İzlekler için Sosyal Medya

ınspector clouseau

27 Aralık 2018 Perşembe

Uzman Olmak

Devil's Cake yiyip Lucifer izlerken bir takım kekler genzime kaçtı.
Son dönemde fırk diye güldüren bir video paylaşmak istiyorum sizinle Weirdos. Anladığım kadarıyla beyefendi bir tv figürü.
Kompozisyon dersinde lafı eveleyip, geveleyen, aynı cümleyi çevirerek, uzatarak yazanlar, başka bir metni önlerine alıp aynı cümleyi farklı kelimlerle yeniden yazanlar, copy+paste içerik paylaşanlar, büyüyünce de çocuksu heyecanını kaybetmeyenler, ilk kez mülakata girenler, 3. kez değerlendirme merkezine alınanlarla, merdivenden düşenler, sevdiği ile konuşurken burnunda sümük baloncuğu oluşanlara da gelsin bu video.
Sallarken destekli sallamanızı, motivasyonunuzu aktarırken coşkudan delirmediğiniz anlar yaşamanızı temenni ediyorum.
Yakın bir arkadaşım bir bankanın şube kölelerinden biri, 2 kez değerlendirme merkezine girdi, terfi alamadı, gelişim programına dahil edildi, 3. kez girdi şimdi de seni terfi ettireceğiz ama yerine birini bul diyorlar. Bu arada pozisyon başta konuşulan müdürlük pozisyonu değil, İK'cı diyor bunu, kozmos çarpsın sizi demek istiyorum, bir İK departmanı düşünün, yetenek havuzunda dediği işgörene biz aday bulamıyoruz, yedekleme planımız da yetersiz, sen halefini/ardılını kendin bul diyecek kadar yüzsüz, haysiyetsiz, kifayetsiz ve muhteris olsun.
So, bu olaylardan ilhamla uzmanlık kaderiniz değildir demek isterim, her şeyi bilmek zorunda olmadığınız gibi tek bir alanda uzmanlaşma isteğiniz de olabilir, bu bir paradoks değil. Olduğu gibi kabul, buz gibi bir gerçekçilik. Tarafınızı seçin, nerede olmak istiyorsunuz.

Yurttaşlarım! Weirdos! Romalılar!
Rica ediyorum kimsenin sizi belli kalıplara sokmasına izin vermeyin, öğrenilmiş çaresizlik yaşayan birey olmayın, üzgünüm bu bir maraton 100 metre koşusu gibi davranmayın.
Ne olduğunuzun, kim olduğunuzun, adınızın ve etkinizin farkına varın, üzülmeyin, siz üzülünce yeryüzünde bir yerlerde bir Coco ölüyor.
Siz, Uzmansınız!!!!!


26 Aralık 2018 Çarşamba

Hatalar yılı 2018



Her yıla bir tema belirleme fikri güzel gibi. 2019 benim için Anka yılı, Phoenix, Tuğrul, Simurg da diyebilirsiniz. Hedef belli, olay belli.
Kar yağıyor, sabahın şarkısı Silence elbette bu muhteşem sessizliğe yakışır bir Beethoven eseri, sonrasında Moonlight Sonata ile devam etmenizi öneririm, doctor's order. Açılmamış hediyeler için birazdan homurdanarak yataktan çıkmayı planlıyorum 2 saat içinde.
'7 saat uyumalısın Coco, uyku önemli' diyen çok sevgili bir İzlek için erken uyumak ve 7 saati doldurmak istedim, sonuç: 5 saat uyku ile tavana bakıyorum.
Ajandalar, renkli çoraplar, parfümler, sabunlar ve her yıl alınan lacivert nevresimlerden oldukça hoşnut olduğumu belirtmem gerek. Hobbitler kendi doğum günlerinde başkalarına hediye almayı sever biliyorsunuz, hobbit arkadaşlarım var.
Sizi bilmiyorum ama ben her rengi sevmiyorum, her desen karışık kuruşuk ve renkte uyuyamam, so Zübeyde'de kaldığımda bu olayı bildiğinden uygun renkli bir şeyler bulmak için uğraş verdi kendisi bir kahverengiperver. En büyük dertlerimin böyle şeyler olması için uğraşıyorum. Şekerim tırnağım kırıldı, ayak bakımına gitmem lazım, öf bugün pilates mi var, Kutlu'nun tekne turu bu hafta mıydı, hafif bir üşüme geldi, salata için bahçeden maydanoz topladınız mı, bu hindi pişmemiş yalnız benimle konuşuyor, ama bu çiftlik yumurtası değil sütçü sanırım bizi kazıklıyor Alfred!!!

Doğduğumuzda bahçeye benim için Apolyont Kiraz Ağacı, Laertes için de düz, dümdüz Çam Ağacı dikilmiş. Bilemiyorum belki de içimdeki orman sevgisi, ağaç sevgisi bundandır ya da lisedeyken habire ağaç diktiğimden falan, yazlığın bahçesine duvar oluşturacak şekilde ağaçladığımdan sanırım istesem bir peyzaj mimarı olabilirdim... Bu arada her yıl belli bir sayıda ağaç dikme hedefim var, kan bağışı yaptığımda dikiliyor, yürüyüş yaptığımda aplikasyon belli kilometrelerde ağaç dikiyor, zaman zaman gönüllü koçluklar vs. yaptığımda da Tema'ya ağaç bağışı şartı koyduğum oluyor. Selin'in bahçedeki ağaçları görünce eski sevgilin mi sorusu ile beni gafil avlaması ise başka bir hikayenin konusu. Ayrıca her kesinlen ağaç için yas tutmak da bu yüzden, ona küçük ağaçlar alın.

İsimler veriliyor doğduğumuzda, onlarla yaşamamız, anlamlarını taşımamız bekleniyor. Şükür ki ailemin en iyi seçimleri isimlerimiz konusunda olmuş içinden O geçen ve L ile başlayan isimlere de ayrı bir sempatim vardır, mesela Wolfgang Amadeus Mozart, mesela Lut.
Hangi aileden olacağımıza karar veremiyor olabiliriz ama kim olacağımıza, adımızın nasıl anılacağına, bize nasıl hitap edileceğine, ne tip bir yönetici olmayacağımıza kendimiz karar veriyoruz. Bu yüzden birçok insanla arkadaş oluyor, birkaçı ile dost oluyor, bazıları ile seçilmiş kardeş oluyoruz.
Hala yataktayım, yeni şubenin açılışı için Izy ile yazışıyoruz, harika bir manzarası olan 4 katlı bir mekan bulundu ve restorasyonu devam ediyor. Dennis geldiğinde görüşmeleri orada yapacağız. Bir yandan ailevi sorunları ile boğuşurken bir yandan haftanın 7 gününü 14 günmüş gibi kullanmaya devam ediyor. 3. kariyer sıçramasının zorlu günleri, yılı bitirirken kendi sınırlarını da zorluyor. Oğlaklık zor.
Levi arıyor sonra, telefonum çağrı merkezi santrali gibi, birer birer uyanıyor izlekler, enerjisi gök kubbeye sığmayan bu çılgın bir süre önce yaptığımız koçvari konuşmada sorduğum 'Neyi bekliyorsun' sorusunu üzerine almış ve 'Nihayet yaptığım işleri görünür hale getirdim!!!! Coco!!!! Seni dinliyorum bak, hatırlarsan ödev vermiştin' diyerek sabahımı aydınlatıyor. Ben de ona beni ruhsuz bulan teyzemin yeni maceralarını anlatıyorum, kalbi ile ilgili kontrolleri ve yeni testleri var, yaptırmamak için bahaneler ararken 'Ama sen çok korkunç bir insansın, dedi bana inanabiliyor musun' diyorum ve kahkahalarla gülüyoruz. Ayrıca bunları söyledikten sonra satsuma reçeli fotoğrafı gönderip barış çubuğu uzattı, abarttığının farkında, ve insanlar beni ciddiye almayı tercih eder Weirdos. Levi'nin bu ara gündeminde şefkat konusu var, kendini sevmeyi unutma diyorum kapatmadan önce, hiçbir şey mükemmel değil bırak gitsin, konulara tutunma, bir de kendini omuz başlarından öp >_<
Teyzeme gelince, hayır ben korkunç değilim sadece acımasız bir gerçekçilikle bakıyorum hayata ve doğal karşılama eğilimim yüksek, testi yaptırmazsan bazı problemler çıkabilir, Anjiyo sonrasında 7 saat sırt üstü yatmak o kadar zor değil ve evet bunları yaptırmazsan belki ölürsün, ölürsen de gömeriz demiş olabilirim. Ama o da randevuları iptal etmeseymiş. Tahammül sınırımı zorladığımı biliyor olmalısınız.
Genelde sabahlarım bu şekilde kabulleri alarak geçiyor, telefon konuşmaları, performans görüşmeleri,  koçluk soruları, whatsapp soruları vs. karar verici olmak isterken böyle bir şey hayal etmemiştim, tek tesellim insanların kendi seçimlerini yapıyor olmaları, sanırım yeni kitabımın ismi CV DOKTORU olacak tüm laboratuvarlarda satılacak. Sabah 6 CEO yürüyüşleri yazcı CEO'lar yüzünden askıda, bu mızırdanmaları gerçekten anlayamıyorum.
Diğer teyzem Lourdes arıyor, genelde sabahları ofise giderken serviste yazışıyoruz ya da sabahın köründe arıyor ha bir de eve dönüşlerde arıyorlar beni, galiba trafik yerine iyi bir alternatifim. Ufaklık güzel sanatlar fakültesini bırakıp dönmeye karar verdi, 'Bu durumdan haberin var mıydı' diye soruyor, aeh evet, elbette, her şey bundan 2 ay kadar önce ufaklığa '21 yaşında ne yapmak istiyorsun' sorusunu sormamla başladı, zaten okulu da 3 ay önce falan başlamıştı. Ne diyebilirim, benim işim insanlara soru sormak, dekanın geri bildirimini hatırlıyorum, evet bayım insanlara soru soruyorum ve evlenme kararını iptal ediyorlar, partnerlerinden ayrılıyorlar, ülke değiştiriyorlar, iş değiştiriyorlar, beyaz yakalıdan tapınak şövalyesine dönen oldu, benim misyonum hayatında major değişiklik yapmak isteyen fanileri sarsmak sanırım... Lourdes bu bilgiye önceden sahip olduğum için biraz bozuldu ama hızlı topladı kendisini, biz çocukken ailemiz kararları verirken bizim fikrimizi sorardı ve erken yaşta sorumluluk almayı öğrenmiştik, Lourdes de çocuğunun mutlu olacağı kariyerde ilerlemesini istediğinden bu vazgeçme durumuna müthiş bir anlayışla yaklaştı. Ufaklık adına çok mutluyum Weirdos.
Yakın bir arkadaşımın çalıştığı şirket, direktörleri danışman olarak gösterip pazarlama departmanını da outsource etmeye karar verdi. Son zamanlarda duyduğum en absürt karar bu oldu, daha fazla şaka yapmak isterdim ama gülmemeliyim. Departman çalışanlarına bu fikri satmaya çalışan at kafası müdür ise 'Bunu bir challenge olarak düşünebilirsin, hem ofise gelmene gerek yok, evden çalışabilirsin, freelance başka işler de yaparsın, hem ben sana yeni iş paslarım, win-win olur ikimiz de kazanırız' diyormuş. HAHAHAHIAHAHAHASHIADSHŞAFDSOŞIHAFKJHFAHIŞAHŞAFŞHIOFAŞHKFSAŞHFŞH
Tanrı aşkına tazminatlarını verin de insanlar huzur bulsun. Not: GUYZ, bu gibi durumlarda şirketin İK'sından yeterli ve güvenilir bilgi alamayacağınızı düşünüyorsanız, yöneticilerinize inanmıyorsanız rica ediyorum ALO 170'i arayın ve yasal haklarınızı sorun, beni arayabilirsiniz derdim ama benim danışmanlık ücretim depresyon sebebi, ALO 170 ise telefon araması kadar.
Pilates öğretmeni geldi, gitmem gerek, malum boyun ve omuz ağrıları için kendimi düzeltmeliyim o nedenle yazıyı burada bitiriyorum.
2018 fena geçmedi ama daha iyi yıllar yaşamıştım, hem ben tekli yılları daha çok severim, bu nedenle bitsin gitsin. 2019'da en çok ben eğleneyim ve en çok beni sevin.
Bana bu yıl yaşattıklarınız için teşekkür ederken, elbette klişe olan yeni yıl listenizi yapmanızı ve benimle paylaşmanızı bekliyorum. Sonuç olarak bir hayatı paylaşıyoruz.


Zeus'un kafasından bir yumru olarak doğan çocuğu Athena* kılıklı Prensesiniz,
Coco

*zeka, sanat, strateji, ilham ve barış Tanrıçası, haydi ama bukadar mitoloji biliyor olmanız gerek



20 Aralık 2018 Perşembe

İdeal Mentor-Mentee İlişkisi

Liz Lemon-Jack(John Francis) Donaghy kutsalımdır. Sit-comperver bir bünyeyim ve Tina Fey, Julia-Louis Dreyfus, Ellen kutsalımdır. Ayrıca Suitsperver ve House of Cardsperverim de hatırlatın da bir ara Harvey/Donna/Jessica özeti geçeyim, Franciss öveyim size.

Muhtemelen-geçenlerde de bir CEO ile sohbetimde belirttiğim  gibi kimsenin prodigysi olmadım ühühühü- benim hiç mentorum falan olmadığı için deneyim eksiğim olduğunu düşünüyordum. Tanrı aşkına 2 aylıkken konuşmaya başlamış, kendimden 3 yaş büyüklerle okumuş, 9 yaşında kişisel gelişim kitabı okumuş sıkılmış, 16 yaşına girdiğim hafta yine olduğundan erken bir dönemde okuldan mezun olmuştum. Mentorluk benim neyime acaba, birkaç meslektaşımla hızlandırılmış sohbetler yetiyordu bazen, ergenlik yıllarımda 70-80 yaş ortalaması insanlarla da iyi anlaşıyordum-neredeyse bir indigo. Sanırım bu konu üzerine biraz düşüneceğim.
Ama bakıyorum da benim hiç rol modelim falan da olmamış iş hayatım boyunca. Gerçi Leyla Alaton ilgimi çekerdi, bir de sabahları viski ile güne merhaba diyen Panter Kadın'ın tarzı zorlu olsa da sevimli bulurdum(hah bir de bir aralar Neriman'dı yani sahnede konuşurken, siz bir de onunla döner kapıda sıkışmayı deneyin)... Bir Jack tanımadığım için Jack de olmadı.
Pantere dönelim. Açık ofise girdiği an itibariyle herkes gerilirdi. Çalışan ilişkileri müdürünü 30 kişinin içerisinde yerin dibine soktuğu korkunç gün aylarca konuşulmuş, kadıncağız dandik bir excel dosyasını ekranda yukarı çıkaramamış, herkes önündeki işe bakıyor gibi yapmaya falan çalışmıştı. Benim umurumda değildi elbette bikoz of ben kaosa bayılırım.
Sanırım ayarımda mentor bulmak zor olmuştu, ben de yöneticilerimi zorlamıştım ve benden though one diye bahsediyorlardı. Belki de ben tersine mentordum da o zaman bu konu icat edilmemişti. Her neyse, aşağıda diziyi izleyenlerin sevimli bulacağı bir kuple mentorluk anlarını sizlerle paylaşmak isterim.






Dört yapraklı yonca ve tek boynuzlu bir atın birleşmesinden mucizevi bir şekilde ortaya çıkan kahramanınız,

Coco the Queen of denial

5 Aralık 2018 Çarşamba

People Make the Brand-2018



Kültür stratejiyi kahvaltıda yedi mi? Issız acun kaldı mı? Şimdi yürek yırtılır.

Türkiye özelinde kuşaklar farklı olarak ne bekliyor? Bu soru önemli, cevabını bulmak, kültürün de kahvaltıda stratejiyi yiyip yemeyeceğini konuşmak üzere Fairmont’a doğru yola çıkıyorum. 
Yılın en sabırsızlıkla beklenen organizasyonlarından birindeyiz, lokasyon güzel, organizasyon şahane neredeyse sarkma yaşanmayacak diyorum ve adımımı atıyorum. 10 dakika var, İK’nın sosyetesi burada tatlımmm(minik blogger şakaları), elit bir azınlık, seçkin vs… Ve inanmayacaksınız iltifat üzerine iltifat alıyorum, sabah 09:00’da başlayınca gün daha da güzelleşiyor. 

Bu tip organizasyonlara katılanlar ikiye ayrılır, içselleştirip dışsallaştıranlar(yani diyor ki bilgileri alıp, sonra bulaşıcı virüs gibi herkese yayanlar) ve sadece kendileri için kullananlar. 
İşten kaçanlar ve networklerini genişletmek isteyenler, eski arkadaşları/dostları ile karşılaşıp özlem giderenler. 
Sevdiğim serinlik seviyesinde bir salon ve show time. Akış konusunda memnunum, ekip çok ilgili, tasarım güzel olmuş, öğlene kadar nasıl bir hızla geçiyor anlamadık. Sponsor oturumları her zaman risk, temel sıkıntı konuyla ilgili bir sunum yapmakta zorlanan üst düzey yöneticiler. Bu bir klasik olmaya devam edecek, şirket tarihçesi anlatmak bayıyor ama zamanla öğrenecekler. Sohbetler, soru/cevaplar güzel. Vurucu ve akılda kalan birkaç cümleyi aşağıda paylaşıyorum, daha fazlasını merak ediyorsanız twitter’da #peoplemakethebrand #işverenmarkası etiketi ile arayabilirsiniz, cıvıldamaktan bitap düştük. 

Evrim’in takılmadan yaptığı monolog geçmiş dönemlerdekileri arattırmadı ama asıl şovu kapanışta sazlı sözlü yaptı, sosyal medyadan bildiğimiz abiyi konuk olarak getirmiş çaldılar, söylediler, benzerleri arasından nasıl sıyrılıyor derseniz bir konsept, iki sahnede şarkı söyledi. 
-Bir şeyi nasıl yaptığınız her şeyi nasıl yaptığınızı gösterir. 
-İnsanın magmasında ne var? Evet bu soru sizi bir içsel yolculuğa çıkartsın, düşünün, içinize çökün lütfen. 
#iyimserliksermayesi kavramından söz etti, siz seversiniz böyle şeyleri, 2019 yılında bol bol kullanın, ik jargonuna eklensin.



Serdar Turan bıyıklarını kessin, abinin bıyıklarına bakmaktan konuşmaya konsantre olmakta zorlandık, slkdlksdjlkdjla tamam ya kesmesin. 
-Her kuşak kendinden öncekini dönüştürdüğü kadar kendinden sonrakini de etkiliyor, dedi. 
O iş ünlü düşünür Doğuş’un da dediği üzere babadan oğula nesil gibi. Kuşaklar birbirlerini şekillendiriyor. 
Elbette bir sürü araştırma sonucu, veri, data, anket, edat, süzgeç, tümleç ile ödüllendirildik. Gençler hala genç, beklentiler hala beklenti. X’ler maaşı önemsiyor, Z’ler seyahat imkanını seviyor, kariyer basamaklarına karşı boş değiller referans arıyorlar. Y’leri merak ettiniz, Y’lerin Gök Tanrı belasını vermiş Weirdos. Y’ler gelişime önem veriyor, Z’lerin performans sonuçlarından çekindiği söyleniyor. 





Algoritmalar davranış değişikliğine neden oluyor, kendimizi duyduğumuz ve gördüğümüz zaman daha iyi hissediyoruz, algoritmalar yankı odasında sizi yaşatmaya başlıyor…
Akan Abdulla ilginç geldi, "Kültür, siz planlar yaparken 10 sene sonra başınıza gelen şey olacak. Kültürel değişimleri hep beraber yapıyoruz demeyin. Kültürünüze etki eden küçük grupları anlamaya çalışın.” derken Eliza testi, Hollanda Açlık Kışı derken şirket obezitelerine giden yolu anlattı. Bence bu kavramlara bir bakın. Yaşam alanlarında her şeyin yeni ve hikayesiz oluşundan yakındı. İnsan beyninin yakıtının duygular olduğunu savunuyor, sinirbilim, evrimsel psikoloji, dilbilim, sosyal coğrafya. Kültürler ne söylemek gerekiyorsa onu diyorlar, ne söylendiğine değil metafora bakın dedi, metaforlar duyguların ziplenmiş halidir. A-ha! Sahnede aforizmalarla konuşan biri var, seyirci aforizma sever. Türk insanının benzetmelerle yaşadığını paylaştı, haklı da ve komik de sayılır. Bugün sorunu yönetemezsek obez bir kültürle boğuşacağımızı söylerken küçük gruplardan başlayarak önlem alınması gerektiğini söyledi.


Kültürü yaşatmazsan strateji yaya kalır, kim söyledi hatırlamıyorum deftere öyle yazmışım. Şirketin ilham veren amaca sahip olması yükselen bir değer olmuş. Amaç, duruş, hedef peşinde gençler. 

Bir hippi vardı aramızda, tarzını sevdim, adı Erin Willet.
 -Cesaret liderden, yaratıcılık takımdan gelir. Cesur liderler başarının değil, gelişimin hikayelerini anlatır.



Gazeteci ve Trend Avcısı/İnternet Ekipler Amiri M. Serdar Kuzuloğlu:
 -Teknolojiyi teknoloji uzmanlarına bırakırsanız, dünya distopik filmlerin senaryolarına dönüşür. Yetişkinken Küçük Prens okuyun falan dedi, hızlı hızlı konuştu, bir sürü bilgi paylaştı, dramatik çıkışlı kapanış yaptı. 

Universum Strateji Global Başkanı Richard Mosley: "Önemli olan değerleri belirlemek değil, değerlerin sizin için değerini anlamak." dedi. 
Bizden sonra öğrenci arkadaşlara özel bir organizasyon yapıldı, gençleri de bu tip organizasyonlara dahil etmelerini aşırı, süper destekliyorum. 
Ok, tamam, bitti, bu kadar. Çok istiyorsanız siz de gelin moruk, o kadar haberdar ettim. 

Haliyle beni ne başkanlar, ne CEO’lar, ne küratörler, ne kurucular davet ediyor, icabet etmek gerek ve seve seve gidiyorum. Bu minvalde önce Evrim’e, sonra Gülhane’ye ve Simla’ya buradan el sallıyorum, bu deneyimi yaşattığınız ve coşkunuzu benimle paylaştığınız için. 

Brand Ambassadorunuz also Kariyer Şansölyeniz, 

27 Kasım 2018 Salı

Yeni Liderler

Ne oldu lan korktunuz mu? 


Crying at the discoteque dinleyerek okumlansın bu yazı.

Hınç ile 1000 yıl önce aynı şirkette çalıştık kendisi çok ünlü bir markanın head of something’i, expat olup Arap coğrafyasına gitti oradan da Evropa, saat farkı nedeni ile saçma sapan zamanlarda yazışıyoruz, Xing'den beri bak siz bilmezsiniz o zamanları, dünyanın en dandik sorularını soruyor evet en son sinirlenip ne bu lisede miyiz??? deyince sana soru sormazsam bana yazmıyorsun dedi. Ne bu? Lisede miyiz? x2

Hınç sent the following messages at 9:09 AM
-Liseli degil, iş deneyimi olanlara soruyorum aslinda 😊
Bir de sen sadece soru sorarsam bana yazıyorsun 😂😂


Coconut 02:27 PM
-X organizasyonu hayal kırıklığı olduğu için kalanına katılmama kararı aldım hala patinaj yapılıyor buralarda yönetime dair harika tespitler yok. Sana hiç kuşaklardan bahsetmiş miydim, aman Tanrı’m inanılmaz bir konu(göz devirme emojisi).


Hınç sent the following messages at 5:03 PM
-Bunu duyduguma üzüldüm, seninle konferansta olmayı ise özledim ;)

Gördüğünüz gibi insanlar benimle konferans, kongre ya da zirveye katılmayı özler, çümkü piremseslique. Benimle gurur duyuyor,  başarılarımın sıkı takipçisi, bana hayranlık duyuyor aynı zamanda saygıyla diz çöküyor veeeeee:

12*12=9
23*23=16
34*34=? diye soruyor. 

İkimizin de kedi olduğu başka bir evrende başka bir hikayemiz olacaktı ama bu yine bambaşka bir hikayenin konusu ve siz bunu duymaya bense yaşamaya hazır değildik Weirdos. Onun köpeği ve papağanı vardı benimse eq skorum iq skorumdan biraz daha yüksekti. 

Hınç sent the following messages at 10:10 PM 
Benim gördüğüm Turk gençleri ve çalışanları belirsizlik icinde çalışmada en deneyimli ve en yatkin olanlar zira öyle bir ortamda yetişiyorlar ki, stabil ortamda gecen yılların deneyimine kısa surede sahip oluyorlar…(Sanırım burada 1 Türk yılının normal insan deneyeminde daha fazla bir zamana karşılık gelmesinden bahsediyor) Bu onlari mutlu eder mi? Hayır ama günümüz şartlarında  ayakta kalmalari mümkün degil… Esnekler, krize karşı hazırlıklılar… Inisiyatif kullandırmayan yöneticilere karşı bağışıklılıkları gelişmiş… Peki açık lider??

Coconut 01:13 PM
Hıııımmmf hata yap, hata yapmak için kendine izin ver, duygular vs... Hepimiz insanız bu öfke ne diye diyerek şarkı söyleyebilir liderler, “profesyoneller ağlıyor hocam dışarı çıkabilir miyiz?” tarzında bir şey olacak belki de, herkes aşırı güçlü görünmeye çalıştığı için de olabilir bunun gibi şeyler, kırılma anı, samimiyet, a-ha moment, istersen epifani de, duygunun fark edilmesi ve dışa vurumu hatta tüm iş dünyası ile paylaşarak o yıkılmışlığı kabul etme ve kucaklama. Romantikler -_-


Hınç sent the following messages at 10:10 PM
Anladım, evet... Ama liderin o noktaya deneyimle, hata yapa yapa, hatalarından da ders çıkararak geldiğini düşündüğümüzde, o konumda nadir hata yapmasının beklenmesi doğal olsa gerek... Aşırı güçlü görünmeye gerek yok, ama zayıflık liderlik vasıfları arasında da olmamalı… Takipçileri, güçlü-güvenebileceği bir lider ister her zaman... Ama onlar da insan ve hata yapabilir(bu noktada kafamda Orhan Gencebay çalmaya başladı hor görme garibi ne derdi vardır, huh?)...Lider o hatayı nasıl düzelttiğini, veya o hatadan fırsat çıkarabildiğini, sorumluluğunu aldığını göstererek yine güçlü kalabilir...


Hınç again 12:18 AM
Bu nedenle, lider takip edenlerinin hayatına etki (olumlu) edebildikçe liderdir... Bu doğrulari veya hataları (yaklaşımına ve düzeltme davranışına bağli olarak) ile olabilir…


Coco 05:04 AM
(İçime dır,durlu cümle kuran beyaz yakalı kaçtı bu erkekler eğitilmezdir) Okeay bu söylediklerine katılmamak mümkün değil, klişelerle sesleneceğim sana Lider Tepeüstü’nde bir pide markasıdır. Ayrıca yeni kavramlar çıkmalı ki toplantılarda yeni ürünler satılabilsin, bence lider kendini bilmektir, sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır. Evet evet liderlik bir kişinin diğerlerinin hayatına etki etmesidir, dokunmasıdır falan hem ben de bir influencerım. 

Gördüğünüz gibi ciddi kalamıyordum. Hayır “benim sorunum ne?” sorusunu kendime sormayacaktım çünkü sorun bende değil. O zaman size biraz David Goleman’ın liderlik tiplerinden bahsedeyim. Yeni Liderler kitabında geçer, liderlik tarzlarını 6 başlıkta toplamış. Zekanın tek başına lider yaratmayacağını söylüyor Bay Goleman, liderler bir vizyonu şevk vererek, yol göstererek, esinleyerek, dinleyerek, ikna ederek ve en önemlisi ahenk yaratarak gerçekleştirirlermiş. Aşağıdakilerden ilk dördü ahenk yaratıyor, son ikisi uyumsuzluğa götürebiliyor so DENGE Weirdos! Disiplin, uyum, kontrol!!!! Ahenk yaratılınca organizasyondaki cızırtı en az seviyeye iner değil mi?

Vizyoner Lider, en değerli çalışanları elde tutar, hesaplı risklere girmeyi serbest bırakır, insanları ortak hayallere çeker, değişim için yeni vizyon gerekirse falan bu liderlik tipini hop şapkadan çıkarıyorsunuz ta-taaaaaaa!!!! 
Eğitici Lider, Koçluk falan yapıyor, kurum ile çalışan arasında adeta stratejik bir köprü, iklim üzerinde olumlu bir etkisi var, çalışanın uzun erimli yeteneklerinin geliştirilmesi gerektiğinde hop coaching olayına dalıyorsunuz çalışan daha derinlikli kişisel bir düzeyde tanınmaya ve kendini gerçekleştirmeye başlıyor. 
İlişkisel Lider, bu tarzı morali yükseltmeye, ahengi güçlendirmeye, örgüt içinde sarsılan güveni onarmaya çalışırken, iletişimi iyileştirmek isterken kullanmalısınız diyorlar. 
Demokratik, ortaklık ya da fikir birliğine ihtiyaç duyulan durumlarda kullanın. Çoğunluğun dediğinin gerçekleştiği faşizan bir düzen oluşturmayın da ne yaparsanız yapın ben karışmıyorum. 
Hız Belirleyici, zorlu hedeflere ulaşmak gereken durumlarda, kötüye kullanım tehlikesi nedeni ile dezavantaj yaratabilir. Satış profesyonellerini düşünün genelde bu enerji tipi ile giderler, yıldız satışçılar, penetrasyon, şampiyon vs. 
Kumandacı, acil durumlar için saklanır, korkuları yatıştırmak gereken zamanda kriz döneminde, gidişatın değişmesi kumandana şapkasını verin pls. *Belki şuraya bağıran ve kırmızı suratlı bir Obradoviç videosu koyulabilir. 

Olum keko olmayın bir şeyi çok kullanırsanız yıpranır bunu en iyi siz biliyorsunuz, organlarınızı düşünün(onu değil beah, en az kullandığınız organınız). Her ihtiyaçta bir liderlik tipi kullan ki yüzün eskimesin, cildin yaşlanmasın. 
Tek seferde bir adım, tek seferde bir yumruk ve tek seferde bir tur aslkdşlskdjfaşslkdfj, evet Creed filmini izledim ve Rocky'i yad ettim. 




Hepinize teletubbieler gibi elele tutuşup şarkılar söylediğiniz açık ofislerde çikolatalar yediğiniz ve peşinden sürüklendiğiniz liderlerle dolu iyi bir gün dilerim.

Bitmiş Aşkların Otopsi Uzmanı ve Veliaht Liderlik&Resilience&Wellbeing Koçunuz,
Coco the Queen of Nothing


12 Kasım 2018 Pazartesi

En Çekici İşverenler Araştırması

Şimdi sizlerle Eylül 2018'de HBR'da yayınlanan bir araştırma ile seslenmek istiyorum, People Make the Brand'de detaylı halini dinleme şansınız da olacak. Unutmadınız umarım, 30 Kasım'da gerçekleşecek, yılın en beklenen organizasyonlarından biri. #peoplemakethebrand

İlgimi çeken kısımları sizinle paylaşmak istiyorum, buyursunlar genç profesyoneller vs. öğrenciler, gerçekler ve beklentiler:



Bu görsele 'Gençler neden sizin şirketinizi seçmiyor?' başlığını da ekleyebiliriz bence, sizi tanımıyorlar, marka imajınız berbat, okul ile ilgili önyargılara neden oluyorsunuz, eşitlikçi değilsiniz, potansiyel konusunda bir halt bilmiyorsunuz da diyebiliriz, eklemek istediğiniz varsa yorum yazın lütfen.

Ben mezun olduktan sonra abartılı bir tatil yapmak istemiştim ve yaptım, sonra İK yapacağım dedim ve yaptım aslına bakarsanız mezun olmadan önce de İK yapacağım diyordum, günümüz gençleri, uluslararası bir şirkette çalışmak istiyor.



Bu görsele bakınca içerinde kullanmadığımız bir aplikasyon bulunmadığını fark ediyor, ohhh şükürler olsun #fomo bizden uzak dursun acayip onlayn haller içerisindeyiz. 






İşte en sevdiğim kısım, #kariyerhedefleri lütfen mezun olmadan önce birkaç tane olsun, sonra bulmak için ekstra zaman yaratmaya çalışacaksınız. 


Daha fazla yazmak isterdim ama ne yazık ki zamanım yok, uçağa binmek zorundayım katılmak zorunda olduğum bir cenaze töreni var. Mübarek gün ve gecelerde buluşmak üzere.

Cenaze levazımatçınız, ölülerinizin ağıtçısı, dirilerinizin öğütçüsü,
Coco Requiem

1 Kasım 2018 Perşembe

Mercedes Benz İş Görüşmesi

How Dare You!!!!!!

Biliyorsunuz sevdiğim işleri paylaşmaya, övmeye, eğlenmeye bayılıyorum.
Ben istiyorum ki biz de yapalım böyle şeyler ama kurban bayramı tandansından öteye gidemiyoruz çünkü fonksiyon yöneticileri acemi kasaplar gibi mülakatları parçalıyor, bölüyor, mahvediyor üstelik eğlenmeyi sevmiyorlar.
Halloween konseptli yeni iş görüşmesi videosuyla karşınızda Mercedes Weirdos;
#daretojoinus #mercedes





Kurumsal Cadınız ve İşe Alım Tanrınız,
Coco the Pumpkinlover

12 Ekim 2018 Cuma

10 Yıl Sonra Pişman Olma


Aşırı gelecek garantili planlar yapmamızı isteyen ebeveyn çocuklarıydık.

60'larda doğmuş, 80'lerde çocuk yapmaya başlamış bu pek de çiçek çocuk olmayan bireyler 80'ler Türkiye'sinde türlü türlü zorluklarla çarpışmış, verdikleri savaşlar sonrasında güzel anılarla birlikte hayatlarına devam etmişti.
Çoğu zaman köklerim olmasın, bir yere bağlanmayayım diye aldım kararlarımı. Kariyerim özgürlük ve ayak bağım olmaması üzerine şekillendi diyebiliriz, normal hayatımda da farklı bir yön izlemedim.
Kazandıklarımı tamamen dünyevi ihtiyaçlar için harcıyordum, bence harika bir hayat.
Günlerden bir gün Louise ile seyahat ederken-kendisi sonsuz bir merhamet kaynağıydı-Laertes ve beni dünyaya getirmişti-Alien olsanız da yavrumsunuz diye severdi-küçükken kendisini Visitors dizisinden bir karakter sanıyorum, yani dünya dışı bir uzaylı, geleceğe dair endişelerini dinledim.
10 yıl sonra pişman olma??? Endişe derken benim hayatım üzerine olanları, o zamanlar 20'li yaşlardayım ve inanın bana hiçbir şey şu anda olduğu kadar umrumda değildi, şu an ne kadar umrumda olduğunu biliyorsunuz zaten. Favori çocuklar olmayı denesenize, hayat ne kadar zor o zaman anlarsınız.

80 tane kuzenimden biri evlenmiş ve kısa süre sonra boşanma kararı almıştı, bense her zaman olduğu gibi kafasında soru işareti varsa boşansın fikrini savunuyordum. Hatırlayın Aylin hani psikolog olan ile bir gün Çınaraltı'nda karşılaşmıştım kocasından boşanma fikrini anlatmaya başladığı anda avukat bulmamı ister misin diye sormuştum ve Atlas'ın avukatına ulaşmaya çalışmıştım. Değişimi severim.

Ne yapıyorsun diyordu? Louise. Onlara göre insanlar doğmalı, büyümeli, gelişmeli ve genişlemeliydi ve evet sigortalı işi olmalıydı ya da kendi işini kurmalıydı ama çalışmalıydı, çalışmak çok önemli, bildiklerini başkaları ile paylaşmalısın da. Uzun dönem ilişkilerin insanlarıydı, kanaat etmek denen kavramı biliyorlardı, yaşıyorlardı, evet şu anda kuşak mızırdanmalarımı dinliyorsunuz.

Kariyer kavramı 5 yaşımdan beri hayatımda, ilk kazandığım paralardan biri Peder Bey için dönemsel Galatasaraylı oluşumdu, iyi para kazanmıştım sanırım 2-3 aylık bir işti, yaz dönemi. Bir gruba ait hissetme saçmalığına bakış açım farklıydı. Ayrıca futboldan tiksiniyordum ama bunun önemi yok, çadırlı tatiller yapıyorduk ve doğaya bu şekilde yakın olmak, bilemiyorum modern hayatın kölesiyiz.

O zamanlar Kısırkaya'da eski Yeşilçam filmleri çekilirdi, Sami Hazinses(Samuel Agop Uluçyan) bağırırdı falan, biraz asabi bir beydi, develer geçerdi ve Karadeniz dalgaları sizi alaşağı ederdi. Neredeyse eğlenceli bir çocukluk, deve ne ya, deniz kenarında deve alo. Yıllar sonra kendisini Gezi Parkı'nda görecek ve haline şaşıracaktım zaten birkaç yıl sonra da hayata veda edeceği haberini alacaktık.
10 yıl sonrasını düşünüyorum bugün, farklı bir anket grubunda olacağım, 10 yıl önce de farklı bir anket grubundaydım yaş olarak. 10 yıl sonra pişman olmadım, harika bir kabul durumundayım, alternatif maliyetleri içselleştirdim, benim seçimim benim kararım falan diyorum. Haydi ama yapılan testlerde çıkan sonuçlara göre insanlar benim sonuçlarıma ulaşmak için eğitime gönderiliyor.  Elimde olanları düşünüyorum, kaybettiklerim, kazandıklarım, kayıtsız kaldıklarım, sanırım bir ölmeden önce yapılacaklar listesi yapmalıydım, yani yıllar yıllar önce bu kavram Türkiye'de trend haline geldiğinde yapmıştım ama kronikleri karıştırmam lazım. Hey sizinkinde neler var??? Mesela hatırladıklarım,
Helikopetere binmek vardı,
Koruma ile gezmek,
Nükleer bir fasilitede patlamayı durdurmak,
Şoförü kaybolacağı bir adrese yollamak,
YK toplantısında yapılan bir eşek şakası,
48 saat açlık ve hayatı idame eğitimi,
30 yaşından sonra sarhoş  olup kusma(bununla ilgili efsane bir anım var ama bu başka bir yazının konusu),
Taksi ile geri geri çıkarken şoförün ikiz kardeşinin motoruna çarpması, evet kardeşin motorun üzerinde,
Bir fizik deneyini sabote etmek,
Aya bakıp uluyarak ağlamak,
Tuzlu fare yemek,
.
.
Hayatındaki birine sağlam yalan söylemek ya da sevdiceğini aldatmak(woooohaaaaa bunu yapabilir miyim bilemiyorum, monogamistler şok).

Tüm bunlara ek olarak, tekrar yaşasam yine aynı şeyleri yaparım diyenlere bakıyorum. Kesinlikle aynı seçimleri yapmazdım, bu simülasyondan uyanıp yeni fırsatım olacaksa diğer fırsatları da denemek isterim, sıkıcısınız.
Hayatınızın bir döneminde farkındalık yakalamak ve kendinizi daha iyi anlamak isterseniz belki yardımcı olur diye birkaç soruyu bırakacağım aşağıya. Sonra gelip bana ağlamayın, fiziksel kondisyonum iyileşirse(şu anda 10 yıl önceki kiloma geri döndüm ve 200 metre koşabiliyorum yey) K2'yi görmeye gideceğim Nepal'e ama onun öncesinde Frank Lloyd Wright ilhamlı 1000 metrekare bir ev istiyorum.



Sevgili Weirdos,

  • Cesur musun?
  • Bir yerde takılıp kaldın mı? Kaldıysan nerede/ne? Patinaj çekmene neden olan sence ne olabilir?
  • Sence ortalama sonuçlar mı üretiyorsun?
  • Bir yerlerde fark yarattığın oluyor mu? Anlatsana peki neden ben?
  • Gerçekten özel bir şeyler yapıyor musun?
  • Seni benzerlerinden ayıran özelliklerin neler?
  • Özel bir şeyler yaratmayı hedefliyor musun? Evet yaratmak Allah'a mahsus.
  • Kendini kandırıyor olabilir misin?
  • Çabaladığın ne var? Bununla gurur duyabilir misin, bunu birilerine/sevdiceklerine anlatabilir misin?


Bazı şeyleri görülebilir ve duyulabilir hale getirmenizi tavsiye ederim. Ne yapıyorsun sorusuna gelince o zamanlar İstanbul'da 2 evde yaşıyordum, şimdi 3 evde yaşıyorum, başarı kriteri konusunda kendime karşı çok anlayışlı değildim şu anda bu tip şeyleri düşünmediğimi sanıyorum. İnsanları dinliyordum, hala da dinliyorum, içlerindeki kara delikler çok tuhaf. Önceden de kitap almazsa ölecek hastalığı vardı, şimdi de var. Kök salmıyorum bakalım önümüzdeki 10 yılda neler olacak.

Neyse, önce kendinizi kurtarın sonra başkalarını kurtarırsınız, bakın bana gereksiz yere süper kahramanlık yapıyor muyum? Toplantıya girmem gerek, öptüm byeeeeee.

Alemlere Uza demek için gönderilmiş kahramanınıza,
Coco

9 Ekim 2018 Salı

Yönetici Asistanı-Dişiliğine Son Derece Güvenen Bayan

Merhaba Weirdos,
Öyle sıkıcı bir gündü ki olay ufkunda zamanın yavaşlamasına ve hatta durmasına ihtiyaç duydum. 36 saattir salı gününü yaşıyormuş gibi bir gündü.
Bir telekonferans, bir koçluk görüşmesi sonrasında tam öğleden sonrası kahvaltı modundayken telefon geldi su arıtıcısı ister miymişim. Hayır.
Millenyallerden yılmış olan Izy'nin mesajlarına cevap verdim, ekibi işyerinde uyuyan, analizi kaydetmeden bilgisayarı kapatan 93'lü bebelerden-pardon genç dimağlardan oluşuyor. Sıfır sinir Polyanna Izy birkaç haftadır çok gergin, 27 senelik arkadaşlığımız boyunca onu hiç böyle görmedim. Beni gerçekten sinirlendirdiniz diyerek bayrağa ve ekibine konuşma yapıyor. Bu kadar.

Derken gün daha da iyi bir hale dönüşüyor. Hanidir bu diyarlarda denyo ilan paylaşımı yapılmıyordu, İzlekler sağolsun SEN SEVERSİN BUNU BAŞLIĞI altında mesaj göndermeye devam ediyor. Günün talihlisini paylaşmaktan onör duyarım, içerik sağlayıcı sahibinden.com, bu arada ben o platformda iş ilanı yayınlandığını bilmiyordum, my bad, konu oradan hiç alışveriş yapmamamla ilgili olabilir. Sonuçta şato satılmıyor. İlan bu:






Nereden tutsan elinde kalacak çeşitlikte Özel Asistan kavramını bilen, hımmmm şöyle oluyor PA özel hayatını ve iş hayatını yönetiyor, takvimde yer açıyor, kız arkadaşlara özür çiçeği gönderiyor, golf organizasyonlarını takip ediyor gibi... Dizilerden anlatalım Kiralık Aşk Defne-Ömer. Favorim Harvey ve Donna olsa da Ece-Haluk ikilisini de severim. 

  • Dişiliğine son derece güvenen, so memeleri olsun. 
  • Açık görüşlü, açık evlilik gibi düşünün, iki tarafın da rızası var. 
  • Yakın çalışmaya önem veren, 1-1 correspondence.
  • Başörtülü adaylara pozitif davranış olacaktır, hahahahhahahahahhaha sanırım reikiden bahsediyor, olumlama falan yapacaklar. 

Linki bulamıyorum, bu arada ekşi, twitter karışmış, sanırım linki uçurmuş sahibinden. Serbest piyasa koşullarının hüküm sürdüğü iş ortamlarında daha neler göreceğiz diye sormuyorum, efsane hikayeler var ama o hikayeler başka bir yazının konusu. Bitirirken;
Bir de şunu izleyin derim, içerik olarak gayet uygun ya da serbest çağrışım ile beni o tarafa götürdü, Seattle'ın genç dahisi Harvard terk Christian Grey, Ana Steele ile iş görüşmesi yapar ve özel hayata dair yapılan bu iş için sözleşmenin üzerinden geçerler. Halkımız kendini Christian Grey sanıyor, olur öyle. 




Blogda daha önce de ilan paylaşmışım;

Mesela -1-

Bu kadar magazin yeter, kahvaltımı bitirmem lazım. 
Due diligencesever kahramanınız,
Coco

2 Ekim 2018 Salı

Anlam Arayışı, İnsanın

Şarap&Peynir gecesindeyiz, biraz toparladım ve tavuskuşu mode on, sadece görüntü olarak değil, servisler kaşıklar, Alfie şarapları almaya gitti, konuklar ağır, 1991'den beri tanışıyoruz #sororitymodeon ve de #sisterhood

Metaforlu şarkıların en iyisi mesela Zülfü Livaneli'nin Gözlerin şarkısıdır, haydi bu yazının da fon müziği olsun. 

In vino veritas


Değerler ruhun parmak izleridir derler değerlerimizle, farklılıklarımızla kucaklıyoruz birbirimizi bu gece konuşacak çok konu birikti ve zaman yine yetmeyecek... 

News: İkizlerden biri kendisinden 8 yaş küçük bir erkek bireye aşık olmuş, aşırı seviniyoruz, babası ünlü bir oyuncu olan Simya ise kocasını hala aldatmaya devam ediyor, Bengi boob job olayına girmiş...

Başımıza acayip saçma şeyler geldi son dönemde bir yandan onu konuşurken yine 4 kişi 11 meslek ve bakış açısı ile ne yapabilirizi konuşuyoruz. Ben en iyi ne yaparım oyunu oynuyoruz. Çıka çıka benden insanları iyi dinlerim çıkıyor, Izy'e göre iyi konuşturursun. Ok kabul ediyorum. Karmaşık bir hayatım olmadı, çok çok zorlanmadım, büyük savaşlar vermedim, ayrıca vermek zorunda da değilim, hepimizin aynı yoldan geçmesi saçma olurdu. Ama yine de anlamaya çalışıyorum, insan sahip oldukları nedeni ile yargılanmamalı, yakın bir arkadaşımızın enteresan bir öfkesi var, hayatın ona hiç adil olmadığına dair, ok, bunu nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünüyoruz. 
O değil, biz düşünüyoruz, çünkü o bu konuya o kadar saplanıp kalmış durumdaki sürekli bir kurban hallerde, patinaj çekiyor, alternatif yol ne olabilir acaba? Sabırlı olmaya çalışıyorum, masadaki 4'lü tam bir çözüm grubu masada olmayan 5.yi mutlu etmek istiyoruz, isterse dönüşsün, isterse reiki enerjisi alsın, masaja gidebilir, isterse ben koçluk yapayım, isterse gelsin evlerden birinde kalsın, büyük bir kütüphane var oradan faydalanabilir, Monako bu ne ya, sabrım tükeniyor. Sonuca hızlı gidilmesini seviyorum ama herkes olayları aynı zaman aralığında proses edemiyor(n'aber plaza gülü bu sana). 

Sonuç: Herkesi kurtaramazsın.

Müzik olarak 70'ler konseptini açmıştım, biliyorsunuz ben 60-70-80'leri oldukça severim. Ve bir şarkı  geliyor, so Sezen Aksu'nun da eski dönemlerini severim o nedenle konserlerine gitmiyorum siz şok. Elbette yeteneğinin yadsınamaz boyutta olduğunu söylemek bir görev. Şarkı cuk oturuyor, Sızı, ne arıyoruz, ne oluyor yeaaaa falan derken kendi hayatımdan minik kesitler izliyorum gibi geliyor. Her şeyi bilmek sıkıcı olurdu sanki. Belki geçmiş hayatımda olmuştur who knows, aklınız başınıza gelsin diye sizi şarkının sözlerini içselleştirmeye davet ediyorum. 

Sızım sızım sızlar içim
Gözümde akmayan yaşlar
İçimde yıllardan kalma birikim
Bilmem ne zaman patlar
Bilirim sonu var bunun
Bilirim sonu gelir her sorunun
Bilirim sonu var bunun
Çaresi bulunur bilirim her sorunun
Hiç aç susuz yaşamadım ki
Hiç parasız pulsuz kalmadım ki
Hiç aşksız sevgisiz olmadım ki
Neden neye kime bu özlem
Hiç aç susuz yaşamadım ki
Hiç parasız pulsuz kalmadım ki
Hiç aşksız sevgisiz olmadım ki
Neden neye kime bu özlem?


Masa dalgalanıyor, lisans zamanı geliyor aklıma, yıllık hazırlanıyor, popüler kızlar arasında çekişme var hangi fotoğraflar kim kime ne yazmış, editörlerin elinden geçiyor. 20'li yaşların ilk dönemi çok gerzek, hormonlara da kafam girsin, notlarımı vermediğim salağın biri yazmıştı bir ekmeği bölüştük, parasız kaldık, zart zurt felaket bir Ankara öğleden sonrası pembe dizi modu... Okuyorum ve anlamsız şekilde bu ne ya diyorum sanırım yıllar sonra aklıma gelmesinin bir nedeni var. Bazı şeyler değişmiyor. Ve tekrar yukarıdaki sözlere bakıyoruz siz isterseniz göğe bakın, şarkı fena değil. Anlamını bulan çıksın site kasıyor. Sabaha yürüyüşe gideceğim, koruda buluşalım.


1 Ekim 2018 Pazartesi

Yükümlülük Merdiveni

Konumuz değişim, kımıldamak, dönüşüm, farkındalık, disiplin, kıçını kaldırmak, yeni kararlar, kariyer falan hakkında konuşacağız bugün, konuşacağız dediysem ben yazacağım siz de okuyacaksınız. Kimde ne yoksa ondan varmış gibi bahsettiğinden benim de bir kariyerim yok varmış gibi davranacağım size.


Bizim hanedan da kızlar da taç takabiliyor. 


Ama öncesinde sizlere bu hafta neler oldu onu anlatayım. Yılın beklenen ve benim giderken ayaklarımı sürüdüğüm düğünününden sonra ben bir hasta ol, bir yataklara düş, Haydar Abi is back bitchez.
Klasik enseden başlayan bir ağrı ile başlıyor anlıyorum minimum 3 gün kilit vaziyetteyim, o 3 gün kimse ile konuşmak, dinlemek, sosyalleşmek istemiyorum, sırasıyla boğazım ağrıyacak, burnum tıkanacak, hapşırmalar, burun tıkanıklığı again, diş eti kaşınması ile devam edecek, sonra ses kısılacak, ağlarmış gibi de çıkabilir ve tatsız uykusuzluklarla tamamlanacak. Bu hastalığımda emeği geçen herkesin ABV, 1200 kişilik bir sosyal çevreniz olmamalı...
Gerçi bir anlamda Hall of Fame gibi de olmuyor değil, törene 1,5 saat geç gittim hala başlamamıştı, tipimi gören komşum Coco nereye böyle baloya mı diye sorunca gülümsedim hayaller maskeli balo hayatlar balkabağı ile piste inilen düğün organizasyonu. Gecenin sonunda tüm geleneklerin tamamlandığından emin bir şekilde eve dönecektim ama önce sahilde kuzen klanı ile toplandık you know.
Eve gelip içmeye devam ettikten sonra ertesi gün öğleden sonra başlayan boğaz ağrısı ile yaşam destek ünitesi moduna geçiyordum. Alfred yok dolayısıyla bitki gibi yaşayabilirim, günde maksimum 300 adım atıp evden çıkmadım. Yatağın içinde Mac, yanıbaşımda Umca, 5 tane kolay okunur roman, tek derdim ciğerlerime daha fazla oksijen gitmesi. 1. akşamın sonunda 900 sayfa okudum, 2 saat uyudum tekrar uyandım evet Kayserili kökenlerden pek de keyif almıyorum hastalık beni yine çok duygusal yaptı.
Koçluk çalışması yaptığım öğrencilerden biri arıyor bu harika, üzerine danışmanlık yapan aday bulamayan bir arkadaşım arıyor, müthiş sabah 4'te uyandığım yetmemişti zaten, sonra Izy arıyor çalışanlarının milenyal olmasından şikayetçi.
Senin sesine ne olmuş? Default soru olarak geliyor, Tansel'e yeni bir teklif gelmiş, İzmir'e gitmesi isteniyor, önceleri fikre sıcak bakmış ama şu ara sevgilisi hamile ve şehir değişikliğine hazır değil nasıl hayır demeliyim isimli muhteşem soru ile geliyor.
Kafa dağıtan filmler izleyip komaya girmek istiyorum, hatta romantik drama falan olur, anneannem gelmek istiyor bana bakmak amacıyla, kirpi gibiyim kimsenin şu anda beni sevmesini istemiyorum, uzak durması için iyiyim ben sorun yok diyorum, kuzene mesaj atıp kendisini gelmemesi yönünde bir şekilde ikna etmesini istiyorum, gerekirse alıkoysun, mikroplarımla yalnız kalmam lazım. İlaçlar, kitaplar, diziler, telefonlar derken efsane iyi rüyalar görüyorum, beyin ne harika bir şey, o efsane iyi rüyaların birindeyken sabah 6'da Selin'in mesajı geliyor askdjasjkdşfdfkjşfdj NOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOO! Uyanmamalıydım.
İyi haber, yaşamak için yemeye başladığım için kilo vermişim, Aylin buna çok sevinecek, arada Izy için blog yazısı yazmam lazım ama kafamı o kadar toplayamadığımı fark ediyorum. Çok tatlıyım.
Şarap&Peynir gecesi yaklaşıyor o güne kadar toparlanmam lazım, hayat ne tuhaf, doğuyorlar, büyüyorlar, evleniyorlar, ürüyorlar ve ben hasta oluyorum.
Reklamcı kuzenin aklında soruları var hazır onları da cevaplarken dur diyorum; Weirdos'un da haberi olsun, gezegenin en önemli liderlerinden birinin bahsettiği performans için durmak bilmeyen davul vuruşunu anlatıyorum. Antik zamanlarda sefere giden askerleri, gemileri, ve gemide davul çalan o tipleri getirin aklınıza. Davul size sürekli bir farkındalık getiriyor, ne yapman gerektiğini hatırlatıyor ve kendi hayatında bir şey değiştirmek istiyorsan da bir şeye tutunmak, hatırlatıcı bulmak, destek istemek seni bir adım yukarı taşıyabilir. Lider olarak kendini konumladığında da kendini ve ekibini(your people) merdivenin en tepesine taşımak istersin(yani medeni olanı bu kimse tek başına yükseleni sevmez, hayır ben K2'de tek başımayım benden ne kadar nefret ettiklerini sizi biliyorsunuz). Bu demek değil ki onlara tekme atıp aşağı yollamayacaksın, olur öyle.

Amaç: İşini sürdürme, çözümler bulma, sahiplenme, gerçeği kabul etme, gücü elinde tutma, kontrol, yapabilirim ben bunu hissi yaratma. Çaresiz değilsin, kurban değilsin, her şeyin hesabını verebiliyorsun. 
İŞ hayatı komik, genelde fırsatlar gümüş tabak içersinde sunulmuyor, ben öyle olmasını isterdim, çaba göstermeyeyim de, armut pişsin, şaka şaka yok öyle hepiniz sürüneceksiniz, so kalabalığın içinde bir adım öne çıkanlar kurtaracak dünyayı ve en iyi ikinci adamlar.
Bir amacınız/hedefiniz varsa onu anlatın, reklamını yapın, böylece görünür hale gelecek. Mesela; ekipten biri maraton koşmayı hedefliyorsa onu anlatsın diyorum yani, bakın bizim danışman tayfaya ironman'ler, turnuvalar, kürek yarışmaları ne ararsan var hepsini gönülden tebrik ediyorum. Böylelikle insanların seni desteklediğini de görme şansın olur İzlek, parlamaktan korkma.

Koçluk, mentorluk, mihmandarlık durumları için kullanılan araçlardan biri de Yükümlülük Merdiveni, diyor ki yükümlülük duygunuzu güçlendirmek için;

  • Yapacağınız şeyi düşünün, onu ne zaman tamamlayacağınıza karar verin, bu noktada kendinizle çalışma iradenize güvenmiyorsanız destek alın. 
  • Karar verdiniz mi? O zaman yazın bunu, söz uçar, yazı belki kalabilir. Ne zaman sonuca ulaşacaksınız??
  • Peki sıra bunu başkalarına anlatmakta, görünür hale getirin, kurumsal hayatta nice planlar bilinmediğinden ve vahiy inmediğinden görünmez başarılar harcanıyor, yetenekler saklı kalıyor, fazla tevazu alternatif maliyet olarak döner Weirdos. 
  • Duyurunuzu yaptıktan sonra diğerlerinin bu konu ile ilgili geri bildirimlerini dinleyin, gerekirse fikirlerini sorun. Camon çok zor değil. 

Bir mesajınız var bunu anlıyorum, anlatın onu, illaki keyifle dinleyecek birileri vardır. Yok ben yapamam diyorsanız lütfen diğer yazıya geçin. Kahvaltıda cips yemek için avm'ye gitmem lazım.
Çelik gibisiniz guyz, kendi içinizdeki çeliğe dokunun pls. Tepeye çıkan haber versin, sizden gelen haberler beni mutlu ediyor, şahitlerim var.

Pencereden dut ağacının yapraklarının sararmasını hülyalı gözlerle izleyen ve birazdan avm'ye gidecek burnu tıkalı kahramanınız,
Coco Uzak Durun Benden Sizi Hasta Ederim Maya de Medina

25 Eylül 2018 Salı

İş Görüşmesinde Sorulan Anlamsız Sorular

Yazının fon müziği dandik bir pozisyon için 76 görüşme yapan işe alımcılar ve kötü işe alımcı ve fonksiyon yöneticisi ile muhatap olan Sevgili İzleklere gitsin. Zeki Müren-Muhtacım


NEDEN ve NİÇİN barındıran bütün gerzek soruları bu başlık altında toplayabilirsiniz.
Amaç, belirli bir süre içerisinde CV'si size önceden ulaşmış adayı tanımaya çalışmak, davranış sıklıklarını, olaylara bakış açısını yakalamaksa her yol mübah anlayışı her zaman işe yaramaz.
S.kko soru sorma konusunda ordinaryüs seviyesinde olan Türk halkı, halkımız görev aldığı her işi mükemmel yaptığına inanır, kendi ekibine dahil olacak kişileri değerlendirirken de yaşına, başına, kaşına, kıçına, boyuna, posuna, dini inanışına, ırkına bakar.
Yakın zamanda yurt dışında halkımız kökenli bir yönetici ile görüştüm bana neden mizah dedi, neden ik, seni 3 arkadaşına sorsak 3 kelime ile tanımlasalar... dedi. "Benim kafamın içinde zaptedilemez bir zihnim var." dedim 9 kelimede kendimi özetlemek acıklı olur diye düşündüm.

Aslında öyle demek istemiyorum dediği her cümlede öyle demek ister, uygun ifade ile yumuşatma becerisi olmadığından da zırvalar.
Politik doğruculuk konusunda açık alanı olduğundan ve daha ilkokuldan itibaren soru sorması, sorgulaması, alternatif üremesi baskıladığından da çoğunlukla iş görüşmelerinde çuvallar.
İşbu yazı tamamen denyolara özel yazıldı.

-Peki ama neden biz?

-Niye bu kadar sık iş değiştirdiniz?
-Bizi biliyor musunuz?
-Okulu uzatmışsınız, ne oldu, kehkehkeh karı kız meselesi mi?(Hayır babam 4. seviye kanserdi ve yanında olmam gerekiyordu.). 
-Biraz şişmansınız, çok mu yiyorsunuz, iştahınız da maşallah galiba?

Genelde önyargı, çıkarımlar ve kişisel fikirler üzerinden gidiyorum farkındaysanız. Koçlukta derin dinleme yapmanız önerilir ve zannetme, farz etme, sor! kuralına bağlı kalınır.
Adaylar için karşılığı da ATIYORUM, SALLIYORUM deme, ÖRNEK VER. Örneğiniz yoksa bu konu ile ilgili deneyimim yok, deneyimim bitti cevabı gayet kabul edilebilir. 


  • Mesela, öyle olsaydı böyle olurdu, şöyle olsaydı sen ne yapardın gibi bir soru sizi çok uzağa götürmez. Bir problemi çözmek adına hangi adımları atacağınızı varsayımsal olarak tespit etmeye çalışırlar. So deneyimi olmayan mini mini birlere bu nedenle, aile, okul, staj, klüp, spor gibi şeyler sorulur o nedenledir ki kendinizi anlatabileceğiniz birkaç jenerik cümleniz olması duraklamadan ilerlemenize yardımcı olabilir. Kategorize edecek ki yönetebileceğini sansın. 


Merhaba Ben Coco,
900.000 yetalelik kartımın limiti donduruldu, boş zamanlarımı tam bir filantropist gibi bahçe ile ilgilenerek, hamakta sallanarak, kitap okuyup insanların hayatlarını karartarak geçiriyorum. Ayrıca çamurun çöküp suyun durulmasını bekleyecek sabıra da sahibim, genellikle detayları hatırlarım, sinsiliği tespit etme konusunda doğuştan yetenekleyim, çok iyi dans ederim...


  • Oruç tutuyor musun?
  • İnançlı mısın?
  • İktidarı destekliyor musun?
  • Namazla aran nasıl?
  • Aşure sever misin? Konumuzla alakası yok ama domates taban fiyatları için ne dersin?


Kimse ne kadar bilge olduğuna bakmayacak, o anlayışa gelmek için daha zamanları var, aksiyon, hareket istiyorlar ve 1007. kez söylüyorum iş hayatında negatif düşünceleri, gerçeklerin çat diye ortaya konmasını sevmezler.
Benim kişisel nefretim ise tokalaşmayanlarla. Bir keresinde başıma gelmişti kabullenmekte zorlanmıştım. Birinde de şarap tavsiyesi istemişlerdi, göz kırpmıştı keltoş yönetici.

Bu noktada en sevdiğim soru yanıtlama şeklini sizlerle paylaşmak isterim; soap opera tarzı sorulan soruyu yansıtma yani şunu mu demek istiyorsunuz, doğru mu anlıyorum gibi şeyler ya da komple yuvarlayarak hiçbir yere varmama oyunu.

İzleyin Ricardo Montalban senin baban!!!



Robotlar gelecek ve işimizi elimizden alacak tayfa ağlamayı bitirdiyse, gidiyorum, burnum akıyor ve film izlemek için konuklarım geldi. Sabırlı olun ve ölü taklidi yapın birazdan giderler.

Basit ve etkileyici soruların aşığı ve ezilen adayların Azizi,
Coco Questionmark

23 Eylül 2018 Pazar

Gelişim Alanı, Fırsatlar, Zayıf Yönler


Bana ne istersen çikolata de.
Hello Weirdos,
Zorunlu sosyalleşme, gelenek görenek çemberleri, alkol ve günah dolu günler sonrasında sizlerleyim. Kuzenim evlendi onu anlatmaya çalışıyorum, diğerinin sevgilisi yurt dışından İstanbul'a expat olarak geldi, en küçüğümüz bıdığımız ise(2000 doğumlu) lisans eğitimine başladı.
Hanedan'da bu hafta olanları okudunuz, evet bizim hanedanda kızlar da taç takabiliyor biliyorsunuz. Törenlerden birinde yine minnoş bir başka kuzenle iş güç konuştuk, kendisi edebiyat dünyasından reklam sektörüne hızlı bir geçiş yaptı, ölümcül soğukkanlı şakaları ile beni güldürebilen ilginç bir profil.
So halay çekmeye başlamadan önce kariyer sohbeti yaptık haliyle, bu gibi konularda bilirkişi olduğumu düşünüyorlar. Bir şeylerin değişmesini istiyor, yeni görevler karşısında motivasyonu çok yüksek, pozisyon değişimi konusunda hevesli ama çekinceleri de var ama... Evet ama, but also... Evet ama ya olsa(bakın bu bir koçluk enstrümanıdır)...
-Direktör olmak istemiyorum, Kreatif Direktörlük istemiyorum o zaman insanlarla konuşmak zorunda kalacağım.
dedi. ASdaşsldkşskldşalkfisdşfkiasdfkiasşdflkisşaldfkiasşdflkiaşsdlfkialdfkiaepofjnkvşkfnvalknvşlkşlknvlk lan nerd de değil ki introvert, extrovert(kişilik profilleri ama bu başka bir hikayenin konusu) anlatayım kendisine.
Neyse müzik başladı, görümce kontenjanından girdik, durum şu; bu tip okazyonlarda yazılı olmayan kuraldır, yöre bizim olmamakla birlikte halay çekeriz/horon değil kesinlikle değil ve beni başa alırlar, elime pırıltılı mendil verirler...
Yıllardır anlatıyorum burada. Bu kez kız tarafının sanırım başlattığı bir halayın içine girdik ama kuzenin annesi beni buldu ve cart kırmızı bir mendili elime verdi, evet, zamanı geldi, hayvani bir pistin içerisinde ahenkle bir çember oluşturan insanlardan ayrılacak, bir halay kırıcı/ayrıksı olarak yörüngede ilerleyecektim. Halay başı olarak ben, yanımda kuzenim, yanında diğer kuzenim, yanında diğer kuzenim, yanında diğer kuzenimin kuzeni, yanında kuzenin eşi, yanında teyze kızları, yanında dayı oğulları işte baya baya kalabalığız.
Düzen istiyor gibi gözükmesinin dışında dominantlığının sarsılmasından hoşlanmamıştı anladığım kadarıyla. Ağzında oluşan kekremsi tat nedeni ile gelip çemkirme zorunluluğu hissetmişti, kadını tanımıyorum başka bir Mordor'un leydisi, kuzenlerim ve ben görümce moduna geçmiş ve damadın bu güzel gününü daha da güzelleştirmek adına dans ediyorduk. Halayın birleştirici etkisinden olsa gerek diğer şarkıya geçildiğinde o ilk büyük halayın başı olan kadın geldi:
-Yalnız halayı bozdunuz falan diyor.
 Biz, kuzen kere kuzenler olarak o gürültüde onu anlamaya çalışıyoruz, gülüyoruz hop adım, sıraya geçebilirsin diyorum, ama mendili alamazsın, ya  da bağımsız olarak kendi halayında devam et, UZA. İyice deliriyor.


-Ama bozdunuz!!!
Evet, bozdum, bozarım ama sor niye bozdum? Çünkü kitle beni istiyor ajdhlksdjlksdjhf, kadının bir değerine basmıştım ve ayağımı kaldırmaya hiç niyetim yoktu, hafif dominant, ilgi çekmeyi seven, uyumdan hoşlanan ama bizim mükemmel adımlarımızla yarışamayacağını anlayınca çirkefleşen bir dombili. Uzlaşma olmayacak, diplomasi yok.
Olm kafa olmuş 1500, oğlan bizim, Erkilet Güzeli falan söylüyoruz, damadın sandalyesini havaya atıyorlar falan kadın gelmiş sırayı bozdun diyor. Hayır kusur benim imzamdır diyeceğim ama tüm salonun ilgiyle izlediği yaklaşık 100 kişilik, merkeze doğru geçtiğim girdaplı bir şov yaptık. Neyse kadın mor bir şekilde ayrıldı.
Gece dönüşte spor ayakkabılarımızı giymiş şekilde Göksu'da dürüm yerken konuştuk diğerleri ile, situation room modundayız, gecenin kritiği yapılacak, öküz gibi gülünecek ve sordum gelişim alanı var mıydı? Kulakları çınlamıştır umarım, gergin şeyin.
Üzerine kendileri ile ilgili böyle bir alan olsayı sordum, sonra da minik bir egzersiz önerdim, malum kariyer değişikliği istiyorlar, uzmanın karşısına geçtiklerinde de farkındalıkları ile ilgili konuşabilsinler istiyorum. Küçüksu'dan denize atlayalım istedim ama yemedi hiçbirinin... Ölmeden önce yorgunluktan buyursunlar:

no more halay


Başarılı Biri Benim Yerimi Alıyor, durumu anlatsa nerede hata yaptığımı söylerdi?

Yarın işe gidiyorsunuz, gerçekten de başarılı bir isim sizin yerinize geçiyor diyelim. İsterseniz Johari Penceresi ya da Swot Analizi de kullanabilirsiniz sorun değil ama bu da eğlenceli bir yöntem. Yeni gelen kişi sizin işinizi yapacak ve sizden daha iyi yapacak, hatalarınızı ve başarısızlıklarınızı da parlatacak ve diğerlerinin gözüne sokacak diyelim. Kabul etmek zor ama sizden daha iyi iş çıkarttığını söyleyecek herkese. Şimdi kendinize karşı adil olun, sağlıklı bir şekilde düşünmeye çalışın.

  • Yerinize geçecek olan kişi sizin performansınızı nasıl değerlendirirdi? Bu işte kötü olduğunuzu göstermek isteseydi hangi kaçırılmış fırsatlardan ve yetersizliklerden(gelişim alanı) bahsederdi ya da bulurdu?
  • Sizin gözden kaçırdığınız, göz ardı ettiğiniz, denklemden çıkardığınız hangi noktalar üzerinde dururdu?
  • Sizden daha iyi olduğunu göstermek için ne yapardı?
  • Bu alanda sizi gerçeği tanımlamaktan alıkoyan ne?
Evet, ne oldu? Zor mu geldi? İyi. Size ödev alın bir not kağıdı, olmadı telefon, sıralayın bakalım yarın o hıyar gelip senin masana oturup işini yaptığında senin hangi karanlık, körelmiş, gölgede kalan yanlarını anlatacak diğerlerine. 

Halay başı olmam konusunda pişmanlık soruyorsanız eğer hiç de pişman değilim, dünyanın en komik olayı bence iyi liderler halay başı olur ve halay çeke çeke ormana gider. 

Yarınlar yokmuşçasına gerçeği yalnızca gerçeği ve sadece gerçeği tanımlayan Prensesiniz;
Coco Özdönüşüm


20 Eylül 2018 Perşembe

People Make the Brand 2018

Hello hello,
Yaklaşıyor yaklaşmakta olan Weirdos, bu yıl 6.sı düzenleniyor, gitsenize en kötü Valentino ayakkabısı olan konuşmacılar görürsünüz, şaka şaka kötü değil Valentino diyorum.
Yılın beklenen organizasyonlarından hayır siz bayılırsınız jenerasyonlara ondan diyorum kaçırırsanız, ağlarsınız. Yetenek yönetimine, kuşaklara, gençlik araştırmalarına dair anlamlı veriler de paylaşacaklar(spoiler alert).




PEOPLE MAKE THE BRAND KONFERANSI KONUŞMACILARIYLA 2018’E DAMGA VURACAK
6. yılında da insan kaynakları, pazarlama ve iletişim dünyasını bir araya getirecek olan Türkiye’nin en önemli işveren markası konferansı People Make The Brand, konuşmacıları ve ele aldığı konularıyla merakla bekleniyor. PMB’in bu yılki konusu “Organizasyonel Kültür”.
Universum Orta Doğu Direktörü ve Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı Evrim Kuran’ın açılışını yapacağı konferansın moderatörlüğünü Harvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan üstlenecek. 
Konferansın konuşmacıları arasında Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı, iş ve teknoloji dünyasındaki kişisel deneyimlerinin yanı sıra Türkiye’nin bu alanda yaşadığı dönüşümleri ve dünyadaki son gelişmeleri “Daha Yeni Başlıyor: Geleceğin Dünyasında Esneklik, Yakınsama, Ağ Yapısı ve Karanlık Taraf” başlıklı kitabı ekseninde ele alacak. Abdi İbrahim CEO’su Dr. Süha Taşpolatoğlu, Abdi İbrahim’in cesur kültürü, hayatı iyileştiren çalışma kodları ve ilaç sektöründe yenilikçi işveren markası yaklaşımları hakkında Harvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan ile söyleşi yapacak. 
Futurebright Araştırma Kurucusu ve Ortağı Akan Abdula, konuşmasını “Algoritmalar Çağında Kültür” yeni dünya düzenini ve bu sistemin kültüre olan etkisini People Make The Brand Sahnesi’nde katılımcılarla paylaşacak. Adel Genel Müdürü Evrim Hizaler, Türkiye’de nesillerin eğitiminde önemli bir pay sahibi olan Adel’in çok kuşaklı, çok kültürlü yapısı olan liderlik ettiği değerli mirasın iş yapış biçimleri üzerindeki etkilerini anlatacak.  
The Tap in Team Kurucusu Erin Willett, otantik, duygusal olarak yol gösterici liderlerin dayanıklı ve inovatif kültürlerini nasıl cesaretle inşa ettiklerini anlatacak. Gazeteci Serdar Kuzuloğlu, “Teknolojinin Felsefesi” başlığıyla ibreyi kendimize çevirmemiz konusunu anlatacak. Universum Global Strateji Başkanı Richard Mosley, kurumsal değerlerin şirket stratejilerini desteklemesi ve organizasyonun genel işleyişinde fark yaratması için atılması gereken adımlarla ilgili yol gösterecek. Uzm. Dr. Kerem Dündar kültürel değişimi yeni bir amaç olarak tanımlamayı ya da stratejiyi kavram olarak yeniden tanımlamayı beyin dostu şirket olarak nasıl başaracağımızı People Make the Brand sahnesinde bizlerle paylaşacak. Universum Stratejik Danışma Kurulu Başkanı Claudia Tattanelli, güçlü işveren markaları inşa ederken farklı kültürleri tanımanın önemine vurgu yapacak olan Claudia, her yıl 60 ülkede 1,5 milyondan fazla gençle gerçekleştirilen Universum İdeal İşverenler Araştırması’ndaki ana içgörüleri anlatacak. 
People Make The Brand Campus de Konuşmacılarıyla Dikkat Çekiyor
Yalnızca öğrencilerin katılımına açık olacak People Make The Brand Campus oturumu ile de bir ilke imza atan konferans, öğrencilere yönelik bir çalışma yapılacak. People Make The Brand - Campus programında Evrim Kuran, Prof. Dr. Özgür Demirtaş ve ATÖLYE Kurucu Ortağı Kerem Alper konuşmacı olarak yer alırken, Garanti Bankası özel bir panel gerçekleştirecek.


30 Kasım’da düzenlenecek olan Türkiye’nin En Önemli İşveren Markası Konferansı People Make The Brand, Universum Türkiye’nin En Çekici İşverenleri araştırma sonuçlarını da dünya karşılaştırmaları ile ele alacak.