İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

9 Aralık 2014 Salı

Mülakat Sorusu: En Zayıf Yönünüz Nedir?

-Zayıf bir yönümün olduğunu sanmıyorum.

Peki, şahane insan senin beyanın bizim için doğru, olduğu gibi kabul ediyoruz. Merhaba dünyalı, ben dostum ve ik'cıyım bugün sizlere bir iş görüşmesi, mülakat klişesinden bahsedeceğim, zayıf yönler, zayıf yönünüz var mı, hayır ben obezim.

Acaba niyle beslenir ikacılar ya da işe alımcılar? Bu insanlar iş görüşmesine gittiğinizde önce hoşgeldiniz, nasılsınız, yolculuk nasıldı, trafik, uçuş, baban nabıyo diye sorup arada buzları kırmaya çalışır da sonrasında ilerledikçe niye böyle bir uyuz soru sorar?
Sahi kuzum, neden soruyorsunuz, reca ederim bu bahsi kapatalım. Küçükken gözünüze sabun mu kaçtı, kızamık mı oldunuz, zatürre mi geçirdiniz, babanız sizi yukarı attı da tutmadı mı, sevgilinizden boynuz mu yediniz, merdivenden mi düştünüz, uykudan mı uyandırıldınız olayınız nedir? 
Senin kara kaşına ya da kara gözüne bayıldığından değil aday kardeş(aslında bayılıyor da olabilir, daha önce anlattım burada benim adayı ile ilişki yaşayan, Bebek'te tur atan, utanmadan evlenen yuva kuran bir de üzerine çocuk yapan ik'cı arkadaşlarım da var/davar/benim dedem de ikacı). 
Zayıf yön dediğimiz şey aslında şirket ya da toplum normallerinde doğal karşılanan ama sivri tarafların yumuşak köşelere dönmesi beklenen tutum, davranış falan filan... Dikkat edersen felan yazmadım zira Türkçe'de felan diye bir sözcük yok, adamı hasta etmeyin.

Bu noktada bir gruba ait olacaksınız, bir ekip ile çalışıp aynı hedefe koşacaksınız dolayısıyla uyumu bozmamanız bekleniyor, bozarsanız bu sorunun kökenine içilebilir ya da insan odağı düşük olan yöneticiniz kriz çıkana kadar bu konuda konuşmaz, alır bir gün karşınıza sizi önce pozitif bir şey söyler sonra çatırt diye negatifi yapıştırır suratınızın ortasına çizgi filmlerdeki kremalı pay gibi.

Bu soruyu sorarlar çünkü yetkinlik bazlı mülakat bu tip denyo soruları sormayı gerektirir/hayır gerektirmez, soruları denyo sormak zorunda değiliz, aslında iş görüşmesi dediğimiz hadise tenis maçı gibi olabilir seribaşı efsane iki tenisçinin ardı ardına gelen harika vuruşları ya da sahnede 2 kişinin sergilediği muhteşem oyun tek kişi olmaz ama, o monolog olur, işe alımcı soru sorabilmeli aday da uğraştırmadan konuşsun işte, dünya barışı gelsin, sonra komşu galaksilerle ilişki geliştirelim olmaz mı? 







Olay aslında senin bu durumun ne kadar farkında olduğun, bunu ne kadar yönetebildiğin. hadi zamanda geri gidelim, ekran dalgalanmaya başladı mı, başlaması lazım lazım. Yıldız tarihi 6792038402934...Çalıştığım eski yöneticilerden biri direktör seviyesindeki Kay ve ekibi ile ilgili bilgi istedi bir gün. Gittik Bebek'te bir Cafe'de oturduk, efem işte neler yapıldı, alınan aksiyonlar, ilan/başvuru sayısı, açılan cv sayısı, açılan sandık sayısı, geçersiz cv, teklif redler, ıvır zıvır bir sürü operasyonel maymunluk, Amelasyon bir başka deyişle. "Kay zekidir, Kay'ın beklentileri yüksek, Kay zorlanmayı sever"... Biliyorum dedim, ben de zeki, çevik ve ahlaksızım, benim de beklentilerim yüksek, söyle Kay'a ücret onaylarını çıksın, adaylar onda bekliyor, sonra Q2'de gerideyiz diye ağlamasın, Kay zor ama ben de kolay biri sayılmam...

Kay ile çalışmak gerçekten çok keyifliydi, arada assoliste bağlıyordu ama olsundu, yönetilmeyecek bir konu değil, geribildirim alan yönetici candır. O ekipten ayrılırken so long/farewell diye bir mail atmıştım, olum ekibin hepsi güzel dileklerini yolladı. Kay, seninle çalışmak çok keyifliydi, yüksek enerjin, yapmış olduğun çalışmalar ve güleryüzün ile bizlere değer kattın diye cevap yazmıştı, bu da böyle bir anımdı. Kay kendi ekibindekilerin zayıf yönlerinin titizlikle üzerinden geçer, onları kuvvetlendirmeleri için fırsatlar yaratırdı, 13 yıldır aynı şirketteydi ve aslında tüm süreçleri tek tek tasarlamış, içerisinde bulunmuş, aktif görev almıştı. Ekipten birine bir görev verir, bazen bir takım çalıştırması, bazen iyileştirme, bazen yeni bir proje, bir bak bakalım olay neymiş derdi, bilip de bilmezden gelmenin dikalası idi adam saçlarıma kar mı yağmış falan diyordu.


  • Mükemmelliyetçilik, ya bırak, kimi kandırıyorsun, ne mükemmeli, yok öyle bir şey, valla yok, sen takıntılısın.
  • Detaycıyım, evet detaycısın güzel kardeşim her türlü imla hatasını fark ediyorsun, excel tablosundaki verinin anlamsızlığını şak diye buluyorsun.
  • Zayıf yönüm, çok zayıf olmam.

Kişisel olarak olayın nedir? Neyi geliştirmelisin sence, ya saçmalama yabancı dil eğitiminin bununla bir ilgisi yok.


Şimdi nohut beyinli, geliştirecek hiçbir yönü kalmayan, harika adam kadmon adaylarımız için bir dakikalık saygı duruşu.

Soru tabii ki en zayıf yönünüz nedir diye sorulmaz, gelişim alanlarınızdan bahseder misiniz, geliştirelecek yönünüz var mı, varsa 1 fincan alabilir miyiz diye sorulur.

Yazının fon müziği Karisa Eden'dan geliyor tabiisi pozitif ayrımcılık rocks, Coco rulez bebek.

Hadi Öperler

P.S. Unutmadan, var mı böyle salak sorular, benim ikacı arkadaşlarım da var, aslında iyi çocuklar, güzel sorular sorarlar, varsa yazın da biraz eğlenelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder