İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

20 Mayıs 2017 Cumartesi

Gluten Free Hayatlar





Bir tür manyağa döneceğiz diye çok korkuyorum.
O esnada plazada: Tanrım bunun içinde gluten var!
Şekerim ben gluten olmadan yaşamıyorum, her gün 2 kuple.
Yeni bir şey öğrenmeye açlığımın yanında gluten içeren şeylere olan açlığım da yadsınamaz.
Bir kere karbonhidrat aşığıyım, aşıkım, kimsesizlerin sesiyim, kimsesizim.
Karbonhidrat bağımlılığı, çok kötü bir şey. Biliyorsunuz yıllardır diyet yapıyorum, sanırım en büyük yanlışı yıllar yıllar önce masa başı iş nedeniyle yavaştan kilo almaya başladığımda yaptım.

Büyük Mucize: Zayıflama Bandı(Uzaktan bakınca da akıllı bir şeye benziyorum halbuki)

Spor yapmak zorunda değildin, bandı omzuna bir yere takıyorsun, ohhhh mis. Acıkmıyorsun, aşırı bomba. Çatır çutur kilo vermeye başladım. Şahane. Sonra bantlar bitti. Bir süre süper gitti, sonra ne olduysa tekrar kilo almaya başladım. E tam bir Lale Devri yaşıyorum, safahat, şaşaa, eğlence. Çöküş sonradan geldi. İlk kez yani üniversite sonrasında yeni bir bedene geçmek zorunda kaldım, kıyafetler olmuyor, bir memnuniyetsizlik var. Bir süre yeni bedenime alışıp hayatıma devam ettim.

Yaş ilerledikçe metabolizma hızı düşüyor bahanelerine tutundum.
Şok diyetler yaptım.
Bir projenin kalbinde pardon beyninde yer aldığımdan geceler, sabahlamalar başladı. Duş almak için eve gidip 7'de tekrar servise biniyordum. Fitness salonu üyeliğim vardı ama seyahatlerde çok yorulduğum için gitmiyordum.
Yani her şeye bir bahanem vardı.
Küçük bir buddhaya dönüştüm. Dışarıda yemek yemeye bayılıyordum, her şey için bir kutlama bahanemiz ekleniyor üzerine, çikolata şelaleri.
İrade dediğimiz şey kompile(koooompilleeeeeee) gitmişti.

Diyetisyene gittim. Bir noktaya kadar geliyordum, başarı, sonra yine dağıtıyordum. Hayatımla ilgili tüm kararlarda mantık abidesi olan ben bir konuda gelişme kaydedemedim.

İntolerans testleri, hormon testleri bilmem ne derken buğday intoleransı çıktı. Vücut buğday ile etkileşime girince yamuluyor demek. Alerji gibi değil ama daha saçma.
Bir süre yeme stilimde buğday olmadı, nasıl zor, nasıl ızdırap. Gözümün önünde makarnalar, otlu ekmekler, içinde buğday olan her şey uçuşuyordu. Bunun yanında buğday ve içeren ürün yemeyince de öküz gibi kilo veriyordum. A-a! Siz şok tabi.

Sonra glutensiz ekmekler, krepler, pikana bulanmış tapenadeli tavuk, shirataki pirinci, tövbe tanrıma buğdaysız pizza, karnabaharlı mücver, cup cakeler falan girdi hayatıma. Ketojenik beslenmeler mi dersin, unsuz kurabiye, şekersiz çikolatalar falan.

Yıllar içerisinde herkes birbirine bir şeyler öneriyordu. Tatlım bak bu yöntemi denersen şöyle olur, glutensiz hayat bambaşka, protein tozu denemek ister misin, o tozu deneyince yüzün bebek poposu gibi oluyor, kimse sana g.tsün demiyor ama.

Glutensiz beslenmezsem ölüyorum, cüzzamlı gibi davranan bir kitle. Avokado yatağında yumurta yemeler, sebze suları detoksları, su oruçları tekmili birden 3 perde.

Kendimi ikna etmek adına en son çareyi Buğday Göbeği diye bir kitap okumakta buluyorum, bu kez kendimi bilim ışığında eğiteceğim diyorum. Olay şu, savaş sonrasında kıtlığı ve genel olarak dünyada yeterince besine ulaşamayanları düşünüp laboratuvar ortamında cüce buğday üretiyorlar. Nobel ödülü falan getiriyor çalışan doktora. Cüce buğday adı üzerinde boyu kısa, daha fazla ürün veren, ek verim elde edilen bir tür. Yan etkisi konusunda 10 yıllar sonra tesadüfi şekilde çalışılmaya başlanıyor. 80'lerden sonra aynı şeyler yendiği halde beden ölçülerinin XXXL'lere falan çıktığı görülüyor, mutantlaşma başlamış, insanlar lömbür lömbür, kıllanmalar, tüylenmeler artmış, diyabet almış yürümüş, IR-insülin direnci, obezite falan Allahuekber Dağları'nda. Buğdayın içinde ne var? Bildiniz, gluten, ay çok zekisiniz hepinizi çok seviyorum. Çölyak hastaları glutensiz beslenmek zorunda, onlara da geçmiş olsun.

Gluten olmayınca, karbonhidrat olmayınca, şeker olmayınca;


  • Bir kafa açılma durumu yaşıyorsun, böyle zihin bir berraklaşıyor yani. Öyle olunca da normal hayata katlanmak daha zor oluyor, kafa ayıkken hiç çekilmiyorsunuz. 
  • Sürekli yeme isteği yaratıyormuş, bu durumdan kurtuluyorsunuz.
  • Eklemlerde falan şişlik yapıyor, ödemdir ödem durumundan kurtuluyorsunuz. 
  • Regl ağrılarını da buna bağlıyorlar, fyi. 
  • Duygusal değişimlerin çok hızlı oluşu, stres falan azalabiliyor. 
  • Organ yağlanması, zihinsel hastalıkların ataklarında da etkili olduğuna dair araştırmalar yapılmış, ABV buğday. 
  • Tahılların beslenme biçimine girişiyle insanlar osteoporoza yakalanmış, çocuk ölümleri artmış, arkeolojik bulgular varmış bununla ilgili. 
  • Tırnak kırılmaları, soyulmaları, mantarı da buna bağlıyorlar. 
  • Kolay kilo verirsiniz, bölgesel yağlanmadan uzaklaşırsınız, hormon dengeniz iyileşir, bağışıklık sistemi güçleniyormuş bunu unutmayalım. Diyabete ve sonrasında yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp-böbrek rahatsızlıklarına, osteoporoz, artrit, kansere yol açma ve yaşlanmanın hızlanışına kadeh kaldıralım dostlar. 


Ülke topraklarından yetişmeyen ürünlerin yenmesine karşı çıkan diyetisyenler de var, efenim kinoa, beyaz çay, gojiberry falan. Kafa bir güzel çorbaya dönüyor. Egzersizi sokuyoruz hayatımıza, kilometrelerce yürüyorum, enginar çorbaları dünyanın en güzel çorbalarında ilk 5'te. Sonuç paranızla rezil olmak istemiyorsanız insan gibi yiyin, 3 beyazdan uzak durun.
Disiplin, disiplin, disiplin. Ötesini "Bir İK'cının İnsülin Direnci ile İmtihanı" isimli kitabımda anlatmayı planlıyorum. Şimdi gidiyorum, hurma ve kuru kayısılı, kakaolu ve cevizli glutensiz kurabiye yapmaya gidiyorum, keçiboynuzu unu olacak içinde.

Unutmadan gerçekten glutenden, karbonhidrattan uzak yaşayan bir kitle var takipçilerimin arasında, onları tebrik ediyorum, göbekleri falan gitti gelmedi. Sizler kendinizi biliyorsunuz.
Glutensiz günler dilerim.

Coconut Glutenlerekarşı

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Profesyonel Hayatlar

İşimi şöyle iyi yapıyorum, böyle iyi yapıyorum, kendimi geliştiriyorum falan derken kaçıp ara verme hissi ile doluyor insan. Siz normal insanlardan bahsediyorum bittabi, zira ben melek gibi bir şeyim filhakika, zinhar. Kendini sıfırlama yöntemlerine bakalım. News: öyle hapı, tuşu falan yok içsel huzura ulaşmak için 3 takla atıyoruz, zihnimizi temizlemek için ekmek yemiyoruz bitti gitti.
Hector aradı sabah, müdürü kafayı yemiş bir şekilde hafta sonları da çalışmalarını istiyormuş, gece 11'den önce çıkmaları yasak, vaktimiz yok yetişmiyor, tempo tempo tempo diyerek olayı bir freak showa çevirmiş, olay hepimizin bildiği bir sigorta şirketinde geçiyor. Zaten 10 küsür tane şirket var, sektör genelinde konuşacak olursak afedersiniz(aslında affetmesiniz de olur) b.k gibi sektör.

-Görüşmede neyi değerlendirmedin, neyi gözden kaçırdın? 
diye sordum. Görüşme zamanlarındaki konuşmaları hatırlıyorum, elbette bana saçma gelen yönler var idi.
Bir kere her şey çok güzel çerçevelenmişti, söz konusu canavar İK yöneticisi teyze toz pembe bulutlardan, İK'nın ne kadar harika işlediğinden falan bahsediyordu. Adeta bir müzikal tribindeydi, Suzi'yi gördün mü Clara?? Olm İK'dan bahsediyoruz, cehennemin ön gösterimi olm. HAHAHAHAHHAHAHA(elimde bir çatal belirdi ve sadece akıllılar görebiliyor). Guyz, iş görüşmesi yalnızca görüşmecinin soru sorduğu değil adayın da kafasındaki karışıklığın giderildiği bir toplantı türüdür. Amaç işe girmek-amaç pozisyonu doldurmak amaç kişiyi üzmeyecek, çalışırken baymayacak mutlu mesut günler geçireceği bir şey işte.
Aday soru sormalı, bu pozisyon neden açık, yeni mi açıldı, başka biri vardı da gitti mi, neden gitti, ben bu pozisyonda çalışırken hangi zorlukları aşacağım, hangi yönetici ile çalışacağım, neyi başarmam gerek, sen kimsin, bu işi yaparken sen hayırdır falan? 
Rkadaşlar lütfen çekinmeyin, işe alımcı zat her kimse sorulara cevap vermek için orada, bölüm yöneticisi davar, ekibini geliştirmekle yükümlü, markayı temsil etmek zorunda, pazardan domates almıyoruz. Hayatımızın bir bölümünü paylaşıp, işe dair muhteşemlikler yapacağız. So, herkes kendine gelsin, ayağını denk alsın.

Mevcut işyerinizden ve yöneticinizden tiksiniyor ve iş değiştirmek istiyorsanız lütfen kafanızı iki elinizin arasına alın ve düşünün.

  • Zırt pırt iş değiştirmek benim için kolay ama sizin için o kadar kolay olacak mı? Pişman olacak mısınız?
  • Gittiğin yer geldiğiniz yeri aratacak mı?
  • Sonunda ağlayacak mısınız? İŞten ayrılan bana geliyor...



Sonra yardır, alternatif maliyet devrede, her seçiş bir vazgeçiş olacak. Hector gideceği için mutluydu çünkü mobbinge maruz kalmıştı, yöneticisi olan ik profesyoneli su katılmamış bir zebani idi. Özelleştirilen bir şirketin toplu işten çıkartma harekatından biliyordum onu, toplu işten çıkaran sana neler yapmaz isimli kitabım yakında tüm sürekli eğitim merkezlerinde olacak, ayık olun.

Soruya geri dönelim, "ya aslında ben de bazı şeylerin farkındaydım." dedi, hayır değildi. Büyülenmiş gibiydi, takıldığı tek konu ücretti, 16 maaş olunca istediği rakama çıkılıyordu, tenzili rütbe almıştı(uzmandı, uzman yardımcısı yapılmış ama maaşı aynı kalmıştı) yeni pozisyona yeni dönem uzman!! taytılı hrbp olarak gidecekti. Mülakatta kadın Hector'a çok iyi davranmıştı, aynı Nusret denen kasabın pornografik şekilde kuzuyu okşaması gibiydi.
Ölümcül hata, hızlı ve dikkatsizce karar almasıyla geldi. İlk gün ortam şokunu yaşadı, ilk hafta yemek ücretlerinin bit kadar olduğunu gördü, kendisi için yemek çok önemli; çorba, etli bir yemek, pilav, salata, yoğurt ve tatlıyı aynı anda yemediğinde aç kalıyordu, oryantasyon devam ederken ekibin haykırışlarını, sinir krizlerini gözlemledi, 2 haftanın sonunda mesaiye kalmaya başladı, çöküş hızlı geldi. Görüşme sayıları ölçülmeye başladı, pozisyon kapama süreleri, pozisyon baskısı, yöneticilerin beklentileri derken bizimki devamlı isyan halinde. E ne oldu, aradı "Coco yeni iş görüşmeleri için arıyorlar gideceğim ama ille de sabah 9'da görüşmek istiyorlar...", birlikte üzüldük.

Ödev: bu olaydaki kritik noktaları bulun, hataları değerlendirin, siz olsaydınız ne yapardınız 300 kelimelik bir yazı ile neticelendiriniz.

Evet beyaz yakalı, sen sanıyorsun ki tüm dünya sana karşı, talihsizlikler hep seni buluyor, ikacıların başına hiçbir şey gelmiyor. Burada dertleri yarıştırmayalım, size acı ama gerçek, sistem hakkında tokat gibi, tekme gibi yıllar öncesinden gelen bir video ile veda edeyim. Agah Aydın Bey anlatıyor. Eyvahlar olsun, buyursunlar;





Chief of Senior Digital Detox Director'unuz,

Coco

1 Mayıs 2017 Pazartesi

Taşeron İşçi Marşı


Hello weirdos,

1 Mayıs için sosyal mesaj içerikli bir paylaşımla sizlerleyim. Bu parça kamu ve özel sektör taşeron, outsource, sözleşmeli şirinleri(işçi) için geliyor.





İşçinin ve emekçinin Azizi,
Coconut Sözleşmeyazan

Öperler.