İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

26 Ocak 2015 Pazartesi

Seyahat





Merhaba canım,

Siz naber? Benim çok yoğun, hayatım akıyor. 2015 süper, Ocak ayı muhteşem, kimileri bitsin diye sızlanıyor ama camoooon, mevsim normallerinin üzerinde hava sıcaklığı var, tshirt ile geziyorum, dondurma yiyorum diyetten arta kalan zamanlarda yürüyüş, doğum günü kutlamaları. Kış bitsin diyen kitle yazın da yaz bitsin aman bu ne sıcak diyecek, 2 haftalık tatiline gidip gelecek, işe alışamayacak, maillere boğuşacak, yine sahil kasabasına gitme hayali kuracak, bir cafe, bir butik otel bir butik otel kuracak, domates yetiştirecek, köfte satacak, kimse üzüm bağı almayacak. Hayalleriniz kadar büzüşüyorsunuz, hadi big picture. Hayal ettiğiniz hayatı yaşamıyorum, ben kendi hayal ettiğim hayatı yaşıyorum ve benim hayatım çok güzel(şükürler olsun tanrım, umarım siz de harika hayatlar yaşıyorsunuzdur ama lütfen en harikası benim olsun). 

Her Pazartesi cv güncelleyip, iş arıyorsunuz, hı hı, evet bunu yapmıyorsunuz, yapmadığınız için aynı masada oturup, aynı tiplerle takılıp, aynı Pazartesi Sendromu loopundasınız. Gezmiyorsunuz, seyahat etsenize kuzum, seyahatte sıhhat vardır, tabii her şehir dışı dönüşü pazartesi sabahları halkı selamlayın Twitter hesabınızdan, yapın bunu, gün aysın, senin için bile. 

Benim dileğim, GöbekliTepe'nin hemen ortaya çıkması ve bu yılın Nisan ayında orada gezebilmem-_- ay nov ay nov, ay nov!!! Tamamen diyorum. Ortaokul öğrencisi iken turizm dersi alıyorduk biz, benim hocalarım 75 yaşında yüzü haritalara benzeyen insanlardı, Milli Güvenlik Hocası Jacob Paşa nurlar içinde yatsın papyonlu bir beyefendi idi, bu başka bir hikayenin konusu, turizm adı altında tapınakları slayttan izlerdik, bak slayt diyorum hani şu baş parmağınla işaret parmağın arasında tutabildiğin, projeksiyon ile duvara yansırdı, ya hani çıkır çıkır bir kumanda ile değiştirebilirsin ya... Höff neyse bunu anlatmakta uğraşmayacağım, efendim ben o slaytlardan öğrendim tapınaklar, sütun sayıları, Selçuklu motifleri, heykel detayları, helenistik dönem... 90'lar mmmm harikaydı bir bakıma, bazılarınız o dönemde kreşteydi, isim vermeyeceğim.

Neyse, seyahatte sıhhat vardır, kafan açılır, nasıl ki beyin faaliyetlerin düzenli egzersiz ile artıyor, hafıza konusunda olumlu şeyler yaşıyorsun, seyahatte ruhu besliyor canım. Guys, harika bir roadtrip arkadaşıyımdır, foursquare'de radar gördüğüm noktada checkin yapıp acab heştegi bırakabilirim-_-. Tekne ile de açılabiliriz klasik teknedeyim çok eğleniyorum ayak is everywhere fotosu paylaşırım, ahtapot yerim, kaptana laf sokarım, yaparım tersim pistir.

Gelelim uçakla gidilen seyahatlere, seyahati önceden iyi planlayın, hatta takıntılı olan boyfriende verin bu işi, detay sever bünyesi ile harikalar yaratsın, destinasyon belirlesin, plan yapsın, biletleri alsın, vize işlemleri bıt bıt, seni prenses gibi hissettiren boyfriend candır. Aslında yengeçleri bu yüzden çok severim, bana hiç iş bırakmadılar, valiz hazırlasın ne giyeceğine karar versin, kıyafetleri valize yerleştirsin, ay canım benim ne minnoşluk, regl olduğunda çikolata falan da alır yengeçler, hastalanınca çorba yapar...Okeay zamanında çok bok atmış olabilirim(hayır kimseden özür falan dilemiyorum, günah çıkartmıyorum, ben özür dilemeyi sevmem ama 2 kez diledim, so, çok önemliydi. Özür dilemem, diletirim, sirebond effect). Arkadaşlarınızdan öneri alabilirsiniz, Bruges'da nereye gitmeli, hangi vişneli birayı tatmalı... Eser miktarda foursquare yorumu, ekşi database search falan). İklimsel durumlar, ne giymeli, bunlar önemli tabi, az eşya ile survive etmeye odaklanın, ciddiyim. Haydi şimdi havaalanı maceralarımla geri dönelim, hepinizden fazla uçuş miline sahip olduğuma göre SES KES! PRENSES hazretleri fikirlerini beyan edecek, hatırlatın da bir ara protokolde kime arz edilir kime saygı sunuluru anlatayım.








ALL YOU NEED IS LESS

Düzenli bir aşk hayatınız olsun tabii, önceliğiniz bu.


good morning sunshine



  1. Hangi havaalanını kullanacağınızı kontrol edin, İstanbul'da 3.sü yapılana kadar 2 adet havaalanı olduğunu söylemem gerek ve ben yanlış olana gidilen 4 ayrı hikaye 2 kez uçağı kaçıran 2 denyo kuzene sahibim, uzatmayın ve kontrol edin.
  2. Belirtilen saatte orada olun, yurtdışı için daha erken orada olun, güvenlik kontrolleri, vırt zırt var, hele bir de çoluk çombalak iseniz daha organize ve dikkatli olmak gerek. Up in the air filminde çok güzel tespitler yapılır, çocuklular ve yaşlılar ve hatta Asyalı turistler hakkında, Anadolu kaplanları vardır mesela şehrin sahibi gibi davranır geniş geniş konuşur el kol kullanır, şakalar komiklikler yapar, kemerini çözene kadar siz yeni bir çağa geçersiniz bu noktada kadın kökenli kimliği kullanmak akıllıca, flört edin demiyorum, VIP girişi kullanın aman ne yaparsanız yapın.
  3. Likit/sıvı kısıtlaması olduğundan kilitli poşet bulundurun, kimse 300 dolarlık parfümü kutuda bırakmak istemez, el bagajı hassas mesele.
  4. Havaalanını keşfedin, yemek alanı nerede, lavabolar(hem yemek alanı hem kapılar için bir çok noktada vardır ama panik başka bir şey, çıkışları falan bilin, ayh güvenlik işte. Mottom "Kimseye bakmayacaksın herkesi göreceksin, beklediği anda değil beklemediği anda gideceksin" sanırım anlayamadın.
  5. Uçağa son yolcu binene kadar daha doğrusu slides armed anonsu gelene kadar uçak kalkmayacak, tabi ondan önce kuleden permission gelecek offfff, prosedürü boşverin asıl mesele yolculara tahammül etmeyi deneyin, bazen uzun bir yolculuk sonsuzluk gibi gelebilir, binmiş sırasında tartıştığınız adam/kadın yanınıza oturabilir hem de çocuğu ile hem de sarhoş hem de aşk acısı çekerken ya da cenaze haberi almışken henüz o yüzden en sevdiğim dizi Seinfeld'de dediği gibi "serenity now insanity later" my friend.
  6. Çocuk ile yolculuk edenler için survival kit şart, kontrol listesi, oyuncak, boyama kitabı, daha küçük bebeler için battaniye, hijyenik ürünler, atıştırmalıklar, kulak tıkacı, boyunluk, yedek kıyafet, müzik çalar... Hatta aradaki koltuğa oturtmak, havaalanındayken anne ya da babadan sadece birinin ilgilenmesi uçakta diğerinin devralması, tek uçuşuyor ise host ve hosteslerden yardım istemek mümkün(part of job).  Çocuklar aç, yorgun, sıkılmış olduklarında ağlıyorlar bir de basınç olayı var tabi, ilgisini dağıtmak gerekiyor. Uzun uçuşlar için uçak içinde hareket ettirmek gerekebilir(farkında mısınız bilmiyorum ama bu kez zırlayan çocuklar ve ailelerine karşı oldukça sevimliyim, kargo bölümünde taşımak lazım demedim).
  7. Çocukla iletişim kurun.
  8. Çocuklara bir yaşam tarzını benimsetin kendi çantaları/bavulları olsun, kendileri taşısınlar, medeniyet azizim, bizimkiler 6 aylıkken tutuşturmuşlar çatal kaşık sonraları bıçak, so halimi biliyorsunuz, bırakın kendileri yesin, hey özgürlük. Yemeği döksün, üzeri kirlensin, zaten yedek kıyafet almıştınız.
  9. Sarılın, kucaklayın, rahatlatın ama lütfen o bet sesinizle şarkı söylerken kısık sesle söyleyin, kulaklarım acıyor, detone sese dayanamıyorum, zurna sese dayanamıyorum...





Sanırım bu kadar, 72 kez daha uçakla uçmak hakkında yazı yazacağım, get used to it.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder