İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Bir Cümle ile Kitap Özetleme Sanatı

 Dostlarım! Romalılar!!! şu görmüş olduğunuz ajandalar dolusu çalıştım. Önce HR KRO yazdım, sonra kıkırdadım, imzayı da öyle atayım da kendime ilk kro diyen ben olayım, prenses dediğim gibi... Kitabın imzalarını da bu şekilde atayım. Malumunuz 5 günlük bir tatilim vardı, bir yerlerden başlamam gerekiyordu. Neredeyse yaz sona erdi sonbahara geçiyor gibiyiz ama benim evde hala bahar temizliği sona ermedi. Nihayet hn. operasyon geçirdikten sonra 2 yardımcı ile çalıştık çok memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim, yollarımız ayrıldı. Yoğun bir dönem geçirdiğimden bu iş için farklı birini aramaya vakit ayırmadım, o kadar işe alım yapıp sonra eve yardımcı seçmek de güzel bir kafa inanın. Haftanın 3 günü zaten evde yoktum, ev-otel-ev üçgeninde zamanınım büyük çoğunluğu yolda geçiyordu. Dağınık biri sayılmam, aslında ne nerede çok iyi hatırlarım, eve biri girip tabloyu duvardan alınca, şemsiyenin yerini değiştirince, temizlik yapınca falan anlıyorum. *swh ne dağınığı be, süper bir düzenim var, öyle kaosun içinde düzen diye zırvalamayacağım, hatta daha ileri gideyim arada tipler görüyorum arkadaşlarım da kendilerini bu şekilde tanımlamayı seviyor. 

Dağınık insan zekidir, ne güzel bir züğürt tesellisidir. 

Masam falan minimalistti, laptopu yanıma aldığımda masamda biri gelip yeni işine başlayabilir durumdaydı. Hatta bununla ilgili olarak bir anektod aktarayım, mühendis yoğun bir organizasyondayım yan masada Gür var, Kalite ıvır zıvır İş Muhteşemliği gibi bir görev tanımına sahip. Gür, adeta o işi yapmak için yaratılmış,  hafif nevrorik bir pinçik obsesyon falan detaylarda kendini bulan, ufak hatalardan beslenen bir kişilik, o masaya taşındığı gün benim için değişik bir dönem başlamıştı. Ön panele fotoğraflar, takım mottoları, fantastik karakterler yapıştırarak başladı, sonra fosforlu post-itler, sonra peluş oyuncaklar, tanrım, 2 saat sonra taşınmayı bitirdiğinde sol tarafımda gürültülü bir şekilde geliyordu bir enerji. Hani Stephen King romanlarında kötücül bir güç gelir ya üzerine doğru kahramanın öyle bir şey, hani Frodo'yu bir örümcek ısırıp felç indirmişti ya, hah işte o haldeydim.
Televizyon izlemiyorum ama bu ara evde ses olsun istediğimde fonda hep ses açık, şu anda Melody Gardot çalışıyor so yazının fon müziği belli. 
Daha sonra ortak kullanılan rafın /iki masanın ve flu pleksi panellerin arasında yani/ içine kitapları koymaya çalıştı ama 2 raf var benim kitaplarım var, "Canım sen şuradaki dolaba koyarsın bunları." gibi abidik bir cümle kurdu. Canım mı? Bana? Bihter'e?? Yooo koymam, eğer istiyorsan kendi dolabını kullanabilirsin Gür dedim kulaklıklarımı taktım, lanet olsun ya açık ofisten, ofiste sıkılan parfümlerden, yüksek sesle dinlenen müziklerden bıkmıştım. Artık beni kendi ofisim, mini barım, arada tekme atmak için armut koltuğum olmalıydı. Bir sonraki işimde armut koltuğa kavuşacaktım ama bu başka bir hikayenin konusu. 

Kitaplar konusuna gelince ona bir rafı verdim haliyle, tamamıyla onun olması söz konusu değildi, komik olmayın. Kitaplarım karşımdaki ile beni ayıran yegane şeylerden biri, hah, baksana sen bana, biz seninle aynı şeyleri okumuyoruz tamam mı, benim kitaplığımda beyin ile ilgili cool şeyler var, senin gibi prosedür okumuyorum, yok gemba, yok yalın bilmem ne onların hepsini okulda okudum zaten.

Gür ile sorun yaşamadım, benim kadar sadeleşmeye çalışan bir insanın yan masa arkadaşı gürültücü ve dağınık ve görsel kirlilik konusunda motivasyonu yüksek biri olunca ilk etapta rahatsız olmuştum. Bir de emrivaki olayından hoşlanmazdım onunla ilgili olabilir. Daha sonraları çalışırken oyunlar oynamaya başladık,  ekrana bakarken vay efendim en zayıf yönü X olan süper kahramanlar yok efendim kitap özetleme ama bir cümleyle falan derken bir gün, twitter'da bloggerlar ile bu tip bir oyun oynadık. Ya yıllar önce diyorum alo, 3 kelime ile kitap özetleme sanatı;

Kutsal Çemberler: Yolun ruhu vardır
Fight Club: Adamlar sürekli dövüşüyor
Twilight: Parıldayan vampir yapmışlar
Milyon Dolarlık Dersler: Kötü yönetim batırır
Tam Benim Tipim: Kaligrafi öğrenin, öğretin

Oyunun hızı Çiçek Abbas'ın meşhur atışma sahnesi gibi, tereddüt eden ve 3 kelimeye ulaşamayan yanar. 
Haliyle taşıdım kitapları, bir kısmı

O ofisten de taşındım akıllım

Elbette bu kitapları seviyorum ve bağışlanmayacak

Favori kitaplarım burada değil, hepsini paylaşamaya kalksam gigabaytlarınız biter. Haydi öperler, yıl sonuna kadar bunların hepsini okuyun, yazılı yapacağım.

Bir özet geç lan p.ç bölümünün daha sonuna geldik.
Esen kalın.

26 Ağustos 2016 Cuma

Adını Doğru Yazabiliyor!

Aman Tanrım.

Demek adını doğru yazabiliyor. Tek yeteneği adını doğru yazabilmek olan insanları üzdünüz.
İşe Alım Profesyoneli olduğum zamanlardan geliyorum.
Merhaba, ben Coco. Galaksinin en Minnoş İşe Alımcı'sıyım.

Aday bakış açısıyla yazdığım yazılar oldu, İK şapkası ile yazdığım yazılar oldu bu kez teyze modunda yazacağım, darılmaca gücenmece yok.
Evladım, herkesin kuşağı kendine. CV hala geçer akçe. Sosyal medya hesaplarınız, fenomenlikleriniz, banka işe girişlerinde KKB'leriniz(Kredi Kartı Merkezi'nden sicilinize bakılıyor akıllım, yani kurumsal kredi risk falan), referans check yapan şirketlerden alınan danışmanlık ve karbon ayak izleriniz...
Kabak gibi gözüküyorsunuz, bıraktığınız izleri takip etmek, 1-2 stalk hamlesi ile profilinizi çıkarmak o kadar da zor değil.
Şirketle kurduğunuz ilk kontak ya attığınız tweet, ya mail ya da portallardan başvurduğunuz CV, ilan olayları ya da referans yolu ile. Beyin Avcısı tanıdığınız varsa o da olur. Baba parası ve aile serveti yiyenler kapsam dışı.

Bir banka için alım yapıyoruz o zamanlar ama nasıl bir amelasyon, best practice bir grubuz, İtalyanlar geliyor, İngilizler gidiyor. Bir test merkezi ile çalışıyoruz. Kişilik envanteri 4 yıl üzeri deneyime sahip kişiler için ve pozisyona bağlı olarak yaptırılıyor. Genel yetenek, görsel hafıza testleri falan da var. Baz puan var, onun altında kalanları kart satışı için bir süre marine ediyoruz. Fire yönetimi gibi düşün, ön lisans bölümlerinden mezun olması ve skalanın altında kalması yeterli. Deli gibi gezecek. Belki üstün performansı ve lisans diploması ile genel müdürlük pozisyonlarına geçebilecek ama sistem onu min 4-5 yıl sahada kullanacak. So diplomanız bir bölümü bitirebildiğinizi gösterir. O nedenle sadece adınızı değil okuduğunuz okulu ve bölümü de doğru düzgün yazın. Maillerinize doğru başlık tanımlayın, cc'yi bcc'yi iyi ayarlayın, mailde hatalı sözcük kullanmayın.

Elon Musk işe alım, yetenek bulma ve hızla şirket bünyesine katma noktasında oldukça hızlı, sabırsız, çeviklik olayı über. Talepkar bir adam, Space X ekibi kendisini ve projesini tanrısallaştırmış durumda. Çalışması zor bir tip, kullanılan terminolojiden tut(herkesin aynı kelime gruplarını ve kısaltmaları kullanmasını talep ediyor mesela), maliyetlere, rakiplerle ilgili bilgilere dair sürekli mail atıyor. Mailller konusunda hassas olduğu kadar yazım dili konusunda da hassas, bir gün pazarlama kökenli bir beyaz yakalının mailde yaptığı virgül hatası yüzünden anında şutluyor. Alıntı yapalım;

"Birini kovmak için ne kadar uzun süre beklersiniz, "keşke daha önce kovsaydım" diyeceğiniz kadar."

İster ofis içinde ister ofis dışındaki aktivitelerde çalışanlarından daha fazlasını ve daha iyisini yapmalarını istemeyi bırakmıyor. E bu güzel tabi, potansiyel de potansiyel.

Disleksik değilseniz diğerlerinden daha önde değerlendirmenizi sağlayacak olan şey CV. O nedenle lütfen kelimeleri doğru yazın.
Bir işe alımcı duruma göre sizi lokasyondan, mezun olduğunuz okuldan, bölümden dolayı eleyebilir daha cv tarama aşamasında yapar bunu, acımaz bile, acımasına gerek yoktur, sizin acınılmaya ihtiyacınız da yoktur, iş dünyası, anne-babanız değil onlar. Buna istenirse- şirket kültürüne bağlı olarak- doğru düzgün anadilini yazamıyor olması nedeniyle de eleyebilir. 75 yıl okul okuyorsunuz ya.

Görüşmeye davet edildiğinizde de ne olur yaptığınız işleri anlatın, belirgin bir şekilde, böyle anlaşılır tane tane oldu mu?




Yazının fon müziği görselden de anlaşılacağı üzere...

En kalbi duygularımla,

dahi anlamındaki de Medina


24 Ağustos 2016 Çarşamba

Liderlik

Igy Pop I am a passenger dinliyorum, yolculuk yaparken bir yandan yazıyor bir yandan ayağımı sallıyorum. Evet yazının fon müziği belli oldu.
Aklıma fucked up moment'lar / büyük kaybedişler, yanlışlar, hayatımda beni etkileyen kötü çocuklar, dark side bebeleri, sevdiğim villainler geliyor anne.
Liderlik konusu güzel, mis, akmaz kokmaz(yalan, balçıkta yürüyor gibisindir).

BEN Coco, HEPİNİZİ LİDER YAPIYORUM.

Komiklik yaptım, elbette inanıyorsanız siz de lider olabilirsiniz ancak bunun için üzerinizde baskı hissetmenizi istemem. Ben liderin zeki, çevik, erken uyanan, fit (şeytani smayli), paylaşımcı ve ulaşılabilir olanını severim.
Artist: Burak Ağdemir
Daha çok askeri kademe ile aklıma gelen bu kavram yıllar içerisinde, siyasi liderler, STK liderlerleri, şirket liderleri falan diye kategorilere ayrılacaktı. Bağlılık ve coşku ile birinin peşinden gitme konusunda tam bir duygu öküzü olan ben sözleşmelere ve belirli dönemler için yapılacak iyileştirmelere odaklanacaktım.
Lider olarak konumlanmış insanların sahne davranışları ile şirket içi davranışlarını gözlemleyecektim çünkü bu dünyaya beni atan babam Odin bana lanetli bir observer yeteneği vermişti. Elbette bazı konuşmacıları çok seviyorum.

Lider dediğimiz özel insan yavrusu, en asil duygunun insanı, açıklıkla hatalarını kucaklayan, etkisinin farkında ama sıradan bir şirket çalışanı gibi tüm kuralları takip edecek, misyonu kristal berraklığında diğerlerine anlatacak, insanlara esin/ilham vermek için konuşacak, elini taşın altına koyacak çünkü solucanlarla oynamayı sever, yön belirleyecek, yol gösterecek, güven verecek, vizyon falan var mesela, motive edecek(alfa kurdu mode on)(saçmalamayın kadın liderler için de kullandım), her yerde lider yaratmaya odaklı, inisiyatif aldırıyor, esnek davranma konusunda rol model, aman Tanrı'm o da ne! karar süreçlerine organizasyon piramidinin en alt basamağındakileri mi dahil ediyor, oowwww yesssssss.





Uyandınız mı? Uyandıysanız devam ediyorum.

0 noktasından en tepeye kadar herkese aldırılan eğitim başlığı: İletişim. Strateji ve uygulamayı birbirine yapıştıran tutkal, olmadı Horosan Harcı.

LİDERLER HER YERDE, KENDİ EKİBİNİZDE LİDERLER YARATIN AKILLIM

Vakti zamanın Napolyon ve Prusyalılar savaşıyormuş, Jena'da savaş sisi olmuş kaybetmişler. Prusyalılar konuyu masaya yatırmışlar yeaaaa biz niye daha farklı organize olamadık ve idare edemedik diye. Oysa ki aynı savaş sisinde Napolyon'un orduları bunların ağzını burnunu kırmış, mafetmiş(mahvetmiş). Hımmm anlamışlar ki Napolyon'un askerleri savaş alanında daha seri ve yaratıcı hareketlerle Prusyalılara dalmışlar. İnisiyatif almışlar diyorum akıllım, bu hız da üst kademeye sormaya gerek durmadan hareket etmeleri ile alakalıymış. Bireysel çalışmışlar ama sinerji falan, minel bireysellik ya.
Sonuç yıllar içerisinde alt kademelere liderlik eğitimi verilmesi ve kurumsal hayatta sizlerin de liderlik eğitimi almasına olanak sağlamış. Aradan geçen yıl sayısı 206, geçmişler olsun.
Bu bizi nereye getiriyor, çerçevesi belirlenmiş alanlarda serbestçe hareket edip olağanüstü iş çıktıları elde ettiğimiz masa başı işlerimize elbette. Madde imi kullanarak klişeye bir övgü yapmak isterim, buyursunlar;


  1. Ben istiyorum ki istediğin şeyi elde etmek için ayağa kalk, yürü güneşe,
  2. Liderin olarak kabul ettiğin o kişi, hatta sırf o var ve yöneticin olacak diye kabul ettiğin işinde misyon, vizyon, master plan falan pürüzsüz ve net bir şekilde seninle paylaşılsın. Sadece seninle de değil şirketteki tüm umpa lumpalarla. 
  3. Muğlaklık kötü, bakın pazarlama direktörü Ece'den reklam filmi için hazırlanmasını istemiş, bu zavallıda verdiği sınırlı bilgi ile bir taslak hazırlamış 3 hafta sonra buluşmuşlar. Ece durur mu yapıştırmış sunumu, yardırmış, yardırmış, yardırmış. Direktör "Sen çok yanlış gelmişsin, benim istediğim bu değildi." demiş. Bre haydut, madem istediğin daha farklı şeyler vardı, neden bir önceki toplantıda o kapsamı belirlemedin, çerçeveyi çizmedin ve sevgili Ece embesil gibi yaratıcı süreç çalıştı. Zaman maliyet ödemesi yapacak kadar zengin misiniz?
  4. Değerler, etik, gotik gibi kavramları halka indirmeli by Lider, aynı dil konuşulmalı(sesli düşünüyooorroom).  
  5. Ekiplerin birbiri ile konuşmalarını sağlasın, motive etsin, asansörde asansör cümleleri kursun, yemek sırasına girsin, her sabah herkese günaydın desin, mesela benim çalıştığım eski CEO beni -5'teki kargoya götürmüştü, minnoşluk ya. 
  6. Belki de kişileri yönetmek yerine liderlik etmelerini sağlamak, evet evet sağlamak için adım atsa, özgüveninizi desteklese bence bunu yapabilir çünkü bazı profillerin yönetici tarafından desteklenme ihtiyacı olduğunu envanterde görüyoruz. Bu çok bilimsel bir gerçek. Kötü şaka yapan liderler ayağından vurulmalı bir AT gibi sonra da sucuk yapıyorlar onları. 
  7. Doğru insanları seçsin, geliştirsin, beslesin, büyütsün ve elde tutamıyorsa lütfen ekosisteme kazandırsın. Benden Sonra Tufan diyenin kaynanası ölsün. 
  8. Diğerkam olmayı falan anlatsın, bu kişisel isteğim ama bu başka bir yazının konusu. ü
  9. Çalışanlara kendilerini hikayenin bir parçası olduğunu hissettirsin. 
  10. İnsanların ufuklarını geliştirsin, Olay Ufku'na atsın onları. 

İnanmak isteyen insandan daha aptal bir şey yok şu hayatta, ek olarak tamamiyle dürüstlüğü kaldırabilecek beyaz yakalılar da yok. Modern toplumda insanları yönetebilmek için askeriyenin aksine daha incelikli iletişim yöntemleri kullanmalısınız, öyle emir komuta yemiyor. Sonra vay efendim mobbingler, depresyona giren ekip üyeleri, istifalar, ambulannnnsssssssss. Bitiriyorum, elma yemem lazım, kendinize lider davranın.

Hangi liderin yanında olacağına karar veremeyen kahramanınız,

Coco the Liderbozan

14 Ağustos 2016 Pazar

Harikulade İşyeri İsimleri

Ohooooooooo


3 kahve Elf Krallarına, 7 kahve  cücelere...




Savaşma gel sen altın al


Armutlu İskele'de solda, bunun armutlusu var mı diyenler için;


Köylüsünüz,


Devam, 

Olur,




Bitti. 






7 Ağustos 2016 Pazar

Yönetici Oldum Boyum Uzadı

Hoooooopp! Mecnun!



1-2-3
Önce anlaşalım.

Merhaba Yönetici, Sektör 7'ye hoş geldin. Ağız tadıyla fantastik birim yarattırmıyorsunuz yahu. Çok zeki varlıklarsınız, üst akılsınız diye hemen konuya giriyorum. 

  • Hepinize yetecek kadar yönetici pozisyonu yok.
  • Hepiniz direktör ya da müdür olmak zorunda değilsiniz, tekrar edeyim en iyi ikinci adamlık denen kavram müthiş.
  • Sizden sonra kimleri yetiştirdiğiniz, ekiplerinizden kaç yönetici çıkarttığınız önemli.
  • İnsanların nadiren değil, çoğunlukla, sıklıkla üst düzeyde verimlilik göstermesine neden olursanız ölmezsiniz. Gelişin & Geliştirin--> merhaba bu yeni modülümüz, butik olarak hazırlandı, eğitimin hocası benim şldknfvşladnkvfşldknfvaşldnvkf şaka yaptım.
  • Tiran olmayın, yolu tıkamayın, bilgi akışını kapamayın.
  • Bulunduğunuz ortamda terör estirdiğiniz oluyor mu? Ekibiniz siz nasıl olsa son kararı vereceksiniz diye kapasitelerini kullanmaktan çekiniyor mu? Hiyerarşinin getirdiği çarpık gücünüz, şirket merdivenlerini 3'er 5'er çıkarken diğerlerinin fikirlerini öldürmenize neden oluyor mu? Aç karna kolonya içebilirsiniz. 


Geçen aylardan birinde(kış) bir arkadaşım, çok yakın bir arkadaşım biliyorsunuz yakın arkadaşlarım da var benim(ilk çemberde 762 kişi var, hangisi olduğunu söyleyemem), denetim kökenlidir, rapor mapor, OD, change management, bütçe, ebidta bilir kendisi. İşte o arkadaşım limitli yöneticisinden azar işitti, sektörde 8.yılı falan. Abi azar nedir ya, oha. Konu teknik, onu başka bir zaman anlatmayı planlıyorum, ağırlıklı İK hikayeleri anlatıyorum ki aslında o kadar da toz pembe hayatlar olmadığını görün. Haliyle 360'da döşemiş bizimki, "Karar verici olarak yalnızca kendini odağa koyması nedeni ile işi sonuçlandırmak yerine süreçlerin son halini onunla paylaşıyorum, geri çekiliyorum ve düşünme işini kendisine bırakıyorum"... Tarzında cümleler yazmış, Nuriye Hanım şok! Yapmayın bunu, işi yönetmek ile kişileri yönetmek arasında büyük, bümbüyük farklar var. Detay odaklılığı abartıp mikro management'da boğulan nice koçyiğit tanıyorum, yapma arkadaşım. Neyse arkadaşım çok tatlı bir yere yönetici olarak transfer oldu, hem de İK'cı, sektörü bana çok uzak.





Kendi yönetim ve iş hayatı gerçeklerinizle yüzleşmek bu kadar zor mu?

Rol çatışması yaşamam, çok iyiyim dercesine büyük cümleler mi kuruyorsunuz, ekipten bilgi saklama huyunuz mu var, boyunuz mu kısa, anneniz size küçükken terlik mi fırlattı?
Attan mı düştünüz benim gibi?
Anda kal, burnunun ucunda nefes al, hafta sonu doğayla başbaşa kalıp serpme kahvaltı ye, balık tut, ekonomi haberlerini karıştır, golf oyna, arkadaşlarınla gıybet yap... Dünyayı keşfetmek, her yeni gün yeni bir şeye şaşırmak zor değil, inan bana. Çocuksu merakımızı korumakta zorlanıp, şekillenip, hayallerimizi özgür bırakamıyoruz sonra abidik gubidik haller. 
Yönetici seviyesine geldiysen ya da potansiyel yönetici adayıysan, yetişkin bir birey ve şirket çalışanı olduğun için asgari şartları taşıman bekleniyor. Elbette benim gibi biri senin gibi biri ile görüşürken, sözcükleri ekonomik kullanmaya ve senin aklının bulanmamasına odaklanır. 
Beyin boşlukları tamamlamaya çalışır, ara ara hikayeler uydurur. E benim aklıma gelmiyor, sorular çok zor gibi bir cevap yerine, biraz daha basitleştirir misiniz, örnek verebilir misiniz diye sor, senin şirketin o koltuğa oturan personelinden deneyimlerini paylaşabilecek kadar iletişim yetkinliğine sahip olduğunu düşünüyor.

360 sonuçların iyi de, bana mı iyi? Yöneticinden yıl içerisinde neden geri bildirim talep etmedin? Ne demek bizde yok? E o zaman kendi güçlü yanların veya gelişime açık yanların hakkın bir fikrin yoksa ne yapmalıyız sence zeka küpü? (retorik)
Gelişime çok açığım, eğitimlere ve kitaplara inanmıyorum, y kuşağı falan bunlar yönetim trendleri, pazarlama araçları, iş yoğunluğu nedeni ile yüksek lisansı bıraktım... gibi cümleler duydum. Açık olman iyi, bunu anlatman çok çok iyi, burada beklenen, yapmış olduğun şeylerin farkına varıp, yönetici şapkası takma ihtimalin olan yeni unvanında bahsedilen konuları kariyer planına eklemen.

Çok şey istemiyoruz senden, valla! Biz diye konuşuyorum şirket, company nedeniyle yoksa benim zerre umurumda değil. Senin C-level yöneticilerin benim D-level yöneticilere geliyor, aralarında yetkinlik, liderlik, yetenek, normal, yangında ilk kaçacaklar sınıflandırması yapıyor, oradan konu predatorlara geliyor falan. Sonra biz seninle minnoş minnoş görüşme yapıyoruz, gelişim alanı, güçlü yön, sen gel biraz koçluk al falan noktasında karşılıklı sohbet ediyoruz.

Ne mutlu bana ya. Kaçanın anası(annesi) ağlamazmış, haydi kaçtım ben.
Öptüm bye.

Yazının fon müziği: Grace-U don't own me
Mezar taşıma: Zaman her şeyin ilacıdır fakat ya zamanın kendisi bir hastalıksa? yazsınlar.

Zamanınızın Prensesi,

Coco

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Görüşme Cinayetleri

75345. kez mülakat/ iş görüşmesi/ soru sorma/ değerlendirme/ seçme ve yerleştirme üzerine bıkbıklayacağım bu yazıma hoş geldiniz Sevgili İzlekler.
Sağlık kontrolü yaptıran futbolcu gibi bir o doktora bir bu doktora gittim, sonuç öküz gibiyim üzerinize afiyet lakin güneş ile olan sıkıntım ne yazık ki devam ediyor. UV bloke eden losyonlar, güneş kremleri, zart zurt solüsyonları falan kullanıyorum. 20'li yaşlarda saatlerce güneş altında kalıp bronzlaşan ben yani Eda Taşpınarımsı Coco de Medina artık bunu yapamıyor olmanın hüznü ile sarsılıyordum. Whatever yağarsa yağmur yağar deyip terasta gölgede bir vampir gibi oturuyorum.
Durum değerlendirmesi yapalım, konjonktür balçık gibi, piyasa b.k gibi, bankalar felaket, işsizlik ebesinin örekesi, 2 arkadaşım iş görüşmesine davet edildi, bana da 2 yeni proje geldi. Şükür, kozmos beni seviyor.
Koruda Talsemin ile buluştuk, tatilden yeni dönmüş, Pazartesi gününe kadar izinli ama telefonu susmuyor, hem müşterileri hem de ekibi zırt pırt arıyor, Whatsapp mesajı gönderiyor. Pazarlama ekibi klasik motivasyon çabaları gereği her bölgenin video çekmesine karar vermiş, onun ile ilgili, ödemelerle ilgili 6 telefon konuşması yaptı. Bu arada 2 yumurta, 6 dilim sucuk, 2 incir, 3 kayısı, bir tabak zeytin yedi ben şok O_o.
İzindeyken telefonunu açtığına mı yanayım, herkese yetişmeye çalışmasına mı, o anı yaşayamamasına mı bilemiyorum. Mesela Bayer'de bir arkadaşım çalışıyor öyle hafta sonu, bayram tatili ıvır zıvırda herkes ölü taklidi yapıyor. Çok güzel değil mi?

Biraz süsleyeyim de berbat bir işe alımcı olduğum belli olmasın



Konuya dönelim, bizimki tatil başladığı gün şehir dışına gitmeden önce bir iş görüşmesine katılıyor. Yönetici pozisyonu için, rakip firmanın İK'sı ile sabah saatlerinde bir toplantı mis, ta ki o uğursuz İK'cı kardeş ağzını açana kadar. Senin anneni eşekler kovalasın umarım, bir görüşmede yapılmayacak ne varsa yapmış(aha bu da başka bir yazının konusu olsun).

Bu yazı bir Kötü Yapılmış Görüşmeler Antolojisi olarak tarih sayfaları arasında yerini alsın(öfffff şiir gibi iş görüşmeleri yapın demek istedim ne var, sanki siz çok şeysiniz).
Sorun soruların direkt sorulması, politik olarak doğru değil de böyle löpçük diye, hassasiyetten uzak, hafif yargılar gibi, ağzı çemçük gibi yaparak, hakiki bir OÇ gibi, tuhaf tuhaf inme inmiş gibi, keto gibi mimikler yaparak, contempt yüz ifadeleri falan, karşıdakinin duygularını, ruh halini denklem dışı bırakarak sorma diyorum akıllım. Tüm adaylar otokontrole sahip olmadığı gibi tüm görüşmeciler profesyonel değildir. Geldiği ekole, aldığı aile terbiyesine, okul eğitimine, iletişim becerilerine ve şirket kültürüne bakmak gerekir. Kenara çekil kırsal, ben bir İK Prensesi'yim.

Minik bir tavsiye;

Soruları yumuşatın ve dolaylı hale getirin. Unutmayın cevaplar genel geçer olmayacak, geniş zaman kullanması, ideali ya da bir hayali anlatması sizin işinizi kolaylaştırmaz. Yetkinlik bazlı bir görüşme yapıyorsanız zaten önceden yapılandırılmış falandır, davranışa, o yetkinliği daha önce kullanıp kullanmadığına odaklanırsınız. Sonuçları ihtiyacı olan müşteriyi, iç müşteriyi, yöneticiyi bağlar, gelişim alanını tolere edecek kişiler belli.


Niçin bu kadar çok iş değiştirdiniz? Kötü bir soru bu, yapma, niçin falan, topluluk içerisinde parmakla gösterir gibi sakil durur. Onun yerine;
"Önceki iş yerinizden ayrılma nedeninizin üzerinden geçebilir miyiz?" gibi gayet minnoş bir giriş yapabilirsiniz. Bu bahsettiğim her seviyeye sorulmaz, sinyır menıcırlar bozulur böyle şeylere.

Yönetim becerilerinize ne kadar güveniyorsunuz bakalım?
-Bu kadar.
ya da,
-Gösterelim anam.
gibi bir cevap size müstehak, Allah sizi alsın tez zamanda, Thor şimşekler yollasın o derece. Bakalım nedir arkadaşım, ne çeşit bir cinssin, nasıl bir modelsin, nasıl bir konsültasyon bu, sen hekim misin? NO No NO No.

Bu yaşa kadar ehliyet almadınız mı yani, oha, nasıl ya?
Adayınız bu yaşına kadar özel şoförlerle gezmiş, ailesini ve kaşlarını elim bir kazada kaybettiği için travma geçirmiş olabilir. Önyargılı ve teatral bir şekilde yaklaşmaktan kaçının. Bir kurumu, bir rolü ve seviyeyi temsil ediyorsunuz.

Niçin yöneticiniz için bu kadar olumsuz ifadeler kullanıyorsunuz?
-Çünkü anan.
"Tercih etme nedeniniz nedir?" falan da kurtarmaz. Yöneticinizle ilgili olarak nasıl bir iletişim şeklinizin olduğunu öğrenebilir miyim diyeceksin köylü.
"Anladığım kadarıyla bir takım sorunlar yaşamışsınız, nedenlerinden bahsedebilir miyiz?" tipik şakaklarıma kar mı yağmış ne bu pudramsı haller. 



Sınıf, sanırım artık uyandınız, salyalarınızı silin, önümüzdeki hafta bir İK'cının işten atılması isimli epik eserin üzerinden geçeceğiz. Biraz Shakespeare okuyun. Byes.

Bana sen niye böyle çok biliyorsun falan diyor, hatta bir ara bir İK öğrencisi laf falan sokmaya çalışmıştı anlayışlı olmalısın bıdı bıdı. Evladım, Ben size kötü mizah ve İK üzerine kötü mizah vaat ettim tabelasını blogun girişine asacağım. Olm akademik dille yazılar yazsam sizinle muhatap olur muyumsdaksdalsdkfaowekfşlaksdflskdf. Bilim adamlığı up.

Sevgili Romalı, 1276 mühendisle 1'1(birebir) görüşme yaptın mı? Hiç toplu işe alım sürecini uçtan uca tasarladın mı, yönettin mi, toplu işe aldın mı, işten çıkarttın mı, 1000 küsür olumlu adayın denetim sonrasında belirsiz süre ile holda alındı mı(beklettin mi onları, hepsine tek tek geri dönmek zorunda kaldın mı), toplu işten çıkarttın mı birilerini, kariyer planladın mı, koçluk yaptın mı, staj sürecini sempatikleştirdin mi, işe giriş evrağı toplattın mı, proje yönettin mi, performans değerlendirdin mi, aday havuzu oluşturdun mu, 30K adayla muhatap oldun mu(muhatap doğru kelime olmadı sanki ya), headhunt yapmak zorunda kaldın mı, küçükken çok sevdiler mi seni, tez yazdın mı o konuda Japon Askeri!!!!!! Üzülme üzülme ben de yapmadım -_- (acaba).

İK olunmaz İK'cı doğulur. Komando, olmazsın!
İK'cıysan senden sonsuz sabır bekliyorlar, empati kuran hep sen olmalısın çünkü herkes mükemmel, bir ortalama zekaya hitap edecek kadar zeki olmanı bekliyorlar, laf sokmayı istiyorlar ve cevap hakkının olmamasını istiyorlar, büyük resmi görürsen, stratejiden bahsedersen falan saçmalık, hep aday tarafından bakmanı istiyorlar. Monakonun başkanlarının master plan'dan falan haberleri yok, ben portal'dan 256 pozisyonunuza başvurdum ama İK çok rerörerörerö var. Tamam sakinim, sakinim, havuza girmek için güneşin batmasını bekliyorum sadece. Alfreeeeeeeeed, çikolata var mı? Şu görüşme cinayeti işleyen İK'cıları kaldırsınlar şuradan lütfen, mağaranın girişini kapatıyorlar.


İK'cıları Koruma, Sevme ve Sevdirme Derneği Onursal Başkanı,

Üsküdar Grand Düşesi Coconut