmh 

(Bkz: insanları tipi ile değil pipi ile yargılamak)

Fak arama sözcükleri coşacak yine...
Ok, o ara sözlük arkadaşlarımla da buluştum, İzmir-boyos-Çiğdem gereksizliğini konuştuk ondan böyle.

Ürgüp çukurundaki otele geldim, sığınmam gerekiyor. Obama'nın 2. kez başkan seçildiği sabah, 6'da canlı yayını izliyordum jakuzide, değişik bir sabahtı. Sonra köpeği alıp gezmiştim, fotoğraf falan çekmiştim, Kapadokya'da bir umursamaz... 
Yineliyorum evlenmeden önce de herkesten kaçıp buraya geleceğim bu çok net, gece fasıla gidip humus yiyeceğim ve ev yapımı şarap içeceğim. Gökyüzü çok yıldızlıdır burada biliyor musunuz? Kesin biliyorsunuzdur, milkyway'i bir de burada izleyin.




Gotham'ın suyuna zehir karıştı, toptan delirdi ahali. Saçma sapan şeyler oluyor, toplu olarak zıvanadan çıkmış haldeyiz, bireysel olarak da iyi değiliz.

Kahvem geldi.
-Ne oldu? diye sordu Profesör.
-Yine bok ettim, dedim.
Profesör mezuniyet töreni sırasında yaptığım konuşmayı çok beğenmişti, aslında fikri de önemliydi benim için, gerçi beğeneceğini de biliyordum. Şımarmamam için bazen takdir edeceği varsa da etmezdi ama benden kaçmıyordu, o nedenle bazen onu bilinçli olarak kızdırırdım. Sonra herkesin içinde "O, bizim gözbebeğimiz" demişti de her türlü piçliği yapan ben kulaklarıma kadar kızarmıştım. U know i'm a rockstar bir insandım ve biz ayrı dünyaların çocuklarıydık.

-Ne oldu?

Özet geçtim, onunla konuşurken oldukça rahattım, aslında kımpılitliy açık olarak konuştuğum sayılı insanlardan biriydi, genç beynimi mıncıklamak için ne sorması gerektiğini bilirdi zaten onun tarzını sevdiğimden 8 tane ders almıştım ondan lisans boyunca. Yine akademik kariyer teklifinde bulundu, olmayacağını bildiği halde. Yeni dönem akımlardan ve plaza hayatından konuştuk, matmazel derdi bana hala öyle sesleniyor, geçen gün patron dedi hö? aslında yıllar sonra bu tür bir iletişim mutlu ediyor. "Konferansa katıl, hatta bir iki gıcık soru sor" diyor, kabul ediyorum. Hayat zaten anlamsız, diğerlerinin hayatlarını renklendireyim de anlatacak bir hikayeleri olsun.
Sabah balon turuna katıldım, bilmezsiniz kışın da şahanedir mutlak sessizlikte süzülür balon, masalsı bir sahnede...Güneş doğar...

Peyami Safa'dan alıntı yaptı: "ümitsiz bir aşkın panzehiri ise nefrettir".
-Bunun konumuz ile ne alakası var Profesör? 

Sonny'den bile nefret etmeyen ben, daha neler..

Ruh hali: Adenozin trifosfat dışında değişen bir şey yok
Günün sorusu: Naber? Gerçek bir sosyalist gibi slogan attın mı bugün?


Bugün İK için ne yaptın? diye sorma, varlığım yeter.

Coco



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder