İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Look at the Tabela





Hello weirdos, sabahın köründe kalkıp uçak vasıtasıyla uçuyorum, sen n'aber? 

Neyse uçmalı yolculuklarımda tuvaleti kullanmayı tercih etmiyorum, yanlışlıkla otururken sifonu çekerim de orada öylece kalırım diye salak bir düşüncem olabilir ya da çok küçüktür klostrofobi yaşayabilirim diye düşünüyor da olabilirim veya tuvaletten çıkınca tüm uçak beni görecek diye çekiniyor olabilirim, "neeeaaaaa biraz önce tuvaletten mi çıktı o?" Evet, aşk biter süper kahramanların da kakası gelir. 




Kimse bana dünyada en önemli şeyin X olduğunu söylemesin, dünyada en önemli şey enterit anında bir tuvalet bulabilmektir beyaz yakalı veeee tuvalet kağıdı bittabi yoksa gider Survivor'a katılırdım.






Sabiha Gökçen'e iniyoruz, elimde sadece çantam var, içinde tablet, telefon, gözlük, kimlik ve kredi kartı, tek günlük bir yolculuk için ne gerekir ki? Çantamı alıyorum, kemeri çıkardım, acilen lövöböye gitmem hatta uçmam lazım. İç hatlar dönüş tuvaletinde kadınlar bölümü için korkunç bir karikatür vardır, girmeden önce bakın, böyle pembe üzerine çizilmiş. 







Hatırlarsınız, iş teklifini tuvalette alan bir süper kahramanım ben. Kadın Boğaziçi mezunu olması ve insan odaklı olmaması ile övünür ve leopar desenli poposunun arasına giren Polo Garage şifon pantolonlarından giyerdi. Ve bir gün tuvalette ellerimi yıkarken yan kabinden çıkıp Coco'cum biz seninle çalışmak istiyoruz demişti, burası da yeri değil ama. İşin boktanlığı mı ik'nın boktanlığı mı derseniz eğer tamamen kadının görgüsüzlüğü demek mümkün. Hayatımın şoklarından birini yaşamakla birlikte küçükken neden havaya atıp tutmadıklarını merak ediyordum. Tuvaletler, tuvaletlerimiz. 
Daha sonra yollar, yıllar geçecekti aradan, şirketten başka bir kadının alafranga tuvaletin kenarlarını pislettiğini duyacak(neaaaa denk mi getiremiyormuş?) ve çok eğlenecektim, karma is a bitch, kim olduğunu da bulamıyorlardı. Sen N'aber?





Tuvaletler, şirket hakkında, iş ortaklarınız hakkında, aşk hayatı hakkında en saçma bilgileri duyabileceğiniz yerler, çenenizi kapatın lütfen. Ben mesela müşteriler hakkında dış ortamda konuşulmayan bir yerde çalışıyorum, restaurantta/Cafe'de vb. müşterinin adını zikretmiyore, 
yasak-_- confidential hafız sen bugüne kadar kaç merge yaşadın bu 3.


Şimdi de sizin için bulduğum restroom signs adlı bölümü sizlerle, sizlere, sizinle anlatmak isterim, evet isterim.  Sifon çekmeyen insanlar yüzünden piremsesleri üzdünüz.




















Hatırlar mısınız Ally Mcbeal diye bir dizi vardı, unisex kullanılırdı tuvaleti, hah öyle bir yerde çalışıyorum ben. Korkmayın lan erkekler tuvaleti de bizimkine benziyor. Hatırla geçen yıl kadınlar tovalletinin musluğu bozuktu da mecburen diğerine girmiştin de herifin biri ile burun buruna gelmiştin de, ördek gibi kaldıydı...Tuvaletler temiz, poponuz kuru, keyfiniz yerinde günler dilerim.


Unutmayın en önemli şey hijyen, ellerimizi 22 saniye sabunluyoruz, 1 milyon köpükçük yapıyoruz, sonra o kadar da bol olmayan suyla duruluyoruz, ölsün mikroplar.


Tuvaletler bizi köleleştiriyor!!

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Eğitim Departmanı

Demek İK'cı olmak istiyorsun so you can dance bölümümüzle karşınızdayım. Bu hafta spor yapamadım, ayaklarım ağrıyor, gözlerim cavcaklı. Hobi olarak İK yapacaklara tavsiyeler serisi durmaksızın yol alıyor hacılar. 2 aday soruları algıyamadı bu hafta, biri yazılı olarak görmek istedi, masanın üzerindeki kağıtlara çizerek anlattı, adayın biri istifa ettiği için, bir diğeri eşi doğum yapmadığı için gelmedi, 3 ayakkabı aldım, yani oldukça saçma bir haftaydı. Eğitim departmanındaki yetkili ablayla koridorda çarpıştık, bu ara çok yoğun, panik halinde bir o yana bir bu yana koşarken bana çarptı ve düştü so kaya gibiyim, taş gibiyim hacı!!!! O Çarpmanın etkisiyle ben bir geçmişe git, eğitim merkezi koridorlarında sörf yaptığım zamanlara dön. 






Yıldız tarihi 21374200984, toplanın eğitim, lansman, komite, konferans, workshop yapıyoruz. Uzman seviyesi ne yapar ne ederi anlatayım, müdür uzmanları yönetir, amelasyonlukları kontrol eder, tuvalette kaç dakika kaldığına bakar falan, eğitim profesyoneli olmak isteyenler için, ayrılanlar için canım Timur Selçuk söylesin:

Şirket içindeki eğitim ihtiyacının belirlenmesi için çabalar. Canım benim.  

Eğitim firmaları ile görüşür, bu noktada Satın Alma ile iletişime geçer(yani öyle olduğunu hayal ediyorum, zort diye kendi almasın amelasyon işler bunlar. 

Eğitim modülü ve günlerinin belirlenmesi, ilgili kişilere ki burada iç müşteridir mail atma, mesaj atma, yanına gidip parmakla dürtme gibi alert oluşturma halleri. Işleri zordur, zira herkesin acil işi vardır, eğitim başka tarihe ertelensindir. 

Konaklama ve toplantı organizasyonu için mekanlarla anlaşma, rezervasyon vb.

İç eğitmenlerin programlarının ve mesailerinin belirlenmesi, koordinasyon.

Konferans, kongre, senfoni ve konçertoların belirlenerek bu tip okazyonlar için beleş bilet ve giriş yöntemleri üzerinde çalışma. 

Eğitim faturalarının toparlanması, onaylanması, varsa sisteme girilmesi, yoksa excel üzerinde amelasyon metodu ile saklanması. 

Oryantasyon eğitiminin koordine edilmesi, ilgili kişileri arama, salonu organize etme ikramlara, sunum dosyasının çalışmadığı noktada elle müdahale ya da teknik ekibin çağırılması,Ambulans!!

Eğitim sertifikalarının gönderilmesi, amelasyon vol.34562.

Gerçekleşen eğitimlerin sisteme girişi, üzerinin sarıya boyanması tercihe göre mavi de olur ferah ferah.

Eğitim değerlendirmesi ile ilgili formların takibi ve kaybı.

Varsa eğitim akademisine yönelik aksiyonların alınması. Eğiticinin eğitimi, koçluk, mentorluk, aşçılık falan. 

Eğitim dokümanlarının basılması, yazıcının bozulması, plazanın zemin katındaki matbaadan alınan yardım. 

Performans eğitimlerinin verilmesi, outdoour eğitimler, türlü türlü challengelar. 

Eğitim masraf yerlerinin temizliği ve bakımı.

İstiklal marşı ve kapanış. Evet bundan 8 yıl falan önceydi, böyle işler yapıyordum. Hadi öperler.

 

Başeğiticiniz,

 

Matmazel Coco de Courton

15 Mayıs 2015 Cuma

Kovulmadan Önce Yapılacak 7 Şey

#ayrılıklarınengüzeli terfi aldığın gün istifayı vererek hatta bir de üzerine tazminatı alarak ayrılmak. Efsane olmaz mı? Ah en sevdiğim bir keresinde öyle tatlı bir tazminat almıştım ki 1 yıl yattım, tatil yaptım, seyahat ettim. Her zaman böyle olmuyor tabii. 








Ok, Tarçın aradı, "acil durum beni işten çıkarıyorlar" dedi, tanıdığın bir avukat var mı sorusu ile başka bir dünyaya geçtik. Yaklaşık 2 yıldır bu şirkette çalışıyordu, müdürü oldukça sosyal, geceleri sahneye çıkan, özgüveni yüksek, hanım/bey kullandırmayan, bilmiyorum dediğinde ok devam edelim diyen bir kadındı. ilk zamanlar her şey süredi bizimki koçluk falan aldı, sonra koçluk eğitimi aldı, aldı yürüdü. Ama ne olduysa işler değişmiş, kadın bir tuhaflaşmış, sonrasında seninle çalışmak istemiyorum seviyesine gelmiş. Bizimki "Avukatımla konuşup size döneceğim" demiş. 
Ahahahahahah, news: Bir İK'cıya(işe alımcının çok umrunda olmaz ama böyle amelasyon çıkış işlemi ile uğraşana koyar bu laf) sinirlerini yerinden oynatacak bir şey demeyi istiyorsanız bu cümleyi kurun. Hatta bir gün sonra cevap vereceğinizi de ekleyin, nasıl bir leprikona dönüştüğünü görün, paracıklar paracıklar, yerine göre bir gremlin olmadı bir gobline de dönüşebilir, o minnoş, o sevimli, o harikulade İK'cı gider yerine başka bir şey gelir. Sonuçta herkes kalesini korumaya çalışır, surlarda bir gedik açılmamalı, siz artık düşmansınız, bir virüssünüz, bulaşıcı bir hastalıksınız, sistemden atılmanız gerekiyor, daha 1 saat önce aynı kübikte oturuyordunuz, şimdi bir yabancısınız, vücut sizi reddediyor, alyuvarlar savaşmaya başladı(sanırım çok belgesel izledim). Kale demişken gol yemek kalıbını da kullanmak isterim, basit goller yadik dememek amaçlanır. 

Tarçın Direktör olan bir arkadaşından fikir aldı, bana ve Daisy'e danıştı, sonra savunmasını yazdı. Kadın 4 sayfalık çemkirmiş ve bizimki cevaben 6 sayfa yardırmış. Ertesi sabah gelmiş kadın "8 sayfa daha yazdım diyerek masasına fırlatmış"... Olm YÖNETİCİDEN ARKADAŞ OLMAZ. Bir kez daha söylemeyeceğim. Pazarlık sürecine gelmiş, senin ilgili elimde kanıtlar var diye yürümüş teyze, bizimki öyle bir şey olmadığını söylüyor. Dava sürecine girmeden kendisinin iyiliği için istifa dilekçesi istemiş, mantık bunun neresinde demeyin hikaye gerçekten tuhaf, blöfler, tehditler vs. 
İhbar ve Kıdem Tazminatı ödenmek zorunda, haklı fesih için kanıtlara ihtiyacı var, ki yok, anca sallamasyon. Dava açsan da kazanamazsın falan diye uydurmalar falan, bakın bu işler ile ilgili fikriniz yoksa makale, blog yardımcı olabilir, en kötü çağrı merkezi desteği alabilirsiniz, hukuk mezunu çocuklar destek oluyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İletişim Merkezi numasıdır ALO 170. Yani imkansız değil, yıllar önce ikizim Laertes reorganizasyon bahanesi ile şirkette bir bölümün komple grade değişimi sorunu ile karşı karşıya kalmıştı. Yeni paket çok dandikti, ÖSS paketi, performans primleri her şey değişiyordu, kabul etmesi halinde dandik sorunlarla ve kariyer yolu ile karşı karşıya kalacaktı, "tazminatı al uza" dedim, görüyorsunuz aşırı profesyonel bir insanım, marka bağlılığı falan hikaye. Btw çocuk yetenekli 2 yılda 2 terfi aldı istense farklı bir bölümde grade aynı kalarak yer açılır hem de seve seve, sanırım 500 civarı kişi etkilendi. Tazminatı aldı, öncelikle ertesi sabah avukatı ile gitti, avukatı çok yakın arkadaşıydı, mesai saatleri ile ilgili noter tasdikli bir şey paylaştılar, sonrasında tazminatı aldı, işe iade davası açtı, onları da kazandı. Ez cümle, uyanık olun, olmazsanız Kıdem Tazminatı ile kapıya konabilirsiniz. Haklı sebeple fesh olunca susuyoruz. 

Tarçın'a gelince istifasını yazmadı, bunlar işlemleri başlattı, hah pardon öncesinde anlaştılar, dava ile uğraştırma ver bana 4 maaş dedi, hanımefendiye 4 maaş verin pls. bak bu da bir seçenek, adalet saraylarını hiç sevmem dersen, bunu da yapabilirsin, anlaşarak ayrılma, tokalaşma. #profesyonelhayat

İK where the magic happens, bazen Mordor bazen Shire, işler sadece siz minyonlar için değil İK profesyonneleri için de çirkinleşebiliyor. 

Yani şirketin personel işleri/çalışkan ilişkileri (*swh) ile ilgili uzmana çok da güvenmeyin, onun varlık nedeni şirket çıkarlarını korumak. Dava sürecine girildiğinde seninle ilgili akıl almaz açıklamalar yapabilir, uyduruk uyarı tutanağı sunabilir, mailleri, giriş çıkış kayıtlarını kullanabilir. Yapmazlar diye düşünme, bu gözler neler gördü. "Elf gözlerin neler görüyor COCOlas?" sorusunu burada sorabilirsiniz. 

Dönemsel/outsource/freelance çalışıyorsanız pls sözleşmeleri iyi okuyun ve IBAN numaranızı doğru yazın. mmmmhhh, canım sözleşme 3 kez yenilenirse belirsiz süreliye dönüyor, o zaman tazminat alıyorsun.

Eeee uzmanımıza sorduk herhalde, ben sürekli işten atılmıyorum.

İşten çıkış süreçlerinde yapılması gerekenler:

  1. İşveren tarafından verilen belge içeriklerini iyi bir şekilde okumak.
  2. Savunma alınıyorsa, savunma talebindeki konular hakkında net ve ayrıntılı açıklamalar yapmak. 
  3. Evrak üzerindeki tarihleri kontrol etmek.
  4. "Bunu imzalamazsan hiçbir hak alamazsın" gibi cümlelere kulak asmamak ve en azından bir hukuki danışmanda/avukat falan destek almak.
  5. Tabii bu sürece gelmeden de fesih süreci hakkında temel bilgilere sahip olmak.
  6. İçeriğinden şüphe ettiği evrağı tebliğ almak durumunda kalıyorsa mutlaka, "Her türlü yasal hakkım saklıdır" diyerek almak, öyle sözel değil, yaz bunu, yazarak al, söz uçar yazı kalır, hafıza yanılır, beyin ise boşlukları uydurarak tamamlar. 
  7. İbraname vb. dokümanlarda eksik veya hatalı bir tespit var ise, bu konuyu danışmak, neticesine göre imzalamak, danışacak kimsesi yoksa her türlü hakkım.. u know diyerek belgelerin altına yazmak.

Sen var çok bilmek, kekoluk yapmamak. 

Kovulanların ve de kariyerinde temiz bir sayfa açmak isteyenlerin Azizi,

Coco

P.S. Belki daha sonra kovulduktan sonra yapmanız gerekenleri anlatırım. 

Yazının fon müziği: BB King'ten gelsin malum öldü, Thrill is gone

12 Mayıs 2015 Salı

Yönetici Olacaklara Tavsiyeler

Sınırları görmezden gel, organizasyonun sınırlarını, gözlerini kapa ve zihnini serbest bırak. 

Ve bir gün fark ettim ki ne zaman beni kısıtlamaya çalışan biri çıksa karşıma gidiyordum, işi tamamlıyordum, stres eşiğim yüksek, duygusal olarak kendini yönetme konusunda tutarlı, çeşitlilikten beslenen, vizyoner( ya ben demiyorum kişilik envanteri diyor), yaratıcı bıdı bıdı... Işte ne oluyorsa orada oluyordu beni rahat bıraktıklarında oyun alanımda çeşitli entersanlıklar, cinslikler, yeni fikirlerle gidiyordum, ne zaman biri yapamazsın diyordu işte o zaman iq'um düşüyordu. Hayır aptallıkla yönetilmeye, verimsiz süreçlere, insanların zekalarını körelten yöneticilere itirazım var! E tabii sonra kaybediyorlardı beni, bir keresinde grup şirketinden teklif geldi, sie dedim, Amazonlar asla ağlamaz, ben sizin kafayla uğraşamam, vaktim değerli, hücrelerim kendini yenileyemiyor. 
Sektörel bazda bakıldığından büyüme trendinde olan şirkete girebilirsiniz mesela, pazara yeni giren canavar, henüz her şeyi oturmamış bir şirkete giderseniz görece iyileştirecek süreç bulursunuz, kazulet geleneksel şirkete giderseniz, kakabüs! Işte şimdi sıçtınız. 
Eski şirkette yaptığınız çalışmaları yeni şirkete itelersiniz, bakın ben bunu düşündüm falan diye, burada minik bir uyarı yeni pozisyonda başladığınıza "bizde, bizde, bizde, bizde... diye başlayan cümleler kurmayın, sizdeyse işte door bu da kor diyerek bade süzerek inci diyebilirsiniz. Sizde dediğin şey aslında yeni şirketin. Eski şirketinden bahsedeceksen eğer direk şirketin adını söyle örnek veriyorum Arçelik'te o süreç şu şekilde yönetiliyordu... İnan bana bu daha etkili. Şimdi siz bağlılık, işveren markası falan önemli yapılarda çalışıyorsunuz dikkat edin, daha şık olur. 
Neyse işte ben yönetici olsam falan diye pek hayal etmem ama nasıl bir yönetici olmayacağımı iyi biliyorum
Mesela insanları parmakla dürtmeyeceğim, burnumu karıştırmayacağım, ekip arkadaşlarını herkesin önünde rencide etmeyeceğim, doğruyu sadece doğruyu söyleyeceğim...

Hey sen!!!!





Ekipteki kişilerden en iyi şekilde yararlan, iyi olduğu konularda fırsat yarat, daha iyi olmaları gereken noktalar için geri bildirim ver ve pratik yapabilecekleri projeler sun, ya hayal kurunca sizce de dünya daha iyi bir yer haline gelmiyor mu?
Nitele, de ki eğer hızlıysa hızlı de insanların önünde, analitik ise o yönü takdir et, liderlik becerisi varsa sen yokken sınıf başkanlığı yaptır. Görüyorsunuz yine bilimsellikte uzay tespitler yaptım. 
İşin içine yetenek falan girince işte, bir düşün bak. O,
Neyi diğerlerinden daha iyi yapıyor?
Ne yaparken çok rahat, çok mutlu, oldukça da diyebiliriz.
Ne yaparken az efor harcıyor, çaba göstermesine gerek yok, parmağını kaldırsa tamam o iş, o iş onda. #iyisintabifaktörü diyorum buna, şimdi uydurdum.
Bu kişi neyi ek bir ödeme yapmadan kendiliğinden yapar, doğal akış, akışta kalmak yani.
Insanları ilgi odağı yap, destekle, onlar hakkında orada burada konuş, benim ekibim var ya! Aslan ve kaplanlardan oluşuyor de. 
Engelleri ortadan kaldır, sonuçta yönetici olacaksan bunu yapacaksın değil mi, operasyon yapmayacağına göre? Tamam Tamam tamam operasyondan boğulmak istiyorsan buyur geç loopa hoş geldin.
Kendini beğenmişlerden kurtul, oooooo senden çok var de, unutma yeri doldurulamayacak pozisyon, kişi, varlık yok. EVREN BOŞLUKLARI DOLDURUR. Çok kişisel bir şaka yaptım ben. 
Yoldan çekil, insanlara engel olma, bırak kararı rüzgar versin. Yol alsın insanlar, daha iyi şeyler üretsin, aykülerine balta vurma kollektif aptallık denizinde boğulmasınlar. 






Gazoz olma yani efsane ol. En büyük hayalim bu olabilir, evet. Tarih seni bir tiran olarak anmasın, benim eski yöneticilerimi sorduklarında ben de onlar hakkında geri bildirim veriyorum, ne sandın düdük? Konuşurken bacak aranı avuçlamadığını, ekip liderini mıncıklamadığını mı söyleyeceğim, rüyanda görürsün, o iyi ama Çevresi biraz şey, biraz da pirimitifliği var hem ahlaki hem de moronluğu bakımından diyebilirim, sorun yok, raad ol pampa. Piyasa küçük kollamalı repütasyonu. 

Bırak karmaşıklığı çözsün, 
Bırak zor işleri başarsın,
Bırak yaratıcı çözümler sunsun, alışılagelmiş yöntemleri kullansın, geleneklerin dışına çıksın, devinim, devinim, devinim. 

Belki Zeki değildik ama çok şey yaptık karşim ...

Minyonların yoneticisi,

Lady Coco Mensa


11 Mayıs 2015 Pazartesi

İşe Alım Günlükleri

Sevgili günlük,

Sabah uykusuna doyamadan, en tatlı yerinde alarm çalmaya başladı. Hafta sonu yetmedi. Öyle yoğunluk severim böyle yoğunluk severim derken baharın çılgınlığına kapıldım, yorgunum yea. Yine saçmalıkta sınır tanımayan rüyalarımdan birini görüyorum, sakallarım varmış, o zaman sözüm dinlenmeli falan derken, gözümdeki sürmelere bakıyordum bildiğin Hollywood yapımı son dönem Arabik kahramanlı dizi karakteriydim, sakallarım vardı sadece çenemde. 
2.alarm çalmadan yataktan kalktım, pencereyi açtım göğe baktım bugün de yağmur yağmayacaktı. Hazırlandım ve çıktım. 
Yeni programım geldi, ah böyle çok tatlı yea, programım aslında Haziran'a kadar full dolu, ama görüşme öncesi envanter ve cv geliyor böyle heyecanlı bir iş yapıyor gibi ipad ekranına bakıyorum, hastamızı odaya alıyorlar, evet konsültasyona hazırız ahehahdhdfsgs şaka şaka, 
Sen gülümsüyorsun ve beni daha geniş bir odaya alıyorlar...




Ne olursa olsun her adayı gülümseyerek karşılıyoruz, karşılıyorum, karşılıyorlar. Defa kez çemkirdim, şoföre de günaydın diyeceksin, kantin görevlisine de, resepsiyoniste de, teknisyene de, finanstaki uyuz Çiğdem'e de, ceo'nun asistanı da, Ceo'ya da. Insanlar senin meymenetsiz suratınla sabahı karşılamak zorunda değil. Aslına bakarsan işler yolunda ama daha önce olmadığım kadar yoğun, dünyayı kurtarıyorum, bazen ik yapıyorum.

Neyse işte hadi işe alım ve iş görüşmelerinden hatta toplantı adabından ve zamanı iyi kullanmaktan falan bahsedeyim. Ayyy negzel böyle otorite gibi sorular falan soruluyor bana, çok mutlu oluyorum. 

Adayı bekletmeyin, bekletirseniz dibiniz düşsün, dişiniz kırılsın.
Görüşmeye hazırlıklı girin, müdüre uzmana sorulan soru sorulmaz, karpuzla şaka olmaz.
Adayı sinirlendirmeyin, zorlamayın, ağlatmayın, üzmeyin.
Adaydan daha fazla konuşmayın, arkadaşınız değil o, kardeşinizle olan anılarınızı dinlemek zorunda değil, ona ne kabak koyu falan...
Neden diye sormayın, kamlumbağa deden diyebilir-_-.
Sorularınız yalın, anlaşılır, 32 kelimenin birleşiminden oluşmasın ve her seferinde tek soru sorun. 
Adayın laflarını, sözlerini, anlatacaklarını boğazına dizmeyin, bırakınız konuşsun, bırakınız geçsinler. 
Hah! Yalın olsun sorularınız, adayı yönlendirmeyin, "değil mi?" Falan bak böyle şeyler kullanmayın. Duygularınızı işin içine katmayın, belki aday bir kokarca olabilir, kusana kadar bekleyin veya masanın karşısında sessizce  ölün. Vazgeçtim, dramatik bir şekilde ölün, acı çekerek, abartılı bir biçimde, ekonomik davranmayın büyük büyük oynayın ve ölün.
Cevabı belli sorular sormayın. Örnek veriyorum: hayır vermiyorum, bu örnek verdiğim yazılardan biri değil, bugün az uyudum, bekleyin biraz. 
Görüşme sonunda nasıl geçtiğini, ne düşündüğünü soracaklar, sakın cevap verme, değerlendirme sürecini aktar ve shut the fuck up. Kapıya kadar uğurla. 

Bugünki aday uzun vade planlarında(20 yıl sonra) direktör olma hayalinden bahsetti. 10 yıllık tecrübesi var, kıdemli uzman. Şimdi bunun üzerinde biraz düşünüp 350 kelimelik bir essay yazmanızı bekliyorum. Süreniz başladı. 

Akademik Koçunuz,

Coco

8 Mayıs 2015 Cuma

Açık Sözlülük

Bu şişeyi kır, şarap fıçılarını parçala ve o üzüm bağını da kökünden sök!


 






Okeay, konumuz Açık Olmak, Açık Sözlülük, no denyoluk no patavatsızlık. 

Kurumsal hayatta yaşıyoruz(çoğumuz ya da ben yine 10K + organizasyonlar üzerinden anlatayım, Levent-Maslak hattı üzerinden beyaz yakalı dünyası. İletişim şekliniz hem almış olduğunuz aile terbiyesini, okulda aldığınız eğitimin üzerine hayata bakışınızı, insanlara dokunma şeklinizi falan gösteriyor bittabi MBTI sonuçlarınıza da bakıp yorum yapmak daha güvenilir olabilir, işkembeden salla salla nereye kadar. Burada bahsettiğim bir gusto, aldığınız maaşı/ücreti ulu orta söylemeniz beklenmez sizden, aralık belirtirsiniz, olayı 2013 yazı kredi kartı slibi görseli paylaşmaya çevirmiyoruz. 

Açık sözlülük vs. Patavatsızlık;

google üzerinden ulaştığımız kaynaklar, izlediğimiz Amerikan dizileri, okuduğumuz kişişel gelişim kitapları gösteriyor ki her şey daha toz pembe gibi davranırsak daha az sıkıntı çekiyoruz. Politik olarak doğru kelimeleri seçip, süslü mailler atarsak ok, dümdüz "müşteri odaklılığınız yok" dersek sorun var, "bu bizi ziyadesiyle üzdü" dersek ok, "sizin çocuklar bizimkilere daldı" dersek, "bizimkilere haydi kardeş kardeş oynayın diyemem sonuçta 30'lu yaşlarında yetişkinler" cevabı alınabiliyor. Özgüven başka bir şey. 

Purgatory

En büyük eksikliklerden biri eleştirel gözle bakma ve bunu ifade etmek aslına bakarsanız, yani bu benim görüşüm, yani bu beni bağlar gerisi ninja kaplumbağlar. Kritik etmek özel bir yetenek, ironi kullanmak aynı şekilde, sarkastik tavır(çok ince çizgide) paçozluğa giden yolu öyle hızlı geçersin ki neredeyim ben Araf'ta mı sorusu kafanda belirdiğinde her şey için çok geç olur. 

Bir davranışı yargılarken kişiden çok davranışa odaklanıp tespit s.çmak en güvenlisi. Nazik olmaya çalışmak, insanları kırmamaya çalışmak önemli tabii bir gelenekten bahsediyoruz, ayıp denen bir kavram var mesela. Ama üzerinde çalıştığınız iş; hani uzmanı olduğunuz hani yeteneklerinizi kullanıp başkalarından daha iyi sonuçlar elde ettiğiniz işten bahsediyorum, size kötü geliyorsa ya da kötü iş getiren biri varsa bu yorumu yutmak yerine paylaşmak daha mantıklı olacaktır. Uzun vade/orta vade ayrımına girmeyeceğim aklınızdakileri paylaşmak:

1- Hız kazandırır.
2- Daha katılımcı bir ortam yaratılmasını sağlar.
3- En basiti zaman maliyetinizi düşürür sonrasında bütçeye falan da etkisi olur. 
4- Proaktif yaklaşım falan abartayım mı agile toplantı düzenine geçsenize bi'şey deneyeceğim.

Dürüst bir şekilde eleştirmek uzun vadede sizin kazancınıza olacak ama bunu anlayacak büyük resmi gören süper yetenekler nerede?
-Nergis çay bahçesi nerede?
+Bilmem, nerede?

Eğer açık bir şekilde söylemeniz gereken bir şey ya da fikir varsa onu paylaşın, içinizdekini dışarı vurun mazallah içinize doğru çökersiniz, büzüşürsünüz böyle şeylerin olmasını istemiyorum zaten hayal dünyanız çok renksiz ve sınırlı, üzülüyorum bak. 



İş ve özel hayatında bildiğini yapan insan rahatlığı = Vezir olmuş piyon rahatlığı

Konuşmaktan korkmanızın ya da çekinmenizin nedeni konuşmaya değer olmadığını düşünmeniz mi acaba, bence bunu da bir düşünün, low profile değil canım...

Doyle Dane Bernbach, DDB olarak bilinir Think Small reklam kampanyasından belki hatırlarsınız, "büyük fikir" aslında gerçeğin ta kendisinde gizliydi, basit ama etkili bir çıktı oldu. Bazen gerçeği söylemek daha etkili olabilir, kıvırmayın, eğip bükmeyin. 

Tabii bu pek cesur bir davranış türü, organizasyonlarda 10 yıllar içerisinde oluşup kültür haline gelecek ve benimsenecek. Eğer bu şekilde yetiştirilmediyseniz, çalıştığınız şirket ve insanları bunu desteklemiyorsa aynılaşma yaşamanız kaçınılmaz. Mizah kullanılabilir ama(her zaman bir ama vardır) dozunda.  Size vurana her zaman karşılık verin hem de kadife eldivenlerle Muhammed Ali değilsiniz.

Kahrolsun Bürokrasi!!

Sorry but 12 katmanlı organizasyonlar var, en alt kademe ile en üst kademe arasında 12 kişi olması ne demek? Ve düşünsene Sevgili İzlek böyle bir yerde çalıştığını, yani tamam şartlar nedeni böyle bir yapıda çalışıyor olabilirsin o zaman mızırdanma lütfen. GE'de mevcut kültürün değişmesi için adım atıldığında, o yeni misyonun vizyonun hayata geçmesi ve GE halkının fikirlerini açık bir şekilde ifade etmesi için cesaretlendirilmesi 20 yılda oturmamış ben demiyorum Jack Welch yazmış. 1981 civarı düşünsenize birçoğunuz henüz doğmamıştı, ihtilal görmemiş efsaneniz nesil. 

Merge olayına bakıldığında teknoloji şirketlerinin bile normal hayata dönmesi, min. 10 yılı alıyor, ortak dil oluşturulması, hedefler, işe alımlarının birleştirilmesi vs. Ne sandın ibiş 2 tane merge operasyonunda görev aldım ben boru değil. Olay bunu davranışa çevirmek aslında, yetkinlikleri düşün davranışa geçmiş mi, yardım alamadan uyguluyor mu yoksa rol modeli diyebilir miyiz bu kadına / adama diye bakmıyor muyuz?

Açık sözlü olmak çevrenizdekileri sinirlendirir, grup normalleri dışında davrandığınızda önyargı duvarına toslarsınız kimi zaman, kendileri gibi olmanızı beklerler, aynı şakalara gülmek aynı tepkiyi vermenizi, onaylamanızı isterler, istemeyebilirler de... Sanırım varmaya çalıştığım nokta sürüden ayrı duran kara koyun, çirkin ördek yavurusu falan. 

Aklından geçeni olduğu gibi filtrelemeden paylaştığında ne olur?

Karşı tarafta bir duygu patlaması yaşanır, acı, öfke, sinirli haller, saldırı vesaire, dur alınganlığı ekleyeyim, küsebilirler mesela ben bunu gördüm. Sonra yarattığın bu karışıklığı temizlemek zorunda kalabilirsin, o sırada aslında senin sorunları basitleştirmenin nedenini sonuç odaklı yaklaşımın ya da big picture sevdan olduğunu anlamayabilirler. Senin pozisyonundaki kişinin bu tip öngörüleri olması da garip gelir. Nezaketten ölün demiyorum mümkün olan en minnoş şekilde gerçeği suratlarına çarpın. "Sizi Düelloya davet ediyorum!" şaka. 

Yazının sonuna geldik canlar, daha fazla yazamayacağım çünkü üzerinde ben olan serçe parmağım ağrıyor, dinlenmem gerekli. Opsenize.

Rahat çalışacağınız bir işinizin olmasını dilerim. Önümüzdeki 6 ay boyunca yatıp dağ evinde dinlenmeyi planlıyorum, hııı çok.  

Eski yöneticisi tarafından yeni Genel Müdür'e "She is the Though One" diye tanıştırılan kahramanınız,

Coco Thug life



5 Mayıs 2015 Salı

İdari İşler Departmanı

İdare edemem Anne! İdare edemem. yaman diye bir çocuk *swh

Hobi olarak İK yapacaklara tavsiyeler-2 
İK'nın birbirinden özel bölümlerini Mihmandarınız Coco ile gezmeye devam ediyoruz, aha o ne börek mi?




Nerede Amelasyon iş orada ik adlı bölümümüzün yok yok bölümümüzün adı: Hobi olarak İK yapacaklara tavsiyeler. Neredeyse yaz geldi, sabah serinliklerinin keyfini çıkarıp, Metro'da yolculuk yapıp  hatta müzisyeni dinleyip tempo tutturduğum aynaya bakıp dımdımdımdım dediğim günler. Fakirlikten Leadership eğitimi alamadığımdan ya acaba bu sene ne yapıp kendimi geliştirsem falan diye de sorguluyorum. 2015 için solid bir hedefim yok biliyor musun? 
Neyse konumuz belli, Amelasyon, bu ara neredeyse her gün İK yapıyorum, İdari İşler personelinin mutlu çalıştığı organizasyonlarda mutluluk vardır, benim çalıştığım organizasyonlardaki gözlemlerimden biri, çok süper insight çıkmaz bundan ama idare edin.
Efenim bu özel insan yavruları hesapçı, kitapçı, iş bitirici, pazarlıkçı, içten pazarlıklı, kimi zaman kötü polis kimi zaman filoyu azarlayan çavuş, bazı bazı satın alma ile harmanlanmış varlıklardır. Benim genelde onlarla aram iyi olur, muhtemelen sürekli teşekkürler ve merci dediğim için ya da şoförüm falan var ondan who knows? gerçi beni IT nerdler de sever ben de onları severim, sanırım nerdlerin de Azizi olabilirim.

Genelde borsa gibi coşmuş, seslerin yükseldiği, mesailere kalınan bir bölüm, son dakika iptalleri, uçak biletleri, konsolosluk işleri, kurye gönderimleri... A-aaa çocuklar konuya girmişim söylemiyorsunuz.

Bu adamlar/kadınlar/lgtb bireyler sözleşmeleri takip eder, düzenler, Hukuk ile üzerinden geçer.
Öncesinde bütçelerle ilgili çalışır.
Uçağa first class'ta binip binmeyeceğime karar verir.
Şoför gönderir, transfer yapar. 
Servis, bina bakım, kira sözleşmeleri için çalışır, elektrik, su, wifi faturası, ahahahaha hatırlasana şirketin Vodafone faturası ödenmediydi de GM'de şebelek gibi bağlantısız kalmıştık 1 gün boyunca.
Benzin alımları, raporlar, fatura demiş miydim?
OGS-HGS- UfO'muzu nereye park edeceğiz mesela, park sorunları yönetimi.
OGS operasyonunun yönetimi
Mobil hat, telefon yönetimi, öyle deme bana bunun gri olanından alsanızaaaaaaa ya ben sadece iPhone kullanabiliyorumcular mesela, araç yönetimi, hoşgeldin kit'i için kendilerine düşen kısmın yönetimi.
GM dışı tesislerin, şubelerin yönetimi, prosedürler, ıdık bıdık.
Personel servisleri güzergah belirleme, hizmet alımı, ihale ve b.k-püsür işleri.
Bina ve Araç bakımlarının yapılması.
Temizlik, outsource hizmetler, faturalama süreçleri falan.
Toplantı odalarının bilmem ne sistemi üzerinden onayları.
Merkez bina temizliği yönetimi
Su sebilleri, otomatlar, bakımları, dolumları işte bunları takip eder.
İşte yönetim katı garsonları falan bizde var sizi üzmek için söylemedim başta.
Ambulans-Doktor hikayeleri kampüs yönetimi.
Evrak takibi, muhaberat, süper kahraman yönetimi.
Expatların evlerinin ikea alış-verişi
Tedarikçilere anket yapma, n'aber whatsup nigga falan deme, 
Cücük hareketi ve kapanış.

Bence işleri zor biraz, yoğun stresle ve operasyonel yük ile çalışırlar falan. Sabır ister, hizmet sağlayıcı olarak sarf edilen efor daha fazladır, ilişki yönetimi, dikkatli çalışma, ne bileyim müzakere becerisi, biraz stratejik düşünme, biraz hız, hareketli iş ortamından beslenme, üzerine geniş bir ilişki yelpazesinde völ völ völ dance, duygusal olarak tolerans ve çekomastik bakımından dayanıklı olursa işi daha kolay gibi.

Hadi uçtum ben, fıtıfıtıfıtıfıtıtıtfı

Yazının Fon Müziği: Calvin Harris-Let's Go

3 Mayıs 2015 Pazar

Hobi olarak İK yapacaklara tavsiyeler

1- Yapmayın *swh

Nasıl ki uyuyanın uyanığa 9 osuruk borcu varsa olanın da olmayana borcu olmasa da sorumluluğu var, yani çıkış noktam bu olacak. Önce biraz hikaye yazayım sonra İK ile ilgili saçmalarım olur mu? Olur olur, siz beni seviyorsunuz. Ben de sizi valla bak, bazen çok seviyorum. 
O arada neler oldu?  Şehre geri döndüm, yoğunluk aynı, kafa dağınıklığı aynı, evin dağınıklığı aynı. Eşya bakıyorum bir yandan bir yandan dolapları boşaltıyorum falan. Acayip bir yoğunluk, ajanda üzerine ajanda bizim çocuklarla bile buluşamıyorum, zombi gibi uyuyorum, vapurda kitap okuyorum, ayakta uyuyorum, izliyorum etrafı gözlerim doysun, güzel günler. Ayh bir de Milletçe alkışlıyorum. Tepkili adaylara hoş geldiniz deyip onları 8,5 saatlik görüşmelere giriyorum, beynim yandı. 
İşten çıkartma görüşmeleri ne zor olur bir bilseniz ama nereden bileceksiniz anlatan mı var. 
Geçen gün bir aday görüşmede kocasının kendisini dövdüğünden bahsetti, böyle bir durumda sükuneti bozmadan karşı tarafı da daraltmadan üstesinden gelmesi gerekiyor. Bir diğerinin babası ölmüştü zor dönemden geçiyordu, bir diğeri kanser tedavisi görmüştü ve daha 30'undaydı. Geçen yıl bir adayın eşi kanser tedavisi görmüş ve psikolojisi etkilenmiş, o şehirde yaşamak istemediği için iş başvurusu yaptığını anlatmıştı, Kay'a inme inmişti ama öncesinde ne kanseri olduğunu sormuştu... Aslında o kadar laylaylom değil İK ya da biz robotik canlılar değiliz, Daniel bu durumlardan çok çabuk etkilenirdi, bir defasında birlikte girdiğimiz görüşmede oldukça kötü bir hikaye dinledik, adaylar kimi zaman açılır hatta şunu söyleyebilirim bazen tanımadığımız insanlara daha kolay açılırız, hatırla bunu sorardın ya hep... Daniel diyordum, Dayanamadı ve izin isteyip dışarı çıktı ve yaklaşık 30 dk. sonra kırmızı bir burunla girdi içeri özür dileyerek. Öykümüz de burada başlasın.
İşte bu bizim hikayemiz, mini mini birler, ikacı olmak isteyen başka departmanların insanları, sektör ve alan değiştirmek isteyenler ve hobi olarak İK yapmak isteyenler için;





Sabahları kalkıyorum yüzümü yıkıyorum, dişlerimi fırçalıyordum, euro ne olmuş dolar ne olacak dinliyor ve evden çıkıyorum, bu demek oluyor ki İK yapacağım. Şimdi herkes aynı boyutta şirketlerde çalışmıyor 
Ben böyle öküz gibi, at gibi, dinozor gibi büyük şirketlerde İK yapıyorum, helikopterle seyahatim falan var biraz daha kasıp Astral seyahat falan planlıyorum, btw Virgin'in Türkiye Pazarına girmeye çalıştığını biliyor muydunuz, neyse bu başka bir hikayenin konusu, dedim ya gossip girl tarzına dönebilirim her an. Tek başına ik diye bir şey yok yapı büyüdükçe kırılımları artabilir. 
Ama Amelasyon işi çoktur bak, havalılar vardır, nerdler vardır kime sorsan en önemli iş onların işi.

Kariyer Yönetimi; kariyeri yönetirler, işe alımla başlar şirketten şutlanana kadar devam eder, ok tamam kendin de gidebilirsin. Unutma kendin gidersen biraz zor alırsın o tazminatı, dur küsüratlı sayı vereyim de salladığım anlaşılmasın çalışanların %17'si hem istifa eder hem de tazminat alır mmmmhhh(uydurdum bir googlelamak lazım). Bazen de evlenirsin, kadınsındır pozitif ayrımcılık gereği alırsın evlilik tazminatını, gay evliliği ülkemizde hiçbir eyalette asdfghjkl ne diyorum ben yea yine USA moduna geçtim, canım biz de yok o dediğinden. 
Bu birimde çalışanlar şirket personelinin kariyer yollarını belirler, performans göstergelerini alır. Amelasyon excel listelerinde vlookup ile bir şeyler çakıştırır, değerlendirme merkezi uygulamalarına falan katılır ya da takip eder falan sonra işte puf birden bir uyanırsınız sizi senyör ya da ekip lideri ya da senyör Manager yapmışlar, müdür yapmışlar ama altınıza kimseyi vermemişle/hey buradan kim altta kim üstte şakası yapmıyorum siz şimdi hayal edin, altında kimse olmayıp fotokopi çeken bir müdür ağlıyordu, ağlıyordu neden benim bir asistanım, bir uzmanım yok diyordu falan. 
İşte komitelere falan katılır, büyükbaşlar ile toplantıya katılır, şekil yapar falan, hep takım elbise falan giyeriz, böyle ceket etek kombinleri falan(yalan ya kotla işe gittiğimiz de olur). 
Unvan ve iş tanımlarının oluşturulması, diğer birimlerin dürtülmesi yoluyla toparlama, kontrol, prosedüre geçilmesi, güncellenmesi falan.
Kritik görevlerin belirlenmesi. Bu görev çok kritik der ve işi biter.
Kariyer yolunun oluşturulması, ölürse kim ne yapar, pilav dağıtıyor muyuz, masasına ya da odasına kim geçecek, oda yeniden dekore ettirilecek mi?
Pozisyonlar arası geçiş sürelerinin belirlenmesi mesela örnek veriyorum, bakın atmıyorum, sallamıyorum, uçan tekme atacak bir durum yok, örnek veriyorum, her pozisyon arası geçiş süresi 2 yıl. Bu şirketten şirkete, pozisyondan pozisyona değişir, yetenek metenek olaylarında bambaşka hal alır, anlayamazsınız. 
Rotasyon, yatay-dikey mmmh hareketlerin belirlenmesi.
Atama planı yapılması, isteğe göre içine biraz Çilek biraz Dom Perignon kim istemez...retorikti.
Yetenek komitesi için ön hazırlık yapılması, raporlar, amelasyonluklar diz boyu yine.
Terfiye konu olan süper kahraman yeteneklerin belirlenmesi.
Koçluk, mentorluk türlü gubidiklerin ve eğitimlerin ayarlanması(burada eğitime dokunabiliriz merhaba canım).
İç koçluk dış koçluk, yardırma durumları.
Departmanlar arası diyalog dolayısıyla uluslararası diplomasi falan.
Son raporlar ve go, yeni dönem taytıllarınız ve maaşlarınız hazır, afiyet olsun.
Daha var da öyle her şeyi yazamam, karşılığında ne alıyorum çemkirme, birisi de çıkıp al sana pamuk şeker, işte çikolata, martini, iskender demiyor.

Ne isteyelim bu kişiden? Ne bileyim liderlik, etki yaratma, teşvik etme falan olsun, zorluklardan hoşlansın, iş ve yaşam dengesi sağlasın, müşteri odağı 5 üzeri 4 olsun, hızlı karar verebilsin, vizyon misyon misyoner lejyoner falan olsun, çok boyutlu düşünsün(3 boyut yeter normal insanlar için). Yenilikçi olsun, değişimi sevsin, belirsizliğe dur desin.

Btw yazılarımı sola yatık yazıyorum ki çok resmi gözükmesin organik bir bağ olsun aramızda her ne kadar ben hayali olsam da özel bir insan yavrusuyum.


Ne demek merak işten atıldılar mı? Çocuklar bu işlerde duygusallığa gerek yok, ilk işimden atılırken direktör bana "Cumhurbaşkanı gibi imzan var" derken "ama bu kalem kırmızı değil" cevabı verdim ben. Ağlamayalım, olur geçer, önünüze bakın güzel günler göreceğiz, bakın bana istediğim gün evden çalışabiliyorum.

Merak etmeyin bu bir seri yazısı, diğer İK bölümleri ile devam edeceğim.

Arkası yarın da hr kronikleri: 
İDARİ İŞLER-Aslında o kadar da idare edemiyoruz.

Your beloved Princess,

Coco

Yazının fon müziğini eklemeyi unutmuşum: we are young-boyce avenue'den.