İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

18 Kasım 2015 Çarşamba

İş Hayatına Ara Verme





Ya yerim ben sizi ya, demek evlilik tazminatı alarak ayrılıp, kocanız çalışmanıza izin vermiyor diyerek 1 ay evde yayılıp yatmayı iş hayatına ara vermek olarak düşünüyorsunuz. Minnoşluk is loading.  
Hamilelik izninden ücretsiz izne evrilen tatiller...
Anlıyorum, istediğiniz zaman işi bırakıp kafa dinleyemiyorsunuz, bağlarınız var, kökleriniz var, sorumluluklarınız, bakmanız gereken insanlar. Kafana göre iş hayatına ara veremezsin beyaz yakalı, gerçekten özgürlüğü arzulayanlar hariç diyelim, bir de freelanceler, bir de outsourcelar, bir de bazı girişimciler, Ege kasabasında salaş balıkçı mekanı işletenler, bir de Marslılar tabisi. 

Son iki haftadır şemsiye arıyorum, terasa koymalık, Talsemin yeni evine taşındı, ev hediyesi olarak ıvır zıvır bir şey almam lazımdı bir battaniye aldım bir de böyle bir ihtiyaçtan bahsetti. Unuttuğum bir şey vardı, yaz sezonu bitti ve tüm şemsiyeleri kaldırmışlar. En son çare olarak ikea geldi aklıma, evimin her şeyi sonuçta bir ailem yok diye aile kartını almamakta ısrar etmem ayrı denyoluk zira her hafta gidip başka bir şey alıyorum. Hafta sonu yemeğe davetliyim diye son bir çaba ile denemek istedim şansımı. Çerçeve falan aldım yine, limon sıkacağı, sürahi, 8 kilo ağırlığında tabak, duvara asmalıklar bölümüne gelince da Vinci Adam Kadmon(pipili adam olarak bilirsiniz siz onu) 79 tl, sol tarafta şehir manzaralı dev fotoğraflar o da 79 tl. Alışverişi bitirdim kasalara doğru yeltendim ki arkamdan bir ses, Coco! Cococuğum! Ah bu ses, bu ses evet evet o, hani anlatmıştım benim efsane iki yöneticim vardı onlardan biri, bana taf diyen, öyle tanıştıran. Neler yapıyorsun faslına geçtik, geçen yıl kongrede karşılaşmıştık en son, Facebook'ta ekliyiz genel olarak hayat akışını biliyorum, kızı okula başlamış o da son dönem beyaz yakalıları gibi her anını paylaştığı için çocuğunun haliyle güncel bilgiye sahiptim. Yalnızca ara verdiğini bilmiyordum. Ve olaylar gelişir. 
-Yeni eve taşındım, hem onunla hem çocukla uğraşıyorum, 1 yıl ara verdim.
-Sabbatical??
-Evet canım, seni de bir gün kahve içmek için beklerim.
Benim gözler Japon animesi oldu şu an X_X






Ow yeaaaaaahhhhhh, bir serinlik geldi farkında mısın? Ekranın dalgalanmaya başlaması lazım, zamanda geriye gidiyoruz çünkü. Amerikan yapımı bir dizi ile tanışmıştım bu kavramla, yıl 2000'ler, üniversite öğrencisiyim bana the woman in the funny hat diyorlar daha BBC Sherlock yok, o kadar eski. 2001'de kriz gelecek profesörün biri kafayı yiyecek derste kendini yere atıp tepinecek dolarla borçlanmış çünkü, kabul ediyorum çok eğlenceli bir hayatım oldu. Neyse konumuza dönelim, yönetim ile ilgili bir dersteyiz bizim ünlü profesör var ders ile ilgili atışıyoruz, 3 yıl sonra etik konusunda tartışacağız pek keyifli bir ortam. Akademisyenlerin 1 yıl ara vermesi diyor sıbıtikıl diye mırıldanıyorum deftere bir şeyler karalarken, "anlamadım Matmazel Florans" diyor, evet hoca bize Matmazel diyor kıymetlimiss. Ben de diyorum ki Sabbatical Leave örtmenim, nereden biliyorsun falan diye başlıyor, aktarıyorum, 3 yıl sonra ahlak kavramı ile ilgili konuşurken kutsal kitapta kelime olarak geçmez diyorum, nereden biliyorsun diyor okudum diyorum, ne yani siz 4 büyük bestsellerı okumadınız mı?
Benim eski yönetici 1 yıl ara vermiş, ne muhteşem, Türkiye'de yaygın değil bu olay bakınız yıl 2015.

Sabbatical'ı iş hayatına kısa bir mola gibi düşünebilirsiniz, 6 ay, 1 yıl. Beyaz yakalımız bir gün uyanır, genelde mid level ve üstü seviyede bir yöneticidir, biraz ara verme isteği vardır içinde, işe gitmek istemez ara vermek ister. İşte dostum o kutlu anın 1 yıllık bir uzaklaşmaya dönüştüğü pırıltılı sürece sabbatical denir. Okumak cehaleti alır eşeklik baki kalır, bu kişisel gelişim mottomu da not et bir yere, okeay. 
One of my friend decided... Ahahah dur yanlış oldu, bir arkadaşım hepimizin bildiği bir şirkette çalışıyor, direktör, ara verip tekne ile dünyayı dolaşmaya karar verdi, o arada bir Asyalı, Afrikalı vb. çocuğu da evlat edinmeyi planlıyor, bir insanın hayatında fark yaratmayı amaçlıyor. Al sana mis gibi sab.

Peki ne yapar bu insanlar:
Atla deve değil yahu bildiğin amelasyon. Ben çalışmazken en sevdiğim şeylerden biri İstanbul'da aylak aylak gezmek, amaçsızca, gündüz, hafta içi yani, sinema, tiyatro, müze, Boğaz'da kahvaltı yani hafta sonu yaptım şeyler. 5 ya da 7 yıl aynı işyerinde çalışmış bu insanlar ara verdiklerinde;
-Gönüllü hizmetler,
-Seyahat,
-Eğitim,
-Aile ile vakit geçirme gibi şeyler yapıyorlar. 

Amaç ne: Kendini sıfırla, tazelen, yenilen, ferahla ve geri dön. Seni kaybetmek istemiyoruz beyaz yakalı yönetici birey, yeni bir düşünce biçimine geç, ekmek kursuna git, dil kursuna, bahçecilik kursuna. Bu, kendine gelmeye ihtiyaç duyanların hikayesi. 

Benimse proje bitişinde bir kez böyle bir dönemim olmuştu, çalışmayacağım yıl sonuna kadar dedim, arkadaşım bön bön suratıma bakıyordu.
 -Ne??? Bunu. Neresi garip?? Yoğun bir yıldı ve üstün performansla bitirdim, çalışmıyorum... Yutkunduğunu hatırlıyorum. *swh anlayamazsınız.
Sabah yürüyüşlerine geri dönmüştüm, tablolara, kişisel sergimi 6 yıl içinde açabilirdim. Bir CEO gibi yaşıyordum, erken kalk, spor yap, gündemi takip et, hayat negzel yea. 

Kariyer Molası: Uzman seviyesinde pek görmedim ben ama üst yönetim seviyesindekiler için işe bağlanma, motivasyon noktasında bir havuç bu uygulama, yöneticiler de tavşan çünkü. Motivasyon is everything. Sözlerime son verirken uygulayan birkaç şirket sıralayayım değil mi, Adobe bunlardan biri, BCG, Deloitte, PWC, Unilever de diğerleri. Saçmalamayın, hepsini sayamam ama bunlar fark yaratanlar. 

Bugün yine çok harika bir insanım. Yaşasın şabat, açın okuyun, siz benim hiç şabatımı kutlamadınız. 

Ailenizin ve tükenmişlik sendromu yaşayan, ezilen üst yöneticilerinizin Aziz'i,

Rabbi Coco

Yazının fon müziği: neşeli bir halay olsun http://youtu.be/7YL8CFe7QYs

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder