İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

22 Eylül 2016 Perşembe

Yapabileceğinin En İyisi Bu mu?





Bu yazıyı limit 0'dan Sonsuz'a giderken, içim kan ağlayarak yazıyorum. Yazının fon müziği Aşkın Nur Yengi'den.
Ben istiyorum ki kariyerlerimiz çarpışsın ama görüyorum ki sizde yok. Şaka şaka bende yok, biliyorsunuz benim bir kariyerim yok ya da kendimi kariyerimle tanımlamıyorum(ne büyük bir yalan).
Gece konuklarım vardı, hayvan gibi bir yemek yedik, yani içinde hayvan vardı. Hayata ve seyahata dair saçmalık dün bol bol. 9 günlük tatil sonrası işe dönüş, adaptasyon sorunu, her şeye şaşıran yeni müdür üzerine güzellemeler yani. Kültür farkları bir diğer başlıktı. Elbette işini savsaklama ve en iyisini üretme üzerine de cikledik. Velhasıl konuşmaktan yorgun düştüm(k).

Bu arada 2016 Eylül işsizlik rakamlarına bakalım dilerseniz, Disk'in sayfasından ulaşabilirsiniz.
İşsizlik %12,2
Son iki yıl içersinde yeni işsiz sayısı: 473.000
Geniş tanımlı işsiz sayısı: 6.000.000 +
Tarım dışı genç kadın işsiz oranı %28
Tarım dışı genç işsizliği oranı  %23

Böyle haller içerisindeyken yapabileceğinin en iyisi ne? Haydi bunun üzerine biraz düşün.
Ben de bu arada size Richard Nixon dönemi Dış İşleri Bakanı Henry Kissenger'in insanları çalıştırma ve en iyisini talep etme noktasındaki ustalığından bahsedeyim. Seversin sevmezsin umurumda değil, tanımıyor olman falan bana çok uzak. Bir gün personel şefi kendisine dış politikanın bir boyutu(x boyutu bu noktada konuyu bilmiyoruz classified) ile ilgili bir rapor sunar. Kissinger raporu alınca sadece şunu sorar:
-Yapabileceğinin en iyisi bu mu?
Personel şefi düşünür ve patronunun çalışmayı yeterince iyi bulmadığını düşündüğünden endişe eder, cevap verir:
-Sayın Kissenger, sanırım daha iyisini yapabilirim efendim der.
Fonda 60'lı 70'li yıllar olmasına rağmen - i believe i can fly çalıyordur ve sevgili Henry'nin personel şefi bu cümleyi İngilizce olarak söylüyordur bittabi. 
İki hafta sonra revize edilen raporla gelir adam, Kissinger bir hafta boyunca elinde tutar raporu ve bir not iliştirilmiş olarak geri sunar. Notta ne mi yazıyor:

-Yapabileceğinin en iyisinin bu olduğuna emin misin? --> bunun İngilizcesi.

Bir şeylerin eksik olduğunu düşünen personel şefi raporu tekrar yazar(muhtemelen ana avrat küfretmiyordur çünkü Türkçe bilmiyor). Bir hafta sonra tekrar gelir:
-Sayın Kissenger siz çok öpülebilir bir insan gibi görüyorsunuz sizi öpmek istiyyorroom der. Yok yok yok bu başka bir hikayenin konusu. Evet gelir ve der ki, Sıyın Kisincır, bu yapabileceğimin en iyisi.
Bunu duyan Kissenger durur mu yapıştırır cevabı:
-O zaman artık raporu okuyabilirim, benim beynim çöplük mü(tamam tamam çöplük kısmı yok, şaka yaptım).

Olm, İK'cılar bu kadar acı çekmişken siz daha neye hede hödö yapıyorsunuz? Kıl mısınız?

Yani diyor ki ne kadar çalıştığın önemli değil,
Az, öz İzzet Öz! İşini doğru yap, düzgün de olsun, işin senin imzan, neyi nasıl yaptığın bir süre sonra koridorlarda konuşulacak. Bunun yanında belirli bir standardın olsun ve özgürleş.

En iyilerine layık ve çalışanlarından yapabileceklerinin en iyisini talep eden kahramanınız,

Coco Perfect

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder