İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

30 Haziran 2016 Perşembe

Okunmayacaklar Listesi-Kitap

Hello Blög,

İzleklerden isteklerle devam ediyorum yazılarıma. Projenin son fazı tamamlandı(böyle faz maz diyorum havalı olsun, uzay istasyonunda çalıştığım belli olsun istiyorum, çaktırmayın). Bu sabah itibariyle korkunç bir baş ağrısının geçmesini bekliyorum, 06:30'da yapılan görüşmemiz katılımcıların gecikmesi nedeniyle sarkma ile başlamış oldu. Bitirdikten sonra alttaki AVM'ye indim, hatırlatın da bir ara geri bildirim verirken dikkat edilmesi gereken 34 şey başlıklı bir yazı yazayım.






Sevgili okuyucu, sen n'aber yea?

3 yaşından beri kitap okuyan bir tip olarak, ayrıca gösterişi seven adi bir pislik, beyaz yakalı olarak en kolay yapabileceğim şeylerden biri, muhteşem kütüphanemi sizlere açmak olacak. Görsel +simge sezer 'den geldi, istek @kulaklarikupeli' den geldi. Şöyle;

Okurken sıkıntıdan öldüğüm, halıyı yediğim ama inadımdan da okumaya devam ettiğim yazarlar ve asla okumayacak şekilde uzak durduklarım, favori olmayanlarla başlıyorum.


  1. Orhan Pamuk kitapları, 2000'lerin başında bir kitap okumuş bir daha yaklaşmama kararı almıştım, yıllar içerisinde bu kararı unutup yanlışlıkla Masumiyet Müzesi'ni alıp tuğla kalınlığındaki bu güzide eseri okurken bir aydınlanma anı yaşamıştım. Damn it!
  2. Elif Şafak kitapları, Güneş'ten almıştım o kitabı, eğlenceli bir kitaplığı vardı Güneş kızın, Artemis tipi. İşte morukcuğum aradan bu kitabı seçtim, seçmez olaydım. Yıllar sonra İK Zirvesi'nin kapanış konuşmasında sahnede izledim ve içe doğru bir kara delik olup çöktüm-enerji temalı yılda yani hatırlayın Levent çok mutluydu. 
  3. Kişisel Gelişim serileri ruhlar, melekler ve bilimum öte dünya varlıkları ile kaplı zırvaları okumam. Meleklerle ölmek, meleklere takla attırmak, suyu öpenler, pozitif bilim ve meleklere günaydın diyen kadınlar ve daha niceleri. Sevgi içimizde gibiler. Oşyo moyşo, Ferrari'mi sattım gördün mü?
  4. Küçüklüğümde / 10 yaş itibari ile bu tip kitapları okuduğum için beni mutlu etmiyorlar, kişisel gelişemiyorum. Özellikle Türk kökenli yazarların yazdıkları öldürücü, beyin hücrelerim yanıyor. 
  5. Asla ve asla okunmayacaklar arasında; Metin Hara, Gülben Ergen, Aykut Oğut(bak bu adamı annemin yıllar önce bir kadın kuşağı programında görüp almam için ısrar etmesi ile okumuştum aman aman) falan var. Yemek kitabı okurum daha iyi, ezan okunurken ölü taklidi falan yaparım o derece.
  6. Kapak tasarımı kötü olan kitaplar, renk, kaligrafi falan beni çok kötü etkiliyor yea. Kapağında imla hatası olanlarla içinde imla hatası olanlar... Kapakta soru soranlardan çok haz ettiğim söylenemez ama n'apalım...
  7. Akademisyenlerin iş dünyası hakkında yazdığı kitaplar. Elbette ülkemizdekilerin çoğu, ben sana vizyonsuzsun demiyorum, sen çok biliyormuş gibi yapıyorsun ama pratikte bilmiyorsun diyorum.
  8. İlişki kurtarma kitapları.
  9. Yine yurttaşlarımızın yazdığı koçluk kitapları.
  10. Hımmmm Sıla kitap yazsa onu da okumam gibime geliyor. 

Mediacat'ın hemen her kitabı logoya vesaire bakmadan ilgimi çekiyor bu ilginç, Optimist'in de ilgimi çeken kitapları yok değil, ama sevdiklerim sonraki yazılarda gelecek.

Pencere açık yoldan geçen bir adam başa geçer geçmez hemen Irak'ı yok edecek diye bir şeyler anlatıyor, Trump'tan falan mı bahsediyor anlamadım ki. Ya elbette kitap okuyun minnoşlar, evlilik programı izlimleyip çekirdek yemenizden iyidir. Aklıma geldikçe bu yazıyı güncelleyebilirim, kim bilir?

e-book, nook, kindle falan sevemeyen kahramanınız,

Coco the Librarian

Neredeyse yazının fon müziğini unutuyordum çocuklar; Bonga

18 Haziran 2016 Cumartesi

Kariyer Sırları-2




Let the fire burn beyaz yakalı. Bu yazı her yıl performans görüşmesi, kariyer planı yapanlara, moral motivasyon çöküşü, Dunning-Kruger yaşayıp da farkında olmayanlarla İK’dan haz etmeyenlere, küçükken dişi kırılanlara, komşunun oğlu ile karşılaştırılanlar, koca bulamayan kızlara, hep hakkı yenilenlere, bir sümüklü mendil gibi bir kenara atılanlara, odyometri testini geçemeyenlere, resim yapamayanlara, terfi zamanı hayal kırıklığı yaşayanlara ve merdivenden düşenlere gelsin. Yazı uzun diyenin ağzına uçan tekme geliyor. Herhangi birinin yazısını okumuyorsunuz, kendinize gelin ve dik oturun. IQ seviyesini yükseltmeye, bal dudaktan öpmeye geldim. OOOOOOOOoooooooo Öküzbaş Alyon da buradaymış. 

Hazırsanız başlıyorum, yıllar önce, bayağı eski…





Yıldız Tarihi 23400*23049*84*203945jwerjfwejı

07:13 sesle uyandırıldım, acayip sinirliyim, mesaj uyarısı. Neyse ki yıllar sonra akıllı telefonlarda uyuma özelliği çıkacak ve belirlediğin saate kadar telefonun ötmeyecekti, ölü taklidi yapabilecektin. 

Uyanmaya çalışıyorum, gece iyi geçmedi, uykum birkaç kez bölündü, kaşımın biri döküldü çünkü birlikte çalıştığım üstün zekalı 2 haneli iq’ya sahip yönetici(kıdemli işe alımcıdan bozma) stres dolu günler yaşatıyor. Duştayken arayıp 10K cv içinden 2345 nolu cv nerede falan diye soruyor, evdeyim gece yani, iş güç bitmiş. Tabii o zamanlar alışkın değilim böyle şeylere, herhangi bir konuyu bir kez konuşulup sonuca gidilmesi gerektiğini düşünüyorum, minnoşum ama gencim. 07:30’da servis gelecek, 25 geçe yataktan çıkıp 30 geçe full kostüm kapıdayım, hızlı olmakla ilgili sorunum yok. 

1 yeni mesajınız var.

Laertes: Şunlara ne yazayım?
Yeni geçtiği şirket, henüz bir yılı tamamlamış, SAP üzerinden kariyer planı, kariyer hedefi, bireysel performans, 1. yönetici değerlendirmesi gibi şeylerin olduğu fotoğraflar atmış. 

İlaç firmasında çalışan arkadaşım Bahar nedeniyle alışkınım, her yıl performans dönemi bu formlara türlü türlü süslü cümleler yazarız(m). Aslında çok zor değil ama kasar, amaç dünyayı kurtarmak, şaka şaka amaç çalışanın kendisi ile ilgili farkındalığı, yöneticisi ile hedeflerin belirlenmesi ve hemfikir olunması, ileriye dönük kariyer haritasını belirleme falan.

Koymaz olm bu tip şeyler bize, bizim annemiz evde ayağına dumble düşüren, onu acile götürürken de kariyer haritamızı çizmemiz gerektiğini anlatan bir kadındı. Çocuklar ben ölürsem sigortadan size bu kadar kalacak ama siz yine de kariyerinize odaklanın falan diyordu. Acilde tekerlikli sandalyeyi sürerken ağız üstü yere yapışıyordu sayemizde hatırlayın…Neyse too much information. 


Well well well(şeytani smayli),


Tüm çocukluğumuzu gözden geçirip bana yaptığı bütün gıcıklıkların intikamını alma zamanı gelmişti. 
Bu noktada hainlik seviyenizi gözden geçirin, 0’dan 10’a kadar bir aralığımız var. Ben über adil bir insanım, hiç kıskanç değilim mesela, çocukluğumuz boyunca da, ki ergenliğin de 32 yaşında bittiğini düşünürsek 1 kez hainlik yaptım. 
Küçüğüz, evde kimse yok neredeyse birbirimize uçan tekme atacağız, feci bir tartışma yaşadık ayrıca anlamsız, küçüğüm yaşımız tek haneli aloo ve ancak törpüm var. Nasıl bir kafaysa bizimkini susturmak için törpüyü alıp televizyonu çizdim, ördek gibi yüzüme bakıyor. 

-Sence kime inanacaklar? 

diye sordum, hiç şansı yoktu, zaten hareketli bir çocuktu, vukuatı çoktu, bahçe kapısını açık bırakıp dedemin kedisinin kaçmasına yardımcı olması, teyzem uyurken tırnaklarını kesmek-hayır manikür amaçlı değil, sadece itlik-müzik setini açıp geri toparlama bunun yanında fazladan vida ya da parçayı dışarıda bırakma ama bunun yalınlaştırma ile hiç alakasının olmaması, bisikletini kaybetme, antika bir vazoyu kırma ve yıllar içerisinde daha niceleri olacaktı. Ama o an için gerçekten ona hiç inanmayacak olmalarının verdiği hayal kırıklığı. 
Yıllar sonra evime gelip doğum gününü bilmediği Slav kökenli kız arkadaşına duvardaki tablolardan birini götürmesi ve benim eve hırsız girdiğini falan sanmam, arabayı pert etmesi, iş dönüşünde eve gelirken motoru ile benim bulunduğum arabaya çarpması, daha sayayım mı?
Ah, hatırlarsınız bir de İK çok rerörerörerö ve tiskiniyorum demesi. Lan, sen git de önce iki cümleyi bir araya getir, kısa dönem hedeflerim arasında burnumla blok flüt çalmak, kömür yemek, yangın merdiveninden yuvarlanmak gibi hedefler yazan bir insansın sonuçta. Elbette şaka yapıyorum, o benim kardeşim değil biz onu çöplükte bulduk. Aslında bütün bu anlattıklarım gerçekleşmedi çünkü benim bir ikizim yok, ben evlatlıktım, foster child’dım o yüzden hepiniz benim bebeklerimsiniz, porselen. Şu anda rüya görüyorum aslında siz de yoksunuz. 
Gözümün birinde yastık izi ve bulanıklık, sağlam olanın ışığında 
-1 saat içinde sana dönsem olur mu?
diyorum.
-Gün içinde olur, acele etme.
Oldu paşam. 

Yataktan aşağı iniyorum, yüzümü yıkıyorum, makyajı yapıyorum, üzerimi giyiyorum servisteyim. İşyeri evime 6 dakika uzaklıkta o da trafik lambaları yüzünden. Hayır bu size benden nefret etme hakkını vermiyor, hepimizin öncelikleri farklı. Ben balkonumdan görünen binalarda çalışmayı seviyorum(yıllar sonra beni bir tatilde eşek tepecek ve balkondan görünen bir plazada işe başlayacaktım lakin yanlış kıtada olacaktı ama bu başka bir hikayenin konusu). 





Neyse işte laptopun başına geçtim başladım yazmaya. Firmanın kurumsal diline, kurum kültürüne, bizimkinin kompozisyon becerisine uygun olarak seviyeyi ayarladım. Kamon man direktör yazılarını yazan bir tiptim, bunu mu uyarlayamayacaktım. 


O iş bende -_-


Bir beyaz yakalının hayatını, kariyerini harcamak için gerekenler; 
  • en önemlisi nasıl, nerede, ne kadar mutlu olacağı bilgisi, 
  • pozisyon için istenen yetkinlikler, bir sonraki pozisyon için gereken yetkinlikler,
  • şirket sayfasından vizyon, misyon, hart hurt, 
  • yıl içinde verilen sayısal hedefler, kpi bıdı bıdı,
  • bir çimdik iç müşteri-dış müşteri profili, bir tutam iş tanımı, 
  • işe alınırken Laertes’e vaat edilenler, söylenen yalanlar especially pembe olup şirketi öven ve kariyerinde hızla yükseleceğine dair zaman aralığı verilenler,
  • Laertes’in arada iş ile ilgili anlattıkları dolayısıyla kendi bakış açısından kahramanlık hikayeleri, karşılaştığı zorluklar, yapıştırdığı cevaplar, çatışma yönetimi varsa müzakere, ileri derecede çemkirme eğitimi falan.

İK kökenli bir prenses, bir profiler, bir yalancı, zeki, çevik ve gereken yerde ahlaksız şaka şaka minnoş diyecektim, ne demek öyle profesyonel yalancı falan ayıp oluyor bir daha duymayayım.

İç seslerinizi susturun, aile onurumuz söz konusuydu şalskjdşalskjdlşskdşalsdj yok be olm kimsenin umurunda değildi, daha önce de anlattım ebeveynimiz bizi her seçiş bir vazgeçiş, bir alışveriş bir fiş, alternatif maliyet bu İbiş diyerek büyüttü. Her ne yaparsa yapsın onunla gurur duyduk. Hayvan gibi bir servet yaptı, evet evet insan biriktirdi alsdkfjşalskdjfşlsdkf. Kendimi durduramıyorum. 
Neyse Weirdos, bazı yetkinlik isimleri yazdım, dedim “Bro bunlardan birkaçını seçebilirsin, minimal davranma, sanmıyorum ama mütevazi olma, uygun yetkinlik bulursan yapıştır.” yöneticinle antant kalmaya bak(ne sandın, öyle yeni bir şey öğrenmeden bu yazışma bitmeyecekti, kesin googledı bu kalıbı, antant ne be diyerek. Antant babandır yavru). 
O kısımda sorun yaşayacağını hiç düşünmüyordum ama bizimki 22 yetkinlik ekleyerek seviyeyi Allahuekber Dağları olarak belirlemişti, yöneticisi de aynı fikirde olunca mutlu son olmuştu. 

EK-1
Coco Maya dM: Sevgili Leo, dışarıdan benim gördüğüm senin müzakere becerileri tarafında biraz daha güçlü olduğun yönünde, networking de yüksek gibi 8000 kişilik sosyal ağın yanılıyor olamaz, satış ve pazarlama tarafında motivasyonun yüksek, sonuca olan odağın, hedeflerle çalışma, hedef yönetim, smart(zorlayıcı ancak ulaşılabilen hedefler belirleme) gibi bunun yanında bütçe kaynağını etkin bir şekilde kullandığını hatırlıyorum bir önceki işinde verdiğin örnekler ve XYZ bütçelerinin ve insan kaynağının yönetimi(zaman, insan kaynağının etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesi…) vb. bir sürü saçmalık yazdım.

Gelişim alanı kısmı kritikti dostlar, her fani gibi o da teknik eğitim tarafında gelişim alanı sıralamıştı, arkadaşlar, izlekler, yavru kurtlarım benim o pozisyon için kendinizi-davranışlarınızı, kilonuzu falan(tamam bu kısım zorlama oldu) geliştirip, farkındalığınızı arttırmanız, öküzlükten kurtulmanız beklenir. Mükemmeliyetçiyim yazmadı böyle bir şey yaptığında kafasına tuğla atacağımı biliyordu. Detaya bağlılık, iletişimde tek tip dil kullanıp verilmek istenen mesajı karşı tarafa geçirememe, değişim yönetimi, ekip çalışması bakın bunun gibi şeyleri yapıp yapmadığınızı bir düşünün derim. Yok canım elbette siz mükemmelsiniz ve hiç gelişim alanınız yok, o nedenle raporlarda kabak gibi işaretleme yapmıyorum.

EK-2 
Nerede olmalıyım?
1-2 yıllık kısa vadeli hedefler ve 3-5 yıllık orta ve uzun vadeli hedefleri sıraladım, elbette Director olacaktı. Peki sonra ne mi oldu? Hiçbir şey, bana Makedonya tatili dönüşü Makedon milli marşlarının olduğu bir cd getirdi ve doğum günümüzde beni kebapçıya götürdü, bunu dedem de yapardı, hımf. 

Eveeeeet bir yazının daha sonuna geldik, kah güldük kah ağladınız hırstan ama ne yapalım. Herkesin tuttuğu kendine, bu dönemde, her dönemde. Bu gibi konuları tek boyutta inceleyemezsiniz, iç adayın kaşına gözüne, kalçalarının yuvarlaklığına bakmaz yani, bilimsel yöntemlerle konuşuyorum. Ayrıca bu iş çalışanın sadece yöneticisinin fikrine, duygularına, yorumlarına bırakılamayacak derecede önemlidir, özen göstermezseniz felaket tabloları ile karşılaşmanız muhtemel ama kime söylüyorum tabii. 

Yazının fon müziği: Mary Mary’den geliyor benimle dans etmeyen kilo alsın Praise You

Antant kalanların tanrısı ,

Coco the Zeka Yükselten

Öperler



2 Haziran 2016 Perşembe

Kariyerinizdeki En Kötü Gün - Kuş Uçtu Beybi

Trafikteyiz.
Az önce bir ağaç bizi solladı.





Hayatının en kötü günü hangisi diye sorsalar ne cevap verirdin?
Hayır hayır, benim şu anda trafikte sıkışmış olmam değil, kemerim takılı, direksiyonda şoför var, türlü türlü saçma müzikler dinliyoruz, yağmur var. Nem olmadığı için mutluyum hatta yıllar sonra 2016'dan bahsederken muhteşem bir yıldı, süper yağmurlar yağıyordu diyecektim. Baharı bahar gibi, serin ve yağmurluydu, kışı da kış gibiydi, yıllar ve yılllar boyunca ıslanmamak için ultra süper ötesi yağmurluklar, gocuk, şemsiye kullanan ben boş zamanlarımda ve özellikle eve yürürken sırılsıklam olmaya dikkat ettim. Bol sümüklü bir yıldı ayrıca diye de eklemeyi planlıyorum.
The Autistic Gardener diye bir şey izledim dün şapşahane bir olay. Otistik insanlar(5 amatör otizmli bahçıvan) ağırlıklı genç, İngiltere'de tabi bahçe yapıyorlar, ekibin başındaki tasarımcı tip pembe saçlı ve Asperger Sendromu var, mükemmeli bulana kadar durmuyorlar. Konuya geri dönüyorum.

HAYATININ EN KÖTÜ GÜNÜ
Mmmh, profesyonel anlamda tabii. Yoksa aşkını kaybettiğin gün, ailenden birinin öldüğü gün, 4. seviye kanser olduğun günden bahsetmiyorum. Avustralyalı bir kadının yazdığı kitabı nihayet bitirdim, kitabı bir İK zirvesinde Fazıl Oral'ın tavsiyesiyle almıştım, basılı formatta bulamadığımdan 2 yıl sonra e-book olarak alacaktım.
Kitabın adı mı? Ölmeden Önce En Çok Pişman Olduğumuz 5 Şey. Terminal hastaları ve pişmanlıkları için bir güzelleme, ara ara sümüklerim akarak okudum. Dünyadaki yerini, anlamını, varlık amacını falan anlamaya çalışan faniler olarak salınıyoruz işte. Hazırsanız başlıyorum, siz zannediyor ben kendi kendimle röportaj yapıyorum, evet öyle;

-Kariyerinizdeki En Kötü Gün?
+ Bir danışmanlık firmasında çalışıyordum, müşteri tarafındaki kontak/ İK Müdürü hafta sonu mühendis görmek istediklerini söylediler, adayı Ankara'dan davet ettim, organizasyon bilgilerini hem adayla hem de müşteri firmadaki yönetici ile paylaştım. O güne kadar pürüzsüz işleyen süreç o gün saçma bir hal aldı. Taşınma nedeni ofiste eşya topluyorduk, ne kabus, bir daha asla taşınma arefesinde olan bir şirkette çalışmadım hatta bir adım ileriye taşıdım olayı cumartesi günü ofise gitmeyi gerektiren herhangi bir işte de çalışmadım. Çocuklar insanlar prensipleri için yaşar ya da gevşemek için kişisel gelişim eğitimine katılır.  Kazara ofiste olduğum için asistanın masa telefonuna aktardığı aramaya cevap vermek durumunda kaldım, lan bir de olmasam... Aday Ankara'dan gelmişti ve kapı duvardı, görüşeceği yönetici kıçında pireler uçuşurcasına yatağındaydı ve görüşmeye gitmeyi düşünmüyordu. Bina üzerime yıkılmış gibiydi cep telefonundan müşteri ile görüşürken masa telefonunda adayı bekletiyordum. Müşteri her zaman haklı mıdır? Ya lütfen git sıvı çimento iç ve öl. O güne kadar kusursuz işleyen süreçler ve iş çıktıları çıkaran ben, Coconut, adaya doğruyu söylemek ya da söylememek noktasında arafta kalmıştım. Kadındaki rahatlığı görmeniz gerekiyordu, mail gelmedi diyor, ulaşmadı. O_o Daha sonra bir sektörel dergide röportajını okuyacak lanetler yağdıracaktım kendisine, biliyorsunuz lanetlemek bizde bir devlet geleneğidir.

-En Gurur Duyduğunuz An?
+ Ödül aldığım an değil ya da direktörün röportajını yazdığım an da değil. Neredeyse mükemmele yakın bir işe alım süreci tasarlayıp 1,5 yıl boyunca üzerinde çalıştığım o efsane yıl. 0 turnover, yöneticilerin görüşmede burnunu ve bacak arasını karıştırdığı günlerden medeni bir şekilde işe alım görüşmesini tamamladıkları bir zaman aralığı, yöneticiler mühendisti.

-En Zorlayıcı Görev?
+ Birçoğu buna işten çıkarma görevi diyebilir, evet duygusal olarak da operasyonel anlamda da zorlayıcıydı. Bir de bunu toplu işten çıkarma olarak yaptığınızı düşünün, planlama yaparken etkili ve verimli olmasının yanında alternatif senaryolar çalışarak mevcut personelin size dalması halinde otel güvenliğinden en kısa sürede yardım alabileceğiniz oturma düzeni falan.

Hatırlarsınız benim Laertes isimli bir ikizim vardı, kendisi İK ve İK'ya dair hiçbir şeyden hoşlanmaz, inanmazdı bir de. Ezberlenmiş cümleleri vardır, anlayamazsınız falan der. Bir gün yine onunla otururken bu saçma sapan tiradı dinlemek zorunda kaldım. Yetenek yönetimi, değerlendirme merkezi falan konuşuyoruz çünkü kuzenime işe alım yaptığımı ve cv'sini bana göndermesini söylemiş, ben de minnoş headhunt yaptığım günler geride kaldı falan diye konuşurken; olay bambaşka bir yere kaydı. Kendisinin bu kadar sık terfi alması, dolayısıyla yetenek havuzunda olması yine de yönetici inisiyatifine bırakamayacağımız bir süreç olduğunu falan anlatmaya başladım. Yetenekli bir çalışanı o kutucuktan alırsanız ne olur isimli kitabımla tüm süt ve süt ürünleri mağazalarındayım bebeksiler. Full itiraz default yüklenmiş olan kardeşim bir noktadan sonra şirketin içerisinde yetenek olarak tanımlanan kişilerin tek haneli yüzdeleri geçemeyeceğini yavaştan idrak ederken hala o işi yaptığını anlayamazsınız diye son bir hamle ile çemkirmeye devam ediyordu(yalan söyleyebilirmiş, marketing olayında cilalarmış, çapraz sorgulama işe yaramazmış, kişilik envanteri bıdı bıdı bıdı).
Danışmanlığını yaptığım şirketlerin hikayelerini gizlilik sözleşmeleri nedeni ile anlatamıyordum, bu benim için zorlu bir dönemdi ama en azından bu tip kişilerin kariyer yolculuğu ile ilgili benzetmeler yapabiliyordum,  örnek veriyorum yeteneklerin %3-4 aralığında olduğunu falan bir ilkokul bebesine anlatır gibi anlatmaya çalıştım. Kendisinin de bende olduğu gibi ilgi kaybı yaşama durumu vardı.  Nasıl olduysa birden bir epifani anı yaşadı ve ben de o havuzdayım dedi. Tanrımmmmmmm, o beni bu kadar muhteşem yarattın ama onu niye böyle yarattın??
Bir önceki işinde terfiler almaktan sıkılmış, başka bir şeyler yapmak isterken tazminatını da alıp ayrılmayı istiyordu. Şirketi organizasyon değişikliğine gidiyordu. İşte size sihirli sözcükler çocuklar, reorganizasyon, yeniden yapılanma, gradelerin değişmesi, iş ailesinin ebesini tersten görmesi falan. Burada kim devreye giriyor acaba? Huh??? Löpçük diye kucağına düşmüştü, şükürler olsun ki merhamete dair kırıntıları annemizden almıştık ama soğukkanlılığımız tamamen babamdandı, biri öldüğünde, kaza yaptığında, vurulduğunda, takla attığında, kanser olduğunda, işten atıldığında, 32 yaşına girdiğinde olayı şoka girmeden değerlendirebiliyorduk. Hemen avukatını devreye soktu, İK sizi zorlar unutmayın, şirket için en karlı anlaşmayı yapmaya çalışır, performans puanlarınızla oynar, size dava açacağını ima eder, yapmanız gereken belki de şirkete giriş ve çıkış saatlerinizi notere onaylatmaktadır. Önünüze koyulan her kağıdı imzalamayın kek gibi, bir bilene danışın. Neyse bizimki şanlı bir şirketten ayrılış, öküz gibi bir tazminat yetmezmiş gibi hayvani bir işe iade davası ile o macerayı sonlandırdı. Elbette bir İK Zebanisi tanıyordu. Yine de İK'ya inanmıyordu, minnoş ya.
SO işten çıkarmalar kolay değildir, up in the air izleyin, rahatlarsınız.

Bazı iş görüşmelerinde ve değerlendirmelerde size başarı ve başarısızlık hikayesi sorabilirler o nedenle bunları anlatıyorum. Düşünün üzerine biraz derim. Sadece başarılara odaklı bir görüşme deneyimine bakıldığında hayat damarlarından biri kopmuş demektir, saçmalamayın. 

- En Saçma Gün?
+ Bir başkasının adayına geri bildirim verdiğim gün, organizasyonun muhteşemliği sizi aldatmasın, ekipte herkes hata yapabilir. O nedenle hazırlık süreniz olsun, böyle happy path gibi, dar zamanda öküz gibi iş yapmamaya odaklanın. Genel olarak görüştüğüm adayların yüzünü unutmam, dramatik bir hikaye benimki, teknolojik bir zirvede adayı gördüm 2 yıl sonra, memnuniyetsizdi ifadesi zira gelişim alanlarından memnun kalmamıştı, kendi düşüncesine göre olağanüstü bir varlıktı... Neyse 3. aday geldi, şirketin İK'cılarından biri de orada, erken bitirmek için itelediler, yüzüne bakıyorum hatırlamıyorum, çok normal değil. Raporlar o sabah paylaşıldığından görüşme öncesi kontrol etmek gerek, zaman kısıtlı bakın neler oldu, aday tepkili bir şekilde girdi içeri, küskün. Gerçekler yüzüne kürek gibi çarpmış, acme örsü gibi kafasına inmiş. Giriş kısmını atladıktan sonra ne mi oldu, rapora bakıyorum bakıyorum bakıyorum, oha bu raporu ben yazmadım, bu kalıplar benim değil. Benim yazdığım raporlarda nötrlük hakimdir. You fakin' idiot, asistanlar da hata yapar isimli bölümümüzün sonuna gelelim. Yapmadığınız bir görüşmenin geri bildirimini vermeye çalışmayın, efor kaybı, aday kanıtlarını sunuyor her şey havada kalıyor, sen belalı ben sevdalı.

- En Uygunsuz Çıkış?
+ Sigorta backroundlu bir danışmanlık şirketi kurucusunun fazla sallaması nedeni ile argümanlarını çökerttiğim gün. Böyle satış olmaz, 120 yeni mezunu işe alabileceğini söylüyordu ve yalan söylüyordu. Butik işlere ve minimalizme inanırım, yalancıları sevmem, zamanım değerli.

- En Fantastik İşe Alım Hikayeniz?
+ Finansal pozisyonlardan biri için adayı davet ettik(Bölge Asistanı etti) adayın ikizi görüşmeye geldi onun yerine, bölge müdürü ona aşık oldu ve işe alındı.

- En İllegal Durum?
+ Bölge yöneticisi SGK girişi yapılmayan adayı ofiste çalıştırmaya başlamıştı, bunu görünce genel müdürlüğü arayıp haber vermek istedim beni görüşme odasına tıktı, literally man, çıkmama izin vermedi ve 17:30'a kadar art arda aday gördük. ASdşslkdşaslkfidlfki kimse bana enteresan tiplerle çalışıyorum demesin.
+ Bir tane daha var, GM hıyarı İzmir'deki asistanın çok düzgün bir profil olması nedeni ile kovulmasını talep etti. Eyyorlamam bu kadar.

- En Keyifli Gün?
+ Blog yazılarından birinin yönetici tarafından tüm ekiple paylaşılması, evet evet yazıyı yazanın ben olduğumu bilmiyordu.

-En Şutlandığınız Gün?
+ Projenin sona erdirildiği gün, ilk işim, ibranameyi direktör imzalatıyor, imzamın çok güzel olduğunu söylüyor Cumhurbaşkanı gibi, ben de duramıyorum ve yabışdırıyorum onun için kırmızı dolma kalem vermeniz gerek bir de yaverim olmalı.


Cv'yi güncellemek için ideal bir gün. Kariyerinizdeki en kötü gün henüz yaşanmamış olandır diyorum, iş arkadaşınızın ölmesi ve onun ölüm duyurusunu atma görevi falan anlatmıyorum sonra ağlıyorsunuz.

Kıdemli Uzay Düşünürünüz,

Coco Comet

Yazının fon müziği: Alice Cooper- Hey Stoopid